Üçlü kokteyl ve Epstein'in hücrede ölümü
Beyaz Saray’dan İngiltere Kraliyet Ailesi'ne güçlü bağlantıları olan milyarder Jeffrey Epstein bir buçuk ay önce özel uçağı ile indiği havalimanında küçük yaştaki çocukların seks ticaretini yapma suçlamasıyla gözaltına alınmıştı. Büyük paraları ve güçlü avukatları harekete geçirmesine rağmen kefaletle hapisten çıkma talebi de ret edildi.
Savcılığın onun hakkında hazırladığı iddianameye göre istenilecek cezaya bakıldığında onun bir daha hapisten çıkıp olağanüstü lüks ile dolu olan yaşamına, pahalı evlerine geri dönebilmesi mümkün gözükmüyordu.
Sonunda bu milyarder işadamı New York’taki Manhattan güney bölgesindeki hücresinde ölü bulundu. Hücrenin bulunduğu bu bölgeye biz Türk gazeteciler çok aşinayız çünkü Hakan Atilla davası buradaki mahkemede görülmüştü o da bu hapishanenin bir hücresinde kaldı bir süre.
***
Epstein'in hücresinde ölü bulununca doğal olarak birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Adamın birçok güçlü isme dokunabilecek bir davanın sanığı olması dolayısıyla onun hücrede öldürülmüş olabileceği ihtimalinden bahsediliyor.
Daha önce intihar olasılığı nedeniyle gözetim altında tutulurken son zamanlarda bu denetimin neden kaldırıldığı ve tecrübeli olması gereken hapishane yönetiminin son olayı nasıl atlamış olabileceği doğal olarak sorgulanıyor.
***
Hücrede kendisini asacak malzemeyi nasıl bulabildiği de henüz anlaşılmadı.
Doğrusunu isterseniz ben de olayı duyar duymaz şüphelenmiştim. Ancak hakkında okudukça ve sistemi biraz daha çalışınca anladım ki olay öyle sanıldığı gibi karışık olmayabilir.
Bu intiharın altında çok daha basit ve anlaşılabilir bir açıklama olması ihtimali büyük.
Şöyle ki:
*****
Amerikan sistemi sanıklara çok acımasız davranıyor. Hapse düşenlere karşı adeta onları insanlığından sıyırarak muamele yaygın burada. 'Habeas Corpus' yani devletin hapse attıklarına karşı sorumluluklarını düzenleyen kurallar burada sözde geçerli ancak bu sanki hiç ortada yokmuş gibi davranılabiliyor.
Sistem içine düştüğü durum nedeniyle psikolojisi zaten berbat olması gereken insanlara acımasız davranarak onları buhrana itebiliyor. Ve bu sistem içinde tutuklu intiharı normal sonuç olarak ortaya çıkabiliyor.
***
Düşünsenize ilaç verilerek idam edilecek sanığa damardan verilen o ölümcül ilaca 'üçlü kokteyl' adını takabilmiş, ölüm odasına hücresinden yürütülen bir sanığın arkasından "Ölü insan yürüyor" (dead man walking) diye bağırabilen acımasız, gayrı insani bir sistemden bahsediyoruz burada.
Bu yüzden hangi suçtan olursa olsun burada hapse düşen her kişi gördüğü psikolojik baskı yüzünden ölümü düşünebilir.
***
Epstein gibi lükse, rahat hayata alışık bir insanın suçu ne olursa olsun olağanüstü baskı ile karşılaştığı ve bu psikolojik baskıya sonunda dayanamayarak intihar etmiş olması ihtimali de büyük.
Bakalım şimdi bir soruşturma yapılıyor ama sistemin kendisini sorgulayıp sorgulamayacağını bir süre sonra göreceğiz.
Bu arada ana sanık ölmüş olabilir ama onun savcılığın elinde bulunan kara kaplı defterinde yer alan güçlü isimler şimdi korku içinde açılacak kamu davasını bekliyorlar.