Çocuklara bir Jerzy Kosinski çektim
Romanlarını yıllar önce okudum ve arada geçen sürede de yeniden okuduklarım da olmadı. Bu yüzden kitaplarında şöyle şeyler yaptı diye hatırladıklarımın yanlış olması riski de var.
Jerzy Kosinski’nin romanlarına bir aralar takmıştım. Sadece daha sonra filmi yapılan Being There kitabı bile onun dahi olarak kategorize edilmesine yetmeli bence.
Boyalı Kuş kitabı da çok keyifliydi.
*
Fakat onun yazdıklarında yaptığı başka bir şey bana çok çekici gelmişti eskiden. Romanın kahramanı kendisiyle hiç bir sorunu olmayan başka insanlara planlı ve örgütlü kötülükleri durup dururken yapardı.
Örneğin bir kitabında uçakta ön koltukta annesinin kucağında oturmakta olan çocuk fazla gürültü yapınca romanın kahramanı çocuğu korkutmaya karar veriyor. Çocuk romanın kahramanı ile aynı ülkeden, yani çocuğun konuştuğu dili kahraman da biliyor. Çocuk bunun olabileceğini katiyen tahmin etmiyor. Neyse bir ara adam öne eğilip çocuğun kulağına kendi dilinden eğer konuşmayı sürdürürse uçağın düşeceğini ve herkesin öleceğini filan anlatıyor. Ve çocuk da konuşmayı tamamen kesiyor.
*
Uçaklarda neredeyse kadrolu eleman gibi muhakkak gürültü yapan çocuk olur ben bunları ne zaman görsem "Keşke Kosinsky kahramanı burada da olsa" diye düşünürüm.
Bütün bunları neden düşündüğüme gelince geçenlerde evin tam önündeki açık alanda oynamakta olan Hintli çocuklara bir Kosinsky muamelesi çekmem gerekti de ondan yazıyorum bunları.
*
Olay şöyle oldu. Tam evde sakin bir şeyler okuyacağım bunlar, 10 kişi kadar, evin önünde toplandılar. Aralarında bağırarak ve üstelik Hintli İngilizcesi ile konuşuyorlar. Bir ara evin önünde onlarca hindi toplanmış ve toplu halde ötüyorlar gibi gelmeye başladı bana.
'Ordi ordi ordi' gibi sesler çıkıyordu.
Üstelik kriket de oynamaya başlamışlardı. Normal durumdaki Hintlinin bile İngilizce konuşmasını dinlemek hoş değil ama bir de heyecanlanmışsa o iş daha çekilmez olabiliyordu.
Neyse ortalık bağırış çağırış oldu. Hindiler sanki Şükran Günü yaklaşmış da ölmemek için bağırıyor gibiydiler.
*
Bir süre dayanmaya çalıştım ama gürültüden kendi düşüncelerimi bile duyamaz hale gelmiştim.
Duruma acil müdahale etmem lazımdı. Kosinsky muamelesi çekmeye de o anda karar verdim.
Kriket oynayan çocukları en fazla üzecek konu nedir tabi ki ülkelerinin yenildiğini söylemek diye düşündüm ve dışarıya çıktım. "İngiltere sizi krikette devamlı pataklar" dedim.
*
Ancak bu beklediğim mutsuzluğu ve sessizliği yaratmadı. Galiba İngiltere'ye yenilmek bunları fazla üzmüyor olabilirdi.
Sonra çıtayı daha da yükseltmeye karar verdim. Bu defa da "Pakistan size avucunuzu yalatıyor krikette" diye söylendim. Bu, beklediğim Kosinsky etkisini yaratmıştı. Pakistan adını duyunca Hintli çocuklar bir anda toplu halde depresyona girmiş gibi sustular ve ben de biraz rahat ettim.