Greta Thunberg
Global ısınmanın Joan of Arc'ı haline getirilmeye çalışılan Greta Thunberg’i mutlaka görmüşsünüzdür.
Onu görmek istemeseniz de bunu başarmak pek zor hale geldi.
Çünkü onun görüntülerini yayınlayan bütün iletişim kaynaklarını bilinçli olarak kapasanız bile, onu tutkuyla seven bir yakınınız, bir arkadaşınız size o görüntüleri mutlaka cep telefonunuza yollayacaktır.
*
Açıkça söyleyeyim kızın aynı konuda yaptığı konuşmalar bana hiç hoş, sıcak gelmiyor. Hatta tavırlarının beni rahatsız ettiği bile söylenebilir.
O yaştaki bir kıza yakışmayan düzeydeki ciddiyeti ile takmış olduğu konuda aynı şeyleri anlatıp duruyor.
Arkadaşlardan cep telefonuma gelen görüntülerine bakarken hep, "Bu kız bunlarla uğraşacağına arkadaşlarıyla bir partiye gidip biraz eğlense" diye düşünüyorum.
*
Ama çoğunluğun böyle düşünmediği belli. Çoğunluk kıza ayılıp bayılıyor.
Global düzeyde kendisinden beklenmeyen şekilde davranan insanlara yönelik bir sevgi dalgası yönetilmesi eğilimi var.
Bu daha çok Amerika’dan kaynaklanıyor. Lafı söyleyen kişi ne kadar sürpriz niteliklere sahip olursa laf o kadar daha dikkatle dinleniyor, söyleyen kişi de o kadar fazla seviliyor burada.
Show business’in söylemleriyle beyinleri tutsak alınmış Amerika ve bunun buradan yayılan global etkileri yüzünden dünyada her konu bu şekilde ele alınabiliyor.
*
Ben bunu ilk kez Oprah Winfrey hakkında yapılanlarda görmüştüm.
Bir buçuk yıl kadar önce Oprah Winfrey katıldığı bir ödül töreninde ‘me too’ hareketlerinden esinlenip kadınların çağının geldiğini söyleyince ertesi gün bundan çok etkilenen Amerikalılar Winfrey’in ABD Başkanı olması gerektiğine ciddi biçimde karar verdi ve bunu destekleyen bir hareket de başlattılar.
*
Bu başlatılan hareketin büyüklüğünden eminim ki Winfrey'in kendisi bile çok şaşırmış ve "Bu da nereden çıktı şimdi" diye düşünmüştür ama show business’in söylemlerine alışık olan beyinler böylesine beklenmedik gelişmelerden ve tepkilerden çok hoşlandıklarından Oprah’ın Amerikan Başkanı olabileceğine bir süre inandı burada. Belki de "Trump bile başkan oluyorsa o neden olmasın ki" düşüncesi de etkiliydi o olayda kim bilir.
*
‘Mr. Smith Goes to Washington’ filmi 1939 yılında çekildi. Bu film hala daha kış aylarında Amerika’da televizyonda ne zaman gösterilse çok izleniyor. Küçük bir kasabada kendi halinde bir insanı oynayan Jimmy Stewart haksızlığa uğradığı bazı konularda kendinden beklenmeyen bir şekilde davranıp işleri güçlü biçimde ele alıyordu o filmde. İnsanlar bayılıyorlar bu filme. İnsanların hayat hakkındaki bazı asılsız hayallerini tatmin ediyor o film, bugün küçük kıza verilen destek de bu kitlesel ruh halinden kaynaklanıyor. İnsanlar o konuşmaya başlayınca film seyreder gibi seyrediyor ve hayat hakkında asılsız hayaller kuruyorlar. Kendi hayallerini tatmin etmek için abartılı sevgi gösterilerine giriyorlar. Küçük kızın hayatı bu abartılı tepkilerin dünyasını tatmin etmek için bir show business oyuncağı haline getirilmiş durumda anlayacağınız.