Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlber hocanın eğitim sistemimizin büyük bir çöküş içinde olduğu ve böyle giderse geleceğimizin karanlık olacağı yolundaki sözlerini okurken onu ilk tanıdığım Ankara Siyasal Bilgiler günlerimize, 20 küsur yıl öncesine gittim.

        Ben o günlerde SBF’nin hemen yanı başındaki Ankara Hukuk Fakültesi Ekonomi Bölümü'nde asistandım ve SBF’de de doktora çalışmaları yapmaktaydım. Tez hocam ise Korkut Boratav’dı.

        Müsait olduğunda hoca ile sohbet etmeye bayılırdım.

        Türkiye karmakarışıktı o günlerde, yan yana iki fakülte de sol görüşlü öğrencilerin kontrolündeydi.

        Sola yakın olsa bile İlber hoca gerçek bir bilim insanı olduğundan benden çok daha soğukkanlıydı. Ben ise kendim Dev-Genç ve Birikim çevresine daha yakın hissediyordum. Zaten daha sonra üniversiteden atıldıktan sonra ‘Yeni Gündem' dergisinde de bir süre çalıştım.

        *

        O yıllarda SBF’de gerçek bir eğitim devriminin eşiğindeydiler. Ortadoğu bölgesinde daha önce görülmeyen bir şeye girişilmiş ve kapitalist dünya sisteminin hakim paradigmalarını sorgulamaya yönelik teorik çalışmalar yapılıyordu Mülkiye’de.

        Mete Tuncay, Yılmaz Akyüz, Korkut Bulutay. Tuncer Bulutay, İlber Ortaylı gibi isimler yapmakta oldukları bağımsız çalışmalarla bir büyük zihniyet devrimine gitmek üzereydiler.

        Hakim düzenin paradigmasını zorlayacak yeni bir paradigma çıkmak üzereydi SBF’den.

        *

        Sonra tasfiyeler başladı. Bir yanda askeri yönetim bir yandan da YÖK sistemi bilim insanlarını işten kovmaya başladı.

        En ağır darbeyi de SBF yedi.

        Birçok hoca askeri rejim tarafından ben de YÖK tarafından kovuldum.

        Kimse düzenin neden SBF ile uğraşmakta olduğunu sorgulamadı.

        Düzenin koruyucuları SBF’den çıkmak üzere olan bağımsızlıkçı, özgürlükçü, yeni ekonomi bakışlı paradigmadan korkmuştu. Ve onu yaratacak insanları ilk önce uzaklaştırdı.

        Hukuk fakültesinden de çok isim gitti.

        *

        Yüksek öğretim sistemine vurulmuş olan en büyük darbe o günlerdeydi. Sonra düzenin koruyucuları bir daha böyle bir yeni paradigma tehlikesinin doğmaması için ellerini üniversite sisteminden hiç çekmediler.

        Ve sonunda bugünkü zavallı duruma gelindi.

        *

        Siz üniversiteye çocuk gönderdiğinizi sanıyorsunuz ama sadece işsiz kalacak gençler yetiştiriliyor çoğunda.

        İlber Ortaylı haklı böyle giderse geleceğimiz çok karanlık.

        *

        Şu aralar oğluma üniversite seçmek için yardımım olsun diye ABD’deki üniversiteleri tek tek inceliyorum. Ders programlarına, araştırma sistemlerine bakıyorum.

        Görüyorum da onlar eğitimde daha şimdiden 22’nci yüzyıla geçmişler bile. Biz ise 20’nci yüzyılda bile kalamadık 19’a doğru geriye gidiyoruz.

        Üniversite sayısını artırmak, her şehirde üniversite olmasını sağlamak yetersiz, işsiz üniversite mezunu sayısını arttırmaya yarıyor.

        Türkiye bu konuda bir devrim yapıp yeni bir eğitim sistemine geçmezse isterse dünyanın en güçlü ordusuna sahip olsun uzun vadede mağlup ülke olmaya mahkumdur.

        Diğer Yazılar