Eğer durum gerçekten böyleyse Atatürk'ten bile destek aldım demektir
Bu köşeye arada bir göz atıyorsanız uzun zamandır yemek aleminin ülke canlılığı için önemini ve sokak yemeklerinin turizme büyük katkısı olacağını anlatıp duruyorum.
Ekonomik durum nedeniyle sektörün zorluklar içinde olduğunu biliyorum ama bundan çıkış için büyük bir potansiyel de atıl olarak durmakta. Çıkışın olacağının bazı sinyalleri de geliyor.
Özellikle İstanbul bazında sokak yemeği kültürünü destekleyici güzel projelere ihtiyaç var.
Aslında bu kültür şehrimizde zaten var da daha canlandırıcı teşviklere gerek olabilir. İstanbul’da Sayın Ekrem İmamoğlu’nun bu işe yaratıcı fikirlerle el atmasının güzel sonuçlar verebileceğine gerçekten de inanıyorum. Bu tür bir proje ona çok da yakışacaktır.
*
Orhan Pamuk’un ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ romanını bir süredir okuyorum. Çok da keyifli gidiyor kitap.
Kitabın başlarında Atatürk ile bir anekdot var. "Romancının hayal gücü" deyip geçmedim internette de bir baktım işe. Gerçekten bunun olduğu yolunda bir düşünce var.
Eğer bu doğruysa o zaman sokak yemek kültürünün desteklenmesi düşünceme Atatürk’ün de onay verdiğini söyleyebilmek mümkün olacak. Bunun belgesini görmedim ama olanın Atatürk’e çok yakıştığını da söylemeliyim.
Anlatılan olay şöyle:
"Atatürk cumhuriyeti kurduktan sonra İstanbul’a geliyor bir kaç günlüğüne.
Taksim’de Park Otel’de kalıyor cumhuriyetimizin kurucusu. Bir gün otelinin penceresinden bakıyor İstanbul'un seslerini dinlemek için. Bir süre pencerede durduktan sonra İstanbul'un neşesi, sesi bir şeyleri eksik diye düşünüyor.
Soruyor yaverine neler oluyor diye. O da ‘Gazi hazretleri, Avrupa’da yok siz kızarsınız diye sokak satıcılarının şehre girmesini yasakladık’ diyor.
Bunu duyunca çok kızıyor Atatürk ve…
’Sokak satıcıları sokakların bülbülleri, İstanbul'un neşe ve hayatıdır’ diyor büyük adam. ‘Sakın ha onları yasaklamayacaksınız’.
İstanbul'un sokaklarına tekrar neşe ve hayat gelmesini hepimiz istiyorsak sokak yemeği kültürünün canlandırılmasını tüm gücümüzle desteklememiz gerekiyor.