Diyanet İşleri Başkanı'na bir kitap önerim var
Türk insanına birden fazla çocuk yapmasını tavsiye edenler kervanına en son olarak Diyanet İşleri Başkanı da katıldı. Ali Erbaş, "İki çocuk altına düşmeyin. Nüfus yapımızı hem nicelik hem de nitelik olarak geliştirelim" diye konuştu.
İki çocuk altına düşülmezse bunu nicelik yapımızı güçlendireceği kesin de bunun niteliği nasıl garanti edeceği biraz şüpheli.
Bizim tek çocuğumuz var. Bazen Rana ile konuşuyoruz "Acaba daha fazla çocuk yapsa mıydık" diye. Arada ben de "Keşke oğlumun bir kız kardeşi olsaydı" diye düşünürken buluyorum kendimi. Ama sonra biraz hayatın şartlarını düşününce, Türkiye’den ve hayattan yıllar içinde aldığımız darbeleri hatırlayınca "Tek çocuğu bile zor büyüttük birden fazlasına gücümüz yetmezdi" diye de düşünüyorum.
Benim doktoram var karım da ODTÜ’den mezun bir iç mimar ikimizde zamanında nispeten iyi koşullarda çalıştık. Buna rağmen söylüyorum bunu. Birden fazla çocuğumuz olsaydı tek çocuğun hayat ve bilgi zenginliğini onlara da ulaşmasını sağlamak o kadar da kolay olmayacaktı. Diyanet İşleri Başkanı'ndan birden fazla çocuk önerisini nitelik sağlama açısından da bir daha düşünmesini rica ediyorum.
Ona bir de kitap önerim olacak.
Benim ekonomi düşünceleri tarihi konusunda hayli çalışmışlığım var. New York New School‘da master yaparken Marx’ın düşüncesini kapsamlı biçimde incelemeye geçmeden önce Adam Smith, Ricardo, Malthus gibi klasik iktisatçıları da öğretmişlerdi bize.
Malthus’un özellikle ’An Essay on the Principle of Population’ (Nüfus İlkesi Üzerine Bir Çalışma) başlıklı çalışmasından çok etkilenmiştim.
Bu çalışmada Malthus dünyamızın kaynaklarının nüfus artışıyla kalabalıklaşan insanlığın taleplerini karşılamaya yetmeyeceğini ve bunun bir süre sonra ‘Malthusian trap’ (Malthus'çu tuzak) olarak adlandırılan tüm kaynakların ucu ucuna ancak yettiği duruma düşülmesine yol açacağını ancak nüfus daha da artarsa bunun ‘Malthusian disaster’ (Malthus'çu felakete) dönüşebileceğini de yazmıştı.
Çalışmanın yapıldığı 18’inci yüzyılda durum öyleydi ama şimdi durum daha da kritik. Yani ailelerin nüfus artışına katkıda bulunmak yerine çocukla birlikte toplam kaliteyi tutturacak kadar çocuk sahibi olup yaşamaları daha doğru gibi geliyor bana.
Aşırı nüfus bir güç göstergesi olmadığı gibi aynı zamanda bir ulusal güvenlik sorunu da oluşturabilir. Doğal kaynakların yetmemesi, açlık susuzluk gibi felaketlerin davetçisi olabilir aşırı nüfus büyümesi.
Dr. Hennry Kissenger ulusal güvenlik danışmanı olduğu yıllarda ‘National Security Memorandum 200’ adlı bir çalışma yaptırdı. Alt başlığı da ‘Implications of Worldwide Population Growth for US Security and Overseas Interests (Global Nüfus Artışının Amerikan Çıkarlarına ve Okyanus Ötesi Çıkarlarına Etkileri)
Özetle bizlerin de nüfus açısından bilinçli davranmamız ve geleceği düşünmemiz gerekli ve kaçınılmazdır.