Amerika'nın namertlik süreci
Amerika son mert savaşını Normandiya sahillerinde yaptı.
O gün çıkarma gemilerine doldurulup sahile yollanan gençler Normandiya’ya çıktıklarında kendilerini neyin beklediğini fazla bilmiyorlardı.
Karşılarındaki büyük güçtü ve savaşmaya da istekliydi.
Buna rağmen kapaklar açılınca hepsi de attılar kendilerini sahile. Korksalar da gittiler oraya, üzerlerine kurşun ve bombalar yağdı çok insan öldü ama mertçe, cesurca savaşıldı.
Belki o güne Amerika’nın son mert savaşı dememe Vietnam'ı hatırlatıp karşı çıkanlar olacaktır.
Evet orada da ormanın derinliklerine giren askerler Joseph Conrad’ın 'Karanlığın Yüreği’ eserinde anlattığı gibi korkunç bilinmeyenlerin içine giriyorlardı.
Francis Ford Cappola 'Apocalypse Now' (Kıyamet) filminde bu cehennemi çok güzel anlattı.
Belki de Amerika’nın namertleşmeye başladığı anı o ormanın içinde tespit etmek mümkündür.
Ormanın karanlığında etraflarının sarılmaya başladığını düşünen hangi asker telsize sarılıp uçakları gönderin çağrısı yapmışsa Amerika’nın savaşta namertleşme sürecini başlatan da odur.
Sonra uçaklar geldi ve napalmlar ile hem ormanı hem de insanları yaktı. Cappola’ın filminde sinema tarihine geçen görüntü şuydu. Çağırılan uçak ormanın üstünde geçip gidiyor. Bir süre sessizlik oluyor sonra birden tüm orman cayır cayır yanmaya başlıyor. Korkunçluğu çok ustaca çekmişti yönetmen. Şu aralar sadece şarap üretiyor Cappola biraz daha film yapabilse keşke.
Tabi illa da mert olacağız diye genç bir insanın uçağı çağırmamasını istemek değil dediğim.
Benim lafım bu savaş sistemini doktrin haline getiren Amerikan devletine. Amerika özellikle Vietnam sonrasında karada mert biçimde savaşmak sisteminden iyice çıktı ve tüm işini olağanüstü güçlü olduğu havadan, askerini tehlikeye düşmeden halletmeye ağırlık verdi.
Amerika’nın namertleşme süreci aynı zamanda casusluk alanında da yaşandı.
Casus kitapları konusunda amatör bir uzmanlığım var bu nedenle o süreci iyi biliyorum.
Soğuk Savaş yıllarında Amerika’nın bence dünyanın en iyi casus örgütü olan KGB ile gizli savaşında hayatını tehlikeye atan, karakteri sağlam, cesur casusları vardı.
Amerika savaştaki uçak bombalamasına ağırlık veren doktrininden sonra artık insanlarını tehlikeye atmadan hem savaşmak hem de casusluk yapmak istiyordu.
Bu yüzden insana dayalı casusluk sisteminden de vazgeçildi (buna 'humint' diyorlar) ve teknolojiye dayalı casusluk sistemine geçildi. Şimdi NSA tüm dünyayı dinliyor ve Pentagon tüm ülkeler üzerinde insansız hava aracı dolaştırıyor.
Bir dokümanter izlemiştim. Başlangıçta bir Amerikan askeri savaşa gitmeden önce ailesiyle kahvaltı ediyordu.
Sonra çocuklarını okula gönderdiler adam karısını öptü ve yola çıktı. Eskiden bu askerler gemilere uçaklara binip giderlerdi bu asker ise arabasıyla bir süre gittikten sonra savaşacağı yere geldi. Bu bir Amerikan üssüydü ve asker bir bilgisayarın başına oturdu yanına kahvesini de koydu ve savaşa artık hazırdı.
Açılan ekranda bir hedef belirdi ve asker bilgisayar oyunu oynar gibi düğmeye bastı ve binlerce kilometre ötede birileri öldü.
Bu namertleşme sürecinde asker ve casuslar kendi eylemlerinin sonuçlarına tamamen yabancılaşıyorlar.
Bu hem insanı karaktersizleştiren bir şey hem de toplumun karakter çürümesine de yol açıyor. Bu da global medeniyetin geleceği açısından hiç de umut veren bir şey değil.