Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kısa süre önce cinsel istismar suçundan hüküm giyen ve şu anda New York’taki namı hayli kötü Rikers Adası Cezaevi’nde ne kadar hapis cezası alacağını öğreneceği günü beklemekte olan Harvey Weinstein’ın kardeşi Bob Weinstein ile birlikte kurmuş oldukları Miramax Film Şirketi birçok kaliteli filme imzasını atmıştı. Kaliteli, niş karakterli filmler hep onların imzasını taşıyordu. İki kardeşin de güzel yaşamları, bol paraları vardı. Hollywood dünyasında da etkileri hayli fazlaydı, şöhretli insanların buluştuğu partilerin de gözde insanlarıydılar.

        Ancak Harvey Weinstein’ın bu parıltılı hayatı kendisi hakkında suçlamalarda bulunan kadınlar tarafından bitirildi şimdi hapishanede ve kolay kolay çıkacağa da benzemiyor.

        KADIN AVUKAT

        Kadınların suçlamalarına karşı kendisini savunan avukatın da kadın olması ortaya son derece magazinsel bir görünüm de çıkarmıştı.

        Kadın kadına karşı söylemi şık olabilir tabii magazin gazeteciliği açısından ama bence bu davanın yakından incelenmesini gerektiren çok daha önemli bir boyut da var.

        Avukat Donna Rotanno ve Harvey Weinstein
        Avukat Donna Rotanno ve Harvey Weinstein

        AMERİKAN HUKUK SİSTEMİNİ ÇATIRDATAN DAVA

        Weinstein’ın avukatı Donna Rotanno hüküm verildikten sonra kendisini dinlemeye açık olan her mecrada konuşup davanın Amerikan hukuk sisteminin temellerini zedelediğini anlatıyor. Mahkemede çıkan kararın Amerikan yasal sistemine nasıl darbe vurduğunu anlattıktan sonra avukat Rotanno, ‘Me too’ hareketinin yaratmış olduğu baskıcı ve insanları karşı çıkmaktan ürküten ortam nedeniyle bunların tartışılamadığını söylüyor.

        Bunları anlatmadan önce ben konu hakkındaki şahsi tavrımı açıkça söylemeliyim. Harvey Weinstein suçsuz diyemem ama ne kadar suçlu onu da bilmiyorum. Mahkemeyi izlerken ona suçlama getiren bir kadın mahkemede hayli ağladıktan sonra onun cinsel istismara uğradığı olaydan sonra beş yıl boyunca Weinstein ile ilişkisini sürdürdüğünü öğrendiğimde, “Ortada tuhaf bir durum da var” diye düşünmüştüm.

        Bunların artık önemi kalmadı artık olan oldu ve hüküm de verildi.

        Ancak ‘Me too’ hareketinin yol açtığı davalarda objektif yargılama yapılmasının imkansız hale getirildiğini de düşünüyorum. Nedenlerim ise şöyle:

        1- Amerikan yasal sisteminin temelinde masumiyet karinesi ilkesi (presumption of innocence) yatar yani sanık mahkemeye girdiğinde otoriteler onun suçsuz olduğunu varsayarlar ve bunun tersinin olduğunu ispatlamak da savcılara bırakılır.

        2- Savcılar da bunu delillerle somut ispatlamak zorundadırlar yani o bunu dedi şu şöyle dedi gibi söylemlerle suç ispatlanamaz. Hep somut belge delil gerekir.

        3- ‘Me too’ hareketinin baskıcı ve insanları karşı çıkmaya korkutan tavrı nedeniyle bu tür davalarda sanıklar masumiyet karinesi ile değil suçluluk karinesi ile yargılanıyorlar. Yani her sanığa baştan erkektir yapmıştır, dolayısıyla da suçlu olmalı mantığı ile yaklaşılıyor.

        4- Savcılar ise mahkemeye hiç bir delil getirmiyorlar dayandıkları tek kaynak suçlayan kadınların konuşmalarından ibaret.

        5- Mahkemeler aslında kamuoyu baskısından da soyutlanmış olarak çalışmak zorundalar Amerika’da. Jüriler bu yüzden dava süresince aylarca dünyadan soyutlanıyorlar. Ancak bu tür davlarda kamuoyu baskısı her an hissediliyor.

        Yani özetle masumiyet karinesi bir yana itildiğinden, savcılar delile dayanmadıklarından, kamuoyu da devamlı mahkemenin içindeymiş gibi olduğundan Harvey Weinstein davası ile birlikte Amerikan yasal sisteminin temelleri çatırdamaya başladı. Bu yüzden avukat Rotanno davayı Anayasa Mahkemesi’ne kadar götürecek gibi gözüküyor.

        Diğer Yazılar