Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni normalimizin ne olacağını bilmiyorum ama bir gün normal olarak adlandırılan bir tür yaşama geçersek o zaman şu anda oturmakta olduğumuz evi hızla ve rahatlıkla süpermarkete dönüştürmeye kararlıyım.

        Eşim Rana genelde hayli takıntılı ve dibine kadar konu ne olursa olsun hep giden bir dipsoman olduğundan bu salgın döneminin ona pek iyi gelmeyeceği çoktan belliydi.

        Amerika’da süpermarket ve eve dağıtım sistemleri genelde çökmüş olduğundan, bizim gibi evden çıkmaya korkanların bu defa da virüs yerine açlıktan gitmeleri tehlikesi ortaya çıktı. Bu yüzden Rana da evimizi ilerde süpermarkete yatay geçiş yapabilecek hale getirdi.

        *

        Bu konuda neler olduğunu daha sonra anlatacağım ama ilk önce onun bir başka takıntısını anlatmalıyım. Bütün yetkililer kişisel hijyenin öneminden bahsediyorlar ya, Rana bundan normal insanlardan daha fazla etkilenmiş görünüyor. Ne olduğunu şu küçük örnekle açıklayabilirim.

        Mart'ın başından beri benim evden dışarıya adım atmamı bile yasakladı. Bu beni üzmek yerine mutlu bile etti. Çünkü normal zamanda bile sokaklarında insan gözükmeyen yaşamakta olduğumuz sitede (bu son cümlemden anladığınız gibi Amerikalılar köşedeki markete giderken bile bunu arabayla yapıyorlar) hava almak için dolaşmaya çıktığımda bile eve döndüğümde Rana’nın tespit etmiş olduğu kurallara uygun dezenfekte olmam dört- beş saatimi alıyordu.

        "Ama hiç insan görmedim ki" diye itiraz edecek olsam bile "Senin yolda neye dokunacağın belli mi olur, malum sarsaksın sen" dedi (Bunun doğru bir tespit olma ihtimali hayli fazla olduğundan 'Hayır sarsak değilim' diye absürt bir itiraz da yapmadım). Dışarıya en son çıktığımda eve döndüğümde beni çırılçıplak soyundurdu ve yanıma elinde bir bidon sirkeyle geldi. Anladığım kadarıyla benim bu bir bidon sirkeyi vücuduma dökmemi istiyordu.

        *

        Ben işin içinden "Bari biraz zeytinyağı da getir yiyeceğiniz azalınca beni salata niyetine yersiniz" diye espriler filan yaparak kurtulmaya çalıştım. Ama Rana bundan kurtulmamın ancak virüslerin yüzde 99.9’unu öldürdüğünü iddia eden ıslak bez ile vücudumu silersem mümkün olabileceğini söyledi. unu söylerken arada bir odanın bir köşesinde durmakta olan online ısmarlamış olduğu keskin baltaya gözü takılıyordu. Islak bezle silinmeyi reddettiğim takdirde beni oracıkta hemen ve lime lime doğrayarak zevkle öldüreceğini anladığımdan bunu da yaptım. O ıslak bez gerçekten de virüslerin yüzde 99.9’unu öldürüyor olabilir ama bende genelde bir uğursuzluk olduğundan geride kalan yüzde 0.1’lik bölümü bende mutlaka vardır ve o da beni öldürecektir, buna eminim.

        *

        Bu yaşadıklarımdan sonra artık isteseler bile evden çıkmayacağım. Bu durum salgın bittikten sonra bile sürebilir çünkü dışardan genelde fazla hoşlanmıyorum insanları ise zaten fazla sevmem yani sonunda ideal yaşamıma kavuşmuş durumdayım. Nihayet dışarıdan ve insanlardan tamamen soyutladım kendimi.

        *

        Şimdi gelelim diğer meseleye yani evin süpermarkete dönüştürülmesi durumuna.

        Dedim ya birkaç istisna dışında marketlerin online eve servis sistemleri tamamen çökmüş durumda.

        Aslında bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama onu da ancak yakalarsanız online mal sipariş edebiliyorsunuz. Örneğin A marketinin, B marketinin online servislerini ne zaman devreye sokacakları belli değil. Devamlı takip edip bunun zamanını yakalamak zorundasınız.

        Yakalamak hayli zor, sabır ve kararlılık isteyen bir iş bu. Yani bana göre değil. Rana ise online sipariş servislerini yakalamayı spor haline getirdi ve maalesef çok da başarılı. Bu sayede evimiz istemeyeceğimiz kadar lüzumsuz yiyecekle doldu. Çünkü online servisler sizin ısmarladığınız mal elde yoksa onun yerine istedikleri aynı fiyattaki malı koyabiliyorlar.

        Bu nedenle eve kocaman bir karpuz bile geldi. Ben karpuzu görünce "Keşke inek olsaydım bunun kabuğu kim bilir ne kadar da lezzetlidir" diye bile düşündüm.

        Yeni normalimiz neyse işte ona dönünce bu lüzumsuz mallar ile çok iyi iş yapan bir süpermarket açmak mümkün. Amerikalılar benim pek yenilebilir görmediğim tüm yiyecekleri lezzetle tükettiklerinden bu dönemde mecburen stokladığımız lüzumsuz mallar ile evimizi kısa sürede popüler bir süpermarkete dönüştürüp yaşadıklarımızı kazanca dönüştürebileceğiz.

        Diğer Yazılar