Sıcak Bölge'den panik günlüğü-7
New York’ta ailenin can derdine düştüğümden midir nedir babamı düzenli arayışlarımda aksama oldu.
Bu onu aramalarımı aksatmamdaki başlıca nedendir mutlaka ama bunda şu aşağıda sıraladıklarımın da etkisi olduğuna eminim:
1- 94 yaşına geliyor, bugüne kadar sadece benim zorumla doktora kontrole gitti. Doktor bana "Serdar Bey galiba babanızın hiç bir kötü adeti yok çünkü iç organları 17 yaşındaki bir gencinki kadar tertemiz" demişti. Ben doktora "Aman yapmayın benim babam sadece kötü adetten oluşan bir insandır. Bu bir mucize" diyemedim çünkü bu dediklerimin bilimsel alemde korkunç bir kimlik, kendini sorgulama krizi yaşatacağına emindim.
*
2- Acı çekme duygusu olmadığını da biliyorum. Çünkü bir defasında piposuna gaz doldurduktan sonra çakmağını çakar çakmaz gaz bulaşmış olan işaret parmağı alev aldı ve o hiç istifini bozmadan, piposunu neredeyse bir olimpiyat meşalesi haline gelmiş olan başparmağıyla yakmayı sürdürdü. Elini söndürdükten sonra da, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi, istifini hiç bozmadan piposunu tüttürmeye başladı. Ben panik içinde "Baba iyi misin çok acı çekiyor musun" diye sorunca da "Neden acı çekeyim ki, ben 70 yıldır acı çekmiyorum, gayet iyiyim pipomun keyfini çıkarmamı aptalca sorularınla bozma" demişti. 70 yıl önce ona acı veren konu neydi diye sorduğumda ise bana maalesef şunu anlattı: "Annenle ilk tanıştıktan sonra o, kız arkadaşlarıyla konuşurken kulak misafiri olmuştum. Tüm arkadaşları benim orangutana benzediğimi, çok çirkin olduğumu söyleyip onu benden ayrılmaya ikna etmeye çalışıyorlardı. İşte o bana biraz acı vermişti." Yani 70 yıl önce çekmiş olduğu acı da fiziki değil maneviymiş. O günden beri manevi acı çekmeyi de bırakmış ve tüm insanlıktan tiksiniyor.
*
3- Evden çıkamama onu hiç etkilemiyor. Çünkü bir yıldır zaten evinden çıkamıyordu. Bir yıl önce, artık insanları görmeye tahammül edemeyeceğini ve sokakta aptallık yapan bir insana daha rastlarsa ucunda bıçak bulunan bastonuyla onu öldürmek zorunda olduğunu söyleyerek insanlarla bağlantısını tamamen kopardı. Bu yüzden bir yıldır zaten dış dünyaya kapalı olduğundan kendi evinin şu anda bir acil durum sığınağı gibi Türkiye’nin en güvenilir yeri olduğunu düşünüyor. Babam içinde bir sosyal tehdit olarak bulunmasaydı bu dediği doğru da olabilirdi.
*
4- Haberleri izlemeyi de tamamen bıraktı. Bu yüzden morali Hıncal Uluç'unkinden bile çok daha iyi. Radyodan Türk Sanat Müziği dinliyor. Değişiklik istediğinde ise Ruhi Su plaklarını koyup onun türkülerine yüksek sesle eşlik ediyor. Aşırı yüksek sesten şikayet için apartmanın kapıcısını gönderen aileye de kapıcı aracılığıyla, dedemden kalma Osmanlı kamasını adama gösterip, şu mesajı gönderdi: "Eğer şikayetlerini sürdürürlerse bu kamayla evlerini ziyarete geleceğim." Sonra da müziğin sesini daha da yükseltip eğlenmesini sürdürdü.
*
5- O kadar karmaşık, zor martinlerden oluşan felsefi kitapları notlar alarak okuyor ki onun 110 yaşına gelse de bunamasının imkansız olduğunu düşünüyorum. Hatta benim ondan önce bunayacağıma eminim. Bunun gayet tabi ki bir tek avantajı olabilir. Babamın kim olduğunu ve neler yaptığını tamamen unutup sanki onu normal bir insanmış gibi sevmeye başlamam ancak bunadığım takdirde mümkün olabilir diye düşünüyorum.
*
İşte bu tür nedenlerle onu aramamı arada bir aksatabiliyorum.
Son aradığımda "Baba evde her şeyin var mı, ihtiyacın olan bir şey var mı" diye sorduğumda bana ihtiyacı olan her şeyinin olduğunu söyleyip eğer tekelin bir alışveriş broşürü varsa onda bulunabilecek tüm maddelerin evde bulunduğunu söyledi.
Hayatını sürdürmek için temel ihtiyaçları bunlardan ibaret olan bir insana başka söylenecek bir şey olmadığından konuyu ne yediğini sormadan kapattım.
Bu arada annemin tarifelerinin bulunduğu defteri de bulduğuna eminim çünkü evde durmadan yeni yemekler yapıyor. Adam 93 yaşında çok iyi bir ev kadını da olmayı başardı. Yakında LGBT hareketine bir militan olarak katılırsa da şaşırmam.