Sıcak Bölge'den panik notları-13
Size bir şey söyleyeyim mi bu zorunlu ev yaşamının hiç beklenmedik, olağanüstü yararlı güzelikleri de var.
Örneğin ben Amerikan medeniyetinin icadı olan harikulade bir ürünü durup dururken bu sayede keşfetmiş durumdayım.
Bu kısaca ‘mac and cheese’ diye bilenen 'macaroni and cheese' (makarna ve peynir) mikrodalga fırında ısıtılmaya hazır olan bir yemek.
*
Gerçi ben bunu Amerikan medeniyetinin icadı olarak nitelendirdim ama yemek söz konusu olduğunda dünyaya haklı olarak üstten bakan snop Fransızlar bunu Amerikan medeniyetsizliğinin ürünü olarak görmeyi sürdürüyolar. Bu Fransızların, Amerikan kültürünü aşğıılyıp sonra Disney’e veya Jerry Lewis’e hayran olmaları gibi bir şey. Çünkü bir Fransız, mac and cheese’den bir lokma bile yese anında Fransız yandaşlığından çıkıp Amerikan vatandaşlığına başvuracağı kesindir.
İşin içinde makarna olduğundan İtalyanlar bunu son derece düşük düzeyli bir yemek görseler dahi konu hakkında tamamen suskun kalmayı tercih ediyorlar. İtalyanlar ne olursa olsun, hatta mac and cheese durumunda olsa bile, makarnanın karizmasını çizdirmeye bir türlü kıyamıyorlar
*
Özet olarak bu makarna içine peynir eritilerek dondurulmuş bir yemek. Mikrodalgada ısıttığınızda gevşiyor ve peynirler makarnalar arasında daha da karışıyor. Sonuçta ortaya çıkan görüntü bir bulamaç gibi ama ne olursa olsun bu, doğru zaman ve yerde bulamaçların bile çok lezzetli olabileceğinin kanıtı bence.
Mac and Cheese*
Hayattaki her haz veren şey gibi bunun da zararlarının korkunç olması gerekiyor insan vücüduna.
Ama bundan tek bir çatal bile alsanız ağzınıza "Bu hazdan sonra ağzımdaki lokma bittikten sonra gerekirse ölebilrim de. Olası korkunç etkileri de umurumda değil" diye düşünüyorsunuz.
Bir şeyi sorayım size, lütfen samimi cevap verin makarna ile peynirin karışımının herhangi bir nedenle kötü olarak algılanması mümkün olabilir mi?
Peynir isterseniz beyaz peynirimiz olsun, ister tulum veya parmesan hangisi olursa olsun, isterse lor peyniri olsun, bunun makarna ile karşımının bir insan tarafından beğenilmemesi bence mümkün değil.
*
Amerikan medeniyetinin veya Fransızlara göre medeniyetsizliğinin uzmanlığı insanın beynine haz veren böylesine ürünleri sürekli keşfedip piyasaya sürmek ve ondan sonraki en azından 15 yıl boyunca bunun zaralı etkilerini nasıl yeneriz, verdiği zararı nasıl telafi ederiz meselesi üzerine kafa yormaktan ibarettir. Bu Amerika’nın kısa tarihinin de bir özetidir ayrıca.
Örneğin biliyorsunuz Amerika’da korkunç bir obezite sorunu var. Bu yüzden inanılmaz büyüklükte bir diyet sektörü de bulunuyor.
Macaroni and cheese yemeğinden tek bir çatalın bile vereceği kaloriyi atmak için günde 8 saat hızlı bir tempoda 10 gün boyunca koşmak gerekebiliyor. Bunu yapacak garip insanlar var mı bu dünyada, var tabii ki, varlar ne yazık ki, örneğin Ertuğrul Özkök -kendi görünümüne takıntılı olduğundan- böyle bir şeyi yapabilecek ender insanlardan.
Televizyona çıkan uzmanlar sanki bu ülkede mac and chseese hiç yokmuş gibi davranıp "Acaba ABD’de neden obezite sorunu var" diye kafa yorabiliyorlar. Garip olabilir ama malesef durum böyle.
*
Anlayacağınız eve kapandığımız gün kilom 75 civarındaydı. Evden çıktığımda en azından 150 kilo olacağım kesin. Ev hapsi daha uzun sürerse meselenin nereye varacağı da belli değil. Bu umurumda mı? Güldürmeyin beni Allah aşkına bu dünyada kafamı takacağım bir tek kilo sorunum mu kaldı! Böyle bir şey olması mümkün mü?
*
Üstelik evimize zorunlu olarak girmiş olan bu tür zararlı ürünlerin sayısı hayli de fazla ve daha da güzeli bunları sadece benim yememe izin var. Annesi oğlunun bunları yemesine izin vermiyor. Düşünsenize ben mac and cheese'imi büyük bir iştahla yerken oğlum beni sadece seyretmek zorunda ve bunun, bana duymakta olduğu doğal erişkin kinini katlanarak arttırdığını hissetmekteyim her an. Bu da bana tuhaf biçimde keyif veriyor.
*
Daha önce de anlattım ama okumamış olanlar için tekrarlamak zorundayım.
Bu tür yazılarımı okumamış olabilecek insanların bu dünyada olabileceğine katiyen inanmamakla birlikte bu olamayacak durumun yine de olabildiğini düşünelim ve okumamış olabilecekler için bu iyiliği -istemeden de olsa- yapayım.
New York’ta online da dahil bitün alışveriş sistemleri fena halde çökmüş durumda.
Kimin hangi zamanda onine satış yaptığını bulmak ya şansa ya da Rana gibi tamamen çıldırmış olmanıza bakıyor. Çünkü o avının peşinde koşan avcılar gibi her saniyede, bırakın saniyeyi her salisede online satışları takip ediyor.
*
Onun sağlıklı ürün arayışı sürdüğünden bir takım tatsız tutsuz şeyleri sadece organik olduklarından dolayı satın alıyor.
Allah'tan satıcılar bu ürünleri eve göndermiyor. Çünkü New York bölgesinde Rana gibi tamamen çıldırmış olan kadınların sayısı hayli fazla olmalı, bu tür ürünler zaten stokta az olduklarından çabuk bitiyor. Ve satıcılar da bu biten malların yerine ellerinde ne varsa onu koyarak gönderiyorlar. Çok şükür ki mac and cheese ellerinde çok sayıda var olmalı.
*
Benim var olmasına şükrettiğim bu uygulamaya karım kızıyor istedikleri gelmiyor diye.
Oysa ben macaroni and cheese gibi olağanüstü tatmin edici ve haz veren tadla sadece bu uygulama yüzünden tanışabildim.
Kadın da kızmakta haklı aslında çünkü düşünsenize o organik penne ısmarlamış ve yerine de mac and cheese donmuş ürünü gelmiş.
Hatta ben Rana’nın hayatta bir tek buna kızmakta haklı olduğunu ve diğer bütün kızgınlıklarının da haksız olduğunu bile söyleyebilirim.
*
Özet olarak bu işten sonunda 150 kilo veya daha uzun sürerse 300 kilo olarak da çıksam şu anda mutluyum ve benim açımdan bu aralarda koşullar nedeniyle sadece 'şu an’ın önemi var.
Bir tek bu tür yazılar yazdığım ‘an’ ve bir de mac and cheese yediğim ‘an’ mutluyum.