Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        New York Valisi Cuomo her gün uzun basın brifingleri düzenleyip salgınla mücadele konusunda her türlü bilgiyi aktarıyor.

        Her gün kulaklığımı takıp dikkatle dinliyorum.

        Gerçi o anda Rana benim çalışır gibi yapıp ya bir film ya da porno sitelerine baktığımı düşünse de ben adamı gerçekten de mecburen dinliyorum

        Şu anda Mart'a göre durum biraz daha iyi gözüküyor en azıdan istatistikler öyle söylüyor deniliyor.

        Mart'ın başından beri çıkışta olan istatistik grafiklerinin bazılarının zirve yaptığı ve şimdi de plato oluşturdukları gösterilerek anlatılıyor.

        Bunlara bakarken benim aklıma daima Mark Twain geliyor. Twain, 1907 yılında North American Review adlı dergiye yazdığı yazıda şöyle demişti:

        "Rakamlar beni daima çok eğlendirmiş ve aklımı çelmişlerdir. Özellikle rakamları kendim ayarladığım zaman bu hissi daha güçlü duyarım. O zaman da, hayatta üç tür yalan vardır. Bunlar; yalanlar, lanet olası yalanlar ve istatistiklerdir..."

        Ben bu sözü Rana’ya da aktardığımda o bana, "Lafı eksik ifade etmişler. Bunu söyleyen seni de tanımış olsaydı yalan söylemenin istatistiklerden daha büyük bir biçimi de olabildiğini görürlerdi..." dedi.

        "Ne, bana yalancı mı diyorsun, insaf et söyle ne zaman nerede yalan söyledim" dedim ve bunu söyler söylemez pişman olmuştum çünkü; Rana yalanlarımı tek tek saymaya başladı. Şu anda üçüncü saatini tamamlamak üzere. Beni hayrete düşüren yan onun bu kadar uzun konuşması katiyen değil ben buna zaten alışığım, beni asıl şaşırtan bunları onun elinde hiç bir not olmadan harfiyen hatırlaması, geçmişte söylemiş olduğum her türlü yalanı bu kadar net biçimde hatırlayabilmesiydi.

        *

        Hatta Ayaspaşa’da otururken, 20 küsur yıl önce bir gün babam da bizde misafirken sabah erken tuvalete girdim ve elimdeki kolonya şişesini tuvaletin içine düşürdüm.

        Sonuç korkunçtu; tuvaletin seramiği kırılmıştı tuvaletin tam ortasında büyükçe bir delik vardı.

        Biraz sonra gazeteden araba gelip beni alacaktı.

        İki seçeneğim vardı. Ya olan biteni Rana’ya anlatıp çıkacaktım ya da konuyu saklayarak kaçacaktım.

        Böylesine vahim bir durumu Rana’ya anlatmamın benim için sağlıklı sonuçlar verebilmesi mümkün olmadığından ben tabii ki yalan söyleyip kaçma alternatifini tercih ettim. Bunu bütün bilim insanları sanırım ki bilirler bu insanın kendini koruma ve ölümden her pahasına kaçınma dürtüsüdür, mesele o kadar basitti işte.

        *

        Sonra tuvaletin içinde delik açılmış bölüme seramik parçasını fazla sağlam olmayan biçimde yerleştirdim . İlk bakışta tuvalet sağlam gibi gözüküyordu ancak onu ilk kullanacak olanı korkunç bir sürpriz bekliyor olacaktı. Umudum bunun Rana olmamasıydı tabii ki.

        Neyse araba zamanında geldi ve ben kaçıp gittim.

        Neyse ki daha sonra öğrendiğime göre o tuvaleti ilk kullanan Rana olmamış, bu bela babamın başına gelmiş. Sifonu çeker çekmez tuvaletin içindeki her şeyin yerde olduğunu görmüşler.

        Bana telefon açıp "Bunu sen mi yaptın" diye sormadılar bile. Babam "Sorsana" dediğinde Rana, "Ne gerek var işte belli ki sakar oğlunuzun işi bu. Artık ondan boşanmaya karar verdim" demiş (Hatırlatırım bu evliliğimizin ikinci yılında olan bir şeydi. Dolayısıyla o günlerden bu yana beni çekmek zorunda kalan Rana bugünlerde bana ne yaparsa yapsın haklıdır da demek zorundayım, objektif olmak için)

        Rana üç saati aşkın saydığı yalanların listesinde bu olayı bile detayıyla anlattı.

        *

        Evet Vali Cuomo’yu dinlerken aklıma gelen "Üç tür yalan vardır: yalanlar, lanet olası yalanlar, ve istatistikler" cümlesini ilk önce İngiliz lider Disrail tarafından söylendiği sanılmış ama bunun daha sonra doğru olmadığı anlaşılmış ve bildiğim kadarıyla gerçek kaynağı da tam bulunamamıştır. Ancak istatistiklerin yalanı iyi söylemenin en üst biçimi olduğu yolundaki inancı ifade eden bu söz global kültürdeki yerini almıştır.

        New York Valisi'nin dedikleri inşallah doğrudur, verdiği rakamlar inşallah bilimseldir. Ancak ben bu rakamlarla orasından burasından çekilerek oynanabileceğini ve iyi yalanlar söylenebileceğini bildiğimden meseleye biraz şüpheyle yaklaşıyorum.

        Yani valinin verdiği istatistik grafiklerinin gösterdiği gibi her şeyde bir iyileşme varsa yani yeni hasta kabulleri düşüyorsa, yoğun bakım alımları da düşüyorsa her gün aynı düzeyde verilen ölüm oranları da nereden çıkıyor değil mi ama.

        Acaba bu ölümler evlerinde çıldırma noktasına gelmiş olan çiftlerin işlediği cinayetler de, yoksa bunları da koronovirüs ölümü diye kamufle edip saklıyorlar mı? Bu da aklına geliyor insanın.

        Yani Rana da sonunda beni öldürdüğünde sadece bir istatistik yani yalandan ibaret olacağım.

        *

        Cuomo her gün konuşurken karşısında bazı gazeteciler de bulunuyor. Neden hiç bir tanesinin benim aklıma gelen soruları sormadıklarını tam merak etmeye başlamıştım ki sordukları bir soruyu duyunca bu merakımdan anında vazgeçtim ve gazeteci sorularıyla ilgili bir umudum da kalmadı açıkçası.

        Çünkü ilk soru şuydu:

        "Sayın vali çok sayıda telefon geliyor insanlar mağdur oluyor. Acaba golf sahalarının açılmasına ne zaman izin vereceksiniz?"

        Düşünün bu soru Mart ayındaki bir brifingde sorulabiliyor. Vali daha henüz binlerce ölüm vakası açıklamış, ellerinde yeterli teçhizat ve yatak olmadığını söylemiş ve federal devlet sayısı artacağı düşünülen hastalar için New York’a hastane gemisini yeni göndermiş falan filan.

        Bu cehennem koşullarının var olduğu bir ortamda bir gazeteci günün en önemli sorusu ve halkın en önemli problemi olarak golf sahalarının ne zaman açılabileceğini sorabiliyor. İnsan içinden "Çüş" diyor bunu duyunca veya benim yaptığım gibi bunu yüksek sesle de söyleyebilirsiniz.

        *

        Daha sonra haberlerde insanların bazı yerlerde golf sahalarının kapatılmasını protesto etmek için gösteriler de yaptıklarını ve golf sahasına gidebilmelerinin bir özgürlük sorunu olduğunu da söylediklerini duydum.

        Sanırsınız ki bu insanlar yaz tatili için Bahama Adaları'na gitmişler ve golf sahasına istedikleri zaman gitmelerinin kendi özgürlüklerinin bir parçası olduğunu söyleyebiliyorlar ama yok Mart ayında şehrin nüfusunun nerdeyse yarıya düşeceğinin düşünüldüğü New York’tayız be kardeşim, bu adamlar buna rağmen o şartlarda bile golf oynamayı özleyebilip, bunu bir özgürlük sorunu olarak tanımlayabiliyorlar.

        *

        Ben sıradan Amerikan insanından bilinçli davranması ve mantıki kararlar verebilmesi açısından ümidimi çoktan kaybetmiştim, 'Golf oynamak özgürlüktür' sloganlı insanları da görünce bu düşüncem daha da kuvvetlendi.

        *

        Amerikan insanından ve genelde insanlıktan ümidimi kesme duygum daha sonra seyrettiğim basın toplantısı ile daha da pekişti..

        Ben her gün Vali Cuomo’nun basın toplantısından sonra Beyaz Saray’da yapılan brifingi de izliyorum.

        Gerçi bilgisayar ekranına bu kadar uzun bakmam Rana’nın benim aslında porno izlemekte olduğum şüphesini daha da arttırıyor ama yapacak bir şey de yok bakmak lazım onlara da, yeni normalimiz maalesef bu.

        Trump'ı da bir süre dinledikten sonra sadece Amerikan insanından değil tüm insanlıktan umudum kesiliyor.

        Kendi söylediği yalanlara kendini bu kadar içten inandırabilen bir insan tarihte bugüne kadar herhalde hiç görülmemiş olmalı.

        Şu anda işlerin dönmeye başlaması için Amerika’yı tekrardan işe açmak fikrine takılmış durumda Trump. Yanındaki bilim insanları bunun hemen yapılmasının imkansız olduğunu söyleseler de o bunun olabileceğine kendini inandırmış durumda.

        Ona kanan bazıları Florida’da açılan plajlara hücum etmişler.

        Bazıları golf sahasını bazıları da plajları özlüyor işte ne yapacaksınız. Florida’da plaj dedikleri şeye bana üste para verseler dahi adımımı atmam. Bizim gibi Ege'nin Akdeniz’in güzelliğine alışık olanlar Florida plajlarını sadece bir çöl olarak algılayabilir. Bunun neresini özlenebilir ki. Üstelik yan yana güneşlenmeye uzandığınızda ayağa kalktığınızda direkt virüs kapmış olduğunuz için hastaneye götürülme ihtimaliniz varsa o plajın yakınından bile geçilmemesi gerekirken bunlar başkanın sözüne inanıp gidiyorlar.

        *

        Size bir şey söyleyeyim mi gözlerimizin önünde nedense fiziksel bir değişim geçirmekte olan ve her gün bukalemun gibi başka renkte ortaya çıkan Başkan Trump istediği kadar "Normale döndük, işyerleri de açılsın" dese hatta dediğini ispat için maskesiz filan kendisi alışveriş yapsa bile, bu bizdeki "Çayımızda radyoaktif kalıntı yoktur" diye radyoaktifli çay içen bakanımızın davranışına benzeyeceğinden, ben sadece o dedi diye hayatta dışarıya filan çıkmam.

        Diğer Yazılar