Sıcak Bölge'den panik notları-60 (Yayılan ırkçılıktan Trump sorumlu)
Trump başkanlığa geliş sürecinde ve başkan olduktan sonra sosyal konularda attığı tweet'lerde açıkça olmasa bile bir alt ton olarak buram buram ırkçılık kokuyordu (Trump’ın konuşmalarını dilbilimci Noam Chomsky’nin iyice bir irdelemesi gerekiyor). Bazen çok heyecanlanıp kendini tutamadığı zamanlarda sanki Ku Klux Klan mitinginde konuşan bir lider gibi de davranabiliyordu.
Bunun bir başkana yakışmadığı ve ne kadar da tehlikeli olduğu son patlayan olaylarla ortaya çıktı.
*
Şu aralar Obama ve onun başkan yardımcısı olan ve büyük ihtimale bir sonraki başkan olacak Demokrat Parti adayı Biden neler diyor bugünlerde.
İkisi de benim bu konuda daha önce yazmış olduğum 58 numaralı güncede yaptığım analizdeki gibi konuşuyorlar.
Amerika’da beyaz kesimde bastırılmış bir ırkçılık olduğunda ikisi de hemfikiler.
Bu bastırılmış ırkçı duygular fırsat bulduğunda her an patlamaya hazır.
Devletin iç silahlı örgütleri olan polisinde ve 'Ulusal Birlikler'inde de (National Guard) bu duygular hakim. Onlar da fırsat bulduklarında halka karşı nefretlerini kusuyorlar.
*
Amerika’da son bir yılda 1000’den fazla insan polis tarafından vurularak öldürüldü.
Tamam polisin kamusal düzeni sağlamak için bazı durumlarda silahını kullanması yasaldır ama burada bir olay başka türlü engellenebilecekse dahi, polis silahına sarılmaya pek istekli. Hele karşıdaki insan siyah ve hispanik ise bu silah çok daha kolay doğrultulabiliyor.
Ve dikkat ettiniz mi bilmem ama buradaki polis ateşlerinde polis hiç bir zaman bacağa sıkmıyor silahını devamlı öldürücü ateş açılıyor her basit durumda bile.
Ayrıca bir de ateş açılmayan tutuklamalarda polisin sadist tavırları nedeniyle yaşanan ölüm olayları da var.
Anlayacağınız Amerikan polisi Umberto Eco’nun tanımıyla 'ur faşisttir yani onlar ebedi faşisttir.
*
Jean Genet’in tanmıyla ‘faşizm bir tiyatro’dur. Bu gerçekten uygun bir Amerikan toplumu tanımı olabilir. Çünkü siyah ve hispanik kurbanlarıyla, ‘ur faşist' siyah üniformalı silahlı gücüyle gerçekten de bir faşist tiyatro sergileniyor Amerika’da uzun süredir.
*
Bu tiyatro haddinden fazla uzatıldı ve sahneleri de Wagner’in operaları gibi bir türlü bitemiyor.
Zenciler, hispanikler ve onların yoldaşları olan genelde solcu beyaz gençlerin de Amerikan toplumunda uzun süredir yaşananlar nedeniyle ruhlarında ‘biriktirilmiş keder’ var. Çok yoğun bu keder... Ruhlarda taşınması zor, insanı fonksiyonsuzlaştıran bir keder bu.
Son patlayan olaylarda kitleler ’Nefes almıyorum’ sloganını atıyorlar.
Gerçi bu polisin dizi altında ölen zencinin son sözleriydi ama aynı zamanda bu insanların toplum içinde artık faşizm nedeniyle nefes alamaz hale geldiklerini de haykırmalarıydı.
*
Bu kitleler artık dayanamaz haldeler ve öfkelerini sokağa dökmekten başka çareleri kalmadı.
Trump öncesi normal dönemlerde başkanlar durumlar böyle olunca toplumu sakinleştirici konuşmalar yaparlardı.
Karşı karşıya gelen bastırılmış ırkçı duygularla dolu polis ile patlama aşamasındaki halkı sakinleştirmek için çaba harcarlardı.
Trump ise bunu aksini yapıyor. Sakinleştirici konuşmalar yapmak yerine yine tweet'ler atıyor ve polisi daha ateşleyecek şekilde davranıyor.
Konu hakkındaki ilk açıklamalarından bir tanesinde "Yağma olursa ateş açarız" diye tehdit savurdu. "If you loot, we shoot" belki lokal bir polis şefinin söyleyeceği, beyinsiz insanların kulağına hoş gelen bir laf olabilirdi ama bir başkana yakışmadığı da açıktı.
Ama artık kendi başkanlığı bir ulusal tehdit, bir beka sorunu haline gelmiş Trump bu nüansları kavrayacak durumda değil o da kendi bastırılmış ırkçılıklarının tutsağı olmuş, kendi yandaş ırkçılarını savunur gibi davranıyor.
*
Bu durum böyle devam edemez. Bu toplumda hala daha bazı akil insanlar kaldıysa Trump’ın bu devleti çökertmesine müdahil olmalılar.
Artık bizzat kendisi ulusal tehdit, bir beka sorunu haline gelmiş bu insanın bir daha başkan seçilmesi durumunda Amerika bir 4 sene daha bu duruma dayanamaz ve sosyal yapı çökebilir.
*
Son patlayan olaylarda polisin hemen gaz sıkmaya ve coplamaya gitmesi de bu Trump’ın tavrından kaynaklanıyor. Eskiden polis şimdi olduğu gibi hemen güce başvurmazdı. Şimdi ise bastırılmış hınçlarını hemen dışarıya vurmaya pek hevesliler. "Balık baştan kokar" deriz ya ülkenin başkanı ırkçı güce olumluyarak baktığından onlar da kendilerini hiç tutmayı düşünmüyorlar.
*
Bitirirken bir not da eklemek istiyorum bizde konu ile ilgili verilen haberlerde zenciyi tanımlamak için sürekli ‘siyahi’ diye bir kavram kullanılıyor.
Zenciye 'zenci', siyaha 'siyah' diyemiyor spiker arkadaşlar. Bunun kadınlara ila da 'hanım' veya 'bayan' denilmesi ile bir psikolojik bağlantısı olmalı.
Kadına 'kadın' demenin ayıp olabileceği düşünülüyor, bunun gibi siyaha da 'siyah' demek de ayıp görülüyor olmalı.
Oysa ayıp değil. Amerikanca’da 'negro' değil 'nigger' kelimesi ayıptır. Siyah demişseniz bu 'nigger' dediğiniz anlamına da gelmiyor.
Kafamızda olabilecek karışıklıklardan kurtulmak için uydurduğumuz 'siyahi' kavramının ise hiç bir anlamı bulunmuyor.
Onlar siyahi iseler ben de o zaman 'beyazi' olmalıyım değil mi?