Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerikan sisteminin insanı hiçsizleştiren ve düzenin çıkarları ile insanın makul beklentileri çatıştığında daima insanı harcamaktan yana tavırlar alan yapısı nedeniyle, dışarıdan derinine inmeden bakıldığında, özgür ve refah bir hayat sürmekte olduğu sanılan buradaki insanların çoğunluğu aslında devamlı ayakta kalabilmek için zorlu mücadeleler vermek zorunda olan bedbahtlardır.

        Emin olun çoğunluk bu durumda. bunu gündelik yaşamın rutinlerinin içine girmeden görüp anlayabilmeniz mümkün değildir.

        *

        Uçağa atlayıp kısa süreliğine gelip, otelden sadece akşam yemeği veya başka sosyal faaliyetler için çıkanlar bu dediğime belki şaşırıyor olabilirler ama emin olun yüzeydeki görünen yaşamların dibinde mutsuz insanlar vardır.

        Ama kısa süreli seyahatlerinizde bile sokakta bol sayıda rastlayabileceğiniz evsizlerin hayat hikayelerini bir dinleyebilseniz sistemin aslında ne kadar da acımasız olduğunu kavrarsınız.

        Ben bir defasında sokakta bulduğu Wall Street Journal gazetesini okumakta olan bir evsizi gördüğümde hem şaşırmış hem de meraklanmıştım. Sonra anladım ki bu evsiz nüfus içinde oldukça fazla sayıda iyi üniversitelerde okumuş insanlar bile var. Sistem onların üzerinden de bir silindir gibi geçmiş, onları da hiçsizleştirmiş.

        *

        Özetle kapitalist dünya sisteminin bu en acımasız, en kolay insanı harcayan buradaki yapısında hayat dışardan sanıldığı gibi öyle kolay değil.

        Dolayısıyla insanlar yaşamak zorunda oldukları zor hayatları bir miktar daha çekilebilir kılmak için suni çareler arayışını devamlı sürdürmektedirler.

        Yaygın alkol tüketimi veya uyuşturucu bağımlılığı bu nedenle toplumun bir türlü çözemediği sorun halindedir.

        İnsanların hayata dayanmak için bir türlü vazgeçemediği bağımlılık yapan ürünleri sistem daima çeşitlendirmekte adeta insanlarına yeni maddeler sunulmasının önünü açmaktadır.

        En son yaşanılan örneği vereyim; 'vaping' denilen elektronik sigaralar özellikle genç nüfus içinde uzun süre teşvik edildi.

        Vaping adeta sosyal bir şıklık, 'cool' olmanın şartı olarak normalleştirildi.

        Ama sonra bakıldı ki bu elektronik sigaralar insanın sağlığına ciddi tehditler içeriyor. Aslında hiç de şaşırtıcı ve sürpriz olmayan bu sonuca varıldıktan sonra sistem her defasında olduğu gibi yine bu konuda da insana verilen zararı telafi etmek için boşuna çabalar harcamaya başladı.

        REKLAM

        *

        Aynı tavır daha önce normal sigara konusunda da görülmüştü.

        20’nci yüzyılın ilk yarısında sigara içmek, yine 'cool' olmanın, şık olmanın şartı gibi çerçevelenilerek sunuldu topluma. Reklam endüstrisi kadınlar ve erkekler için ayrı özel sigara kampanyaları yaptılar. Hatta bir markanın sloganı olan ‘You have come a long way baby’ (Sen çok yol kat ettin bebeğim) lafı feminist hareketin bile sloganı olarak adapte edilmişti.

        1970’li yıllarda bile uçaklarda, sinemalarda herkes sigara içebiliyordu.

        Ama sonra yine hiç de sürpriz olmayan biçimde sigaranın insan vücuduna vurduğu darbeler anlaşılınca, ABD yine kendi yol açtığı zararı gidermek için boşuna uğraşmaya başladı.

        Alkol tüketiminde sistem baktı ki sert alkollü içkileri istediği gibi şıklık veya 'cool' olmanın şartı olarak tam tanımlayamıyor o zaman da bira ve şarabı sosyal açıdan kabul edilebilir içkiler olarak yeniden tanımlamaya başladı. Bira zaten terbiye edilmiş içki olarak hayatın rutini içine uzun süredir girmiştir burada.

        Aynı terbiye edici kampanyayı 1970’li 80’li yıllarda şarap için de yaptılar. Şarabı sosyal açıdan kabul edilebilir içki olarak tanımlamak için detaylı kampanyalar düzenlendi. Gazetelerde yemek yazarlarının yanı sıra tavsiyeler veren şarap yazarları da türedi.

        *

        Ama dedim ya buradaki hayatın zorluğu ve acımasızlığı insanları daima yeni ve daha güçlü olan, hayatı daha çekilebilir kılan madde bulmak arayışına itiyor.

        Birden bire patlayıvermiş olan 'opioid' bağımlılığı salgını da bu arayışın bir ürünüydü. Büyük şirketler tarafından üretilen bu son derece ağır ağrı kesicileri topluma uygun sunmak için üreticilerle sağlık sistemi suç ortaklığı yaptılar. Ama şimdi de yaratılan bu salgının yol açtığı ağır sosyal sorunları çözmek için debeleniliyor.

        REKLAM

        *

        Virüs salgını ABD’de başladığında sokaklarda alışveriş sırası için bekleyen insanlar görülüyordu.

        Beklemekte olan insanların sayısından yola çıkıp salgın döneminde en fazla talep edilen ürünlerin sırasıyla tuvalet kağıdı, su ve marihuana olduğunu tahmin etmek mümkündü.

        Amerikan sistemi sigara, bira için çektiği normalleştirme operasyonunun bir benzerini de marihuana için çekmişti.

        Yine sağlık birimlerinin yardımını alıp ‘ilaç olarak marihuana’ (medical marihuana) kategorisi de yarattıktan sonra toplumun bu maddeye yaklaşımında olağanüstü yumuşama ve alışma sağlandı. Sonra birçok eyalette marihuana satan dükkanların açılması serbest bırakıldı. Buralarda sadece sigara gibi içilen türler değil marihuanalı yiyecekler ve içecekler de satılıyor.

        *

        İşin ilginç yanı marihuana’nın federal düzeyde hala daha yasak altında olmasına rağmen bunların olabilmesine izin verilmesiydi.

        Bu komik bir durum olduğundan stand-up’cı komedyen Hasan Minhaj bir Patriot Act gösterisinin tamamını bu konuya ayırdı. Bunu henüz izlemediyseniz Netflix’te izleyin de buradaki durumu görün lütfen.

        *

        Sonuç itibariyle buradaki sistem değişmeden, yerine insana biraz daha değer veren başka bir düzen gelmedikçe bu insanların hayatı daha katlanılabilir kılacak madde arayışları hiç bitmez. Bu bir gün bira, daha sonra opioid sonra da marihuana olabilir. Bu da kesmezse ileride başka bir şeyler bulacakları kesin gibidir.

        Diğer Yazılar