Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçenlerde Amerikan Senatosu'nda olup bitenleri incelerken satır arasında kalmış olan, bana çok ilginç gelen bir gelişmeyi gördüm.

        Evanjelik Çevre Şebekesi adlı bir grup senatörlere mektuplar göndererek kendilerine yakın gördükleri çoğu Cumhuriyetçi olan senatörlerden verdikleri kararlarda çevre duyarlılığı ile hareket etmelerini istemişler.

        *

        Eğer daha önce bu dünyada çevreci duyarlılığa sahip olan grupları saymam istenseydi bu listede Evanjelistler katiyen yer almazlardı.

        Aksine çevrecilere düşman olan gruplar listesi istenseydi benden o listede ilk sırada bu grup olurdu. Bu memlekette kendini Evanjelist olarak tanımlayan insanlar çevreci duyarlılığı sola yani Demokratlara özgü fanteziler olarak görüyorlardı daha önce.

        Hatta bazıları çevreci söylemlerin kendilerine yönelik bir yeni dünyacı komplo olduğunu da düşünüyorlardı.

        *

        Çok kısa süre önce durum böyleydi.

        Peki arada geçen zamanda ne oldu da Evanjelistler bile çevreci duyarlılığa sahip oldular.

        Evet doğru bildiniz; salgın oldu ve bu hala daha sürüyor.

        Bu tür tehlikeli virüslerin insanın çevreye verdiği tahribat ile de bağlantılı olduğu ve küresel ısınma gibi gelişmelerin sonucunda dünyamızı tehdit eden tabiat olayları olduğu ve ayrıca bu tahribatın yeni virüslerin doğmasına da yol açtığını söyleyen fikirler var.

        Bunlar henüz tartışılıyor ve küresel ısınma ile virüsler arası bağlantının bilimsel olarak kanıtlanıp kanıtlanmadığını ben bilmiyorum ama kesin kanıt henüz getirilmese dahi bu bağlantının olduğu yolunda ciddi bir şüphe var.

        REKLAM

        *

        Salgın nedeniyle global bir kültürel ve psikolojik şok yaşadık, hala daha yaşıyoruz.

        Bugüne kadar doğru bildiğimiz birçok hareketimizi ve düşüncelerimizi değiştirmek zorunda kalacağız.

        Hayat hakkında felsefi sorgulamalar yapmamız gereken bir dönemden geçiyoruz.

        Bu süreçten çok daha güzel bir dünya da doğabilir ama eğer bu sorgulama sürecini verimli kullanmazsak davranışlarımız ve hayat hakkında felsefi düşünmek fırsatını iyi kullanmazsak daha sonra bugünkünden çok daha kötü bir dünya da oluşabilir.

        Amerika’daki en sağcı, en gerici tavırları alan Evanjelistlerin içinden çevreci duyarlılığa sahip bir grubun doğabilmesi açıkça söyleyeyim bit tür mucizedir. Bu şimdi yaşanan insanın kendini ve hayatı felsefi sorgulama sürecinin bu grubu dahi olumlu etkilediğini gösteriyor.

        *

        Halbuki Evanjelistler salgın öncesinde hayatın her sorununa oluşturdukları klişeler ve dar görüşlülükle bakıyorlardı. Salgının şokuyla zihinlerin yeni düşüncelere daha açık olmaya başladığı anlaşılıyor.

        Tüm siyasi adımlarını Evanjelistler ile dirsek temaslı atan ve çevrecilere de düşman olan Trump Evanjelistler'deki bu değişim sonrasında bakalım çevre konularında neler söyleyecek merakla bekliyorum.

        *

        Evanjelistler kendi çevreciliklerini gayet tabii ki dini söylemlerle oluşturuyorlar, bu çok da doğal.

        Yazılarını okudum, diyorlar ki bu dünyayı yaradan, Hristiyanlara onu koruyup koruma görevi de vermiştir ve çevreci duyarlılığa Hristiyanlar da sahip çıkmalı diyorlar.

        Eski normalden yeni hayatımıza geçiş sürecinde kendisiyle felsefi açıdan yüzleşmek zorunda kalacak insanlığın yaşayacaklarının bir örneğini oluşturuyor Evanjelistlerin yaşadığı süreç.

        REKLAM

        *

        Daha önce de yazdım bugün Türkiye’nin en çok ihtiyacı olan şey insanların ve toplumun kendisiyle felsefi bir hesaplaşma sürecine girmesidir. Bunun için dün özellikle büyük şehirlerimizde ‘Hayat Okulları'nın oluşturulması önerisini getirmiştim.

        Çoğulcu demokratik yaşamımızın gereği olarak bu hesaplaşma içine girecek insanlar arasında dindar olanı da var ateisti de, sağcısı da solcusu bulunuyor doğal olarak.

        Yeni dünyamızın gereği olarak kendimizle hesaplaşma içine girilince tabii ki kimse kendisine ait temel değerlerinden vazgeçmeyecek. Yeni dünyaya uyumunu kendisine hayat tarzına en uygun olacak şekilde düşünceli biçimde yeniden formüle edecek

        Yeni dünyaya adapte olabilmek için mecburen girmek zorunda olduğumuz bu kendimizle yüzleşme döneminde felsefi düşüneceğiz.

        Ateist felsefi düşünce sürecini kendi değerleri kapsamında, dindar da kendi inandığı değerleri doğrultusunda bunu yapacak.

        Hepimiz aynı amacı taşıdığımızdan yani temelde yeni dünyayla daha uyumlu, daha mutlu bir yaşamı nasıl yakalarız sorusuna cevap aranacak olduğundan bu süreç sonucuna birbirine zıt görüşlere sahip insanların ortak bir zeminde buluşma imkanı da olabilir.

        Gördüğünüz gibi dünyanın en bağnaz kesimi sayılabilecek Evanjelistler çevre duyarlılığı konusunda solda yer alan insanlar ile ortak zeminde buluştular bile.

        *

        Dedim ya bu geçiş sürecini verimli, düşünceli değerlendirirsek bu süreçten daha güzel, daha sevgi dolu bir dünya doğabilir ama bu fırsatı verimli kullanmazsak daha da kötü sonuçlara da varılabilir.

        Eğer benim arzu ettiğim gibi her insan kendi hayatı ile yüzleşir ise biraz felsefi düşünerek kendini sorgularsa, sonuçta bir bakmışız eskiden 'merhaba' bile demediğimiz insanlarla yeni dünyada bir ortak zeminde buluşuvermişiz. Bu aslında Türkiye’nin de acilen ihtiyacı olan bir gelişme.

        Diğer Yazılar