Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Alt başlıkta hayatın kıymeti hakkında söylediğimin oldukça iddialı ve büyük bir laf olduğunun farkındayım. Böyle olmakla birlikte çoğunuza bu laf büyük genelleme içerdiğinden anlamlı da gelmeyebilir.

        Ama ben gelir düzeyimiz ne olursa olsun, ne tür zorluklardan geçiyor olursak olalım, hayat bizlere ne tür sürprizler yaptıysa yapsın herkesin hayatının gerçekten çok kıymetli olduğunu ama çoğumuzun bunun farkında olmadığımızı düşünüyorum.

        *

        Aslında geçtiğimiz günlerde bunu fark etmemiz için hayat bize bir fırsat da tanımıştı. Uzunca bir dönemde hepimiz evlerimize çekilmek zorunda kalmıştık. Çoğumuz bunu katlanılması gereken bir geçici zorluk olarak algıladı ve öyle de davrandı,

        Bu tavır aslında elimize gelmiş olan çok büyük bir fırsatı kaçırmamıza yol açtı.

        *

        O günler kendimizi, evlerimizin sükûnetini, o zamana kadar fark etmediğimiz gündelik eşyalarımızın aslında birer mutluluk kaynağı olduğunu keşfedebileceğimiz bir dönemdi.

        Çoğumuz bunu yapamadığımız için mutsuz oldu. Bu mutsuzluk nedeniyle evden çıkabildiklerinde de hayata tepkili tuhaf anlamsız davranışlarda bulunuldu.

        REKLAM

        *

        Oysa o günlerde herkes bir iç yolculuk yaşayabilir ve yeni bir hayata bakış, bir felsefe keşfedebilirdi.

        Emin olun bunu yapabilseydik evlerden özgürce çıkabildiğimiz an geldiğinde bile çoğumuz belki bunu yapmak istemeyecekti ve evlere çekilmenin gönüllü yapılan doğru hayat tarzı olduğunu bile söylemeye başlayacaktı.

        *

        Jiddu Krishamurti’nin ‘Farkındalığın Işığı’ kitabında dediği gibi her insanın beyninde farklı yaşanılmasına yardımcı olacak o ana kadar gizli kalmış mikro kozmoslar vardır.

        Önemli olan hayatın bize dayattırdıklarına karşı o mikro kozmosları keşfetmek ve deyim yerindeyse kendimizde bir beyin devrimi yapmaktır.

        *

        Proust’un 'Kaybedilmiş Zamanın Peşinde’ eserinin esası insanın yavaşlayarak, hayatında zaten var olan detayların güzelliğini keşfetmesidir.

        Yani hayatın bize dayattırdığı koşuşturmalara, hızlı yaşama direnip biraz yavaşlayıp zaten elimizde olan eşyalardaki küçük detayları keşfedebilirdik o dönemde evlerimizde otururken.

        Jiddu Krishamurti’nin bahsettiği psikolojik devrimle bulunabilecek beynimizdeki mikro kozmos işte bu yeni keşif dünyasıdır.

        *

        Alain de Botton’un ‘Proust Yaşamınızı Nasıl Değiştirebilir’ kitabında beni çok etkilemiş olan bir tespit vardı,

        Proust’un bir gün sıkça Louvre Müzesi'ni ziyaret eden bir gençle olan diyaloğunu anlatıyordu yazar.

        REKLAM

        Genç müzeye her gittiğinde aristokratların yaşamına ait eşyalara ve onlara ait gündelik cisimlere baktığı için kendi hayatında bunlar olmadığından ve hiç de olamayacağından dolayı hep mutsuz olmaktadır.

        Jean Baptiste Chardin
        Jean Baptiste Chardin

        Proust ona bir daha müzeye gittiğinde bu eşyaları değil Jean Baptiste Chardin’in resimlerini incelemesini tavsiye eder.

        Chardin daima gündelik yaşamlarımızda üzerinde fazla düşünmediğimiz. kahve bardağı, cezve veya içki bardağı gibi eşyaları çizmekte ve bunlarda aslında var olan güzelliği ortaya çıkarıp bunu keşfetmemizi istemektedir.

        Proust’a göre bu insanın mutluluğuna giden yoldur. Biraz yavaşlayacak ve haytamızda zaten var olan, farklı bakamadığımız için bize önemsiz gibi gelen detayları göreceğiz ve onlara farklı anlamlar yükleyerek aslında elimizde olan güzellikleri keşfedeceğiz.

        Jean Baptiste Chardin
        Jean Baptiste Chardin

        *

        Bertrant Russell ‘Useless Knowledge’ adlı kitabında. normalde dikkat etmediğimiz eşyaların kökenleri ve bize anlamları hakkında bilgilendiğimiz takdirde bu eşyalar gereksiz görünseler de onlar daha anlamlı hale gelirler önermesini yaparken aslında Proust’un ve Jiddu Krishamurti’nin arzuladığı psikolojik devrimi yapmamızı istemektedir.

        *

        Evlerimizin sükûnetine zorunlu çekildiğimiz dönemde işte bu fırsatı elimizden kaçırdık.

        Ama hiçbir şey için de geç kalınmış değil. Şimdi zorunlu olduğumuzdan değil ama gönüllü olarak evlerimize çekilmeli ve elimizde zaten var olan güzelliklerini anlamlarını keşfetmeliyiz.

        İşte bu yüzden yazıya ben "Her insanın hayatı kıymetlidir ama bunun fakında değiller" diye başlamıştım.

        Hayatımızda zaten var olan eşyalardaki detayları fark etmeye başladığımızda dışardan bakıldığında başkalarına sıkıcı ve mutsuz gelebilecek hayatlarımızda mutluluğu bulabileceğiz.

        Bu basit gerçeği fark ettiğimizde güzel ve sakin yaşamanın hepimizin elinde olduğunu da görmeye başlayacağız.

        Diğer Yazılar