Başkanlığa adayım
Sistemin değişmesinden bu yana uzunca bir süre geçmiş olmasına rağmen başkanlık sisteminin anlamının ne olduğunun hala daha konuşuluyor olabilmesi bana hayli garip geliyor.
Çünkü sistemi oluşturma çalışmaları hayli şeffaf yapıldıydı. Kimse kimseden bir şey saklamadı. Başkanlık sisteminde 'Türkiye modeli' diye adlandırılabilecek sistemin ne anlama geldiği inanılmaz derecede netti. Üstelik sistemi hazırlayanlar sorulan her soruya dürüst cevaplar verdiler böylece sistem hakkında "Acaba bu mu olur yoksa şu mu" kaygılarının tamamen ortadan kalkmış olması gerekirdi.
Denilenler aynen yapıldı. Yani sisteme 'evet' diyenler aslında neye 'evet' denildiğini biliyorlardı, buna rağmen bunların bir bölümü ortada hiç bir sürpriz olmamasına rağmen bugünlerde şikayetçi olabiliyorlar.
*
Kaç gündür hala görüyoruz ki hemen her tartışma programında bu sistemin iyi olup olmadığı tartışılıyor.
Açıkça söyleyeyim bunları izlerken "Acaba bizde bir algılama problemimi var" diye de düşündüm elimde olmayarak. Çünkü bu kadar net biçimde kendini anlatarak yapılan sistem değişikliğinin anlamını hala daha anlayamamak bence son derece tuhaf bir şeydi.
*
Başkanlık sistemini savunanlar bunu kararlılıkla yapıyorlar sisteme karşı olanlar da aynı kararlılıkla karşılar.
Ne olduğu ve ne anlama geldiği bu kadar net ve açık belli olan bir sistemin hala daha böylesine sıcak ve heyecanlı biçimde tartışılabilmesi Türkiye’yi aslında bu kadar kendine özgü ve tuhaf yapan heyecanlardan bir tanesi olmalı.
*
Ben başkanlık sisteminin iyi olduğunu, bunun Türkiye’nin yapısına tamamen uygun olduğunu düşünüyorum hatta bununla da kalmıyorum bu mükemmel sisteme başkan adayı olarak katkı yapmak amacındayım.
Benden neden iyi bir başkan çıkacağına dair nedenlerim de şöyle:
1- Hayattaki temel amacı zaten zor yaşanır durumda olan bu hayatı daha da zor hale getirmek olan bir kadın ile evliyim. Sadece onu kriz çıkmadan idare edebilmem bile benim Türkiye’ye mükemmel bir başkan olacağımın yeterli delili olmalı.
2- Şimdi Türkiye’ye döndük ama yakında karım ve çocuğum üniversite için beni burada tek başıma bırakıp Amerika’ya gidecekler. Şimdi aranızda bulunduğuna hala daha inandığım, bu yönde çok az delil olmasına rağmen var olduklarına inandığım rasyonel düşünenler bu kadar mobilitesi olan bir ailenin mümkün olan en az sayıda bavulla seyahat etmesi gerektiğini düşüneceklerdir değil mi? Oysa biz üç kişi 10 bavulla geldik, bir de gemide yolda olan daha 44 adet bavul ve koli de var. Ve ben karımın kurduğu bu korkunç plan nedeniyle sakat ayağımla topallayarak filan bu eşyaların hepsini tek başıma düzenli biçimde eve almak durumundayım. Bu imkansız işi başaran her başkan adayı Türkiye’nin her türlü sorununu da bir çırpıda çözüverir. Çünkü Türkiye’nin var olan hiçbir sorunu 54 parça bavul ve kolinin bir eve sorunsuz sığdırılması kadar zor değildir.
3- Gelelim benim başkan olmam için en güçlü nedenime. Yakında adım atacak yerin kalmayacağı bu evde iki köpek iki kedi sürekli bir arada yaşamak zorunda. Karıma "Köpekleri al götür" diye ne kadar yalvarsam da o "Oralarda bir de köpekle uğraşacak değilim" diyerek onları bana bırakıyor. Ve ben evde yakında sadece bir metrekareye sıkışmış olarak yaşarken, buna yaşama denilebilirse eğer, bir de iki kedi ve köpeğin barış içinde yaşamasını sağlamak durumundayım.
Bu 'olmaz' diyorsanız, rica ediyorum bu oluyor bile. Evde köpekler ile kediler barış içinde birlikte var olabiliyorlar ve üstelik hiçbir canlı kendi yaşam tarzından da taviz vermeden başarıyor bu işi. Eğer bu başarım bile beni güçlü bir başkan adayı yapmıyorsa başka ne yapabilir ki, bir başkandan başka ne istenebilir ki bunu bilemiyorum. Kendi evime bu şekilde barış ve huzur getirebiliyorsam bunu Türkiye için de yapabilirim onun için beni başkan olarak seçmenizi tavsiye ediyorum.