Muharrem İnce'nin başarması mümkün mü?
Muharrem İnce’nin çıkmaya çalıştığı yolda başarılı olma ihtimali olup olmadığını çözümlemek için ilk önce CHP’yi düşünmeliyiz.
CHP organik bir partidir, cumhuriyet ile organik gelişmiş büyümüş ve neredeyse doğal biçimde oluşmuştur.
Bu yüzden CHP cumhuriyet tarihimizin tüm hata ve sevaplarını da bünyesinde uzun süre iç çatışmalara yol açmadan taşıyabilmiştir.
Günlük politik tartışmalardan uzak durup CHP’ye bir anlam yüklemeye çalışmalıyız.
Yine günlük politikaya yönelik ittifaklardan, parti içi ekollerden uzak durmaya çalışarak CHP içinde temelde iki ana tarihi fikir yapısının var olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki ana fikir yapısı genellikle birbiriyle diyaloğa girebiliyor ama daima da anlaştıkları söylenemez. Hatta bu iki yapının nasıl bir Türkiye düşlediklerinin birbirinden oldukça farklı olduğunu söylemek de mümkün.
İlk önce yazının teorik iç bütünlüğünün (tutarlılığının) sağlanması açısından bu iki fikir yapısını tanımlamaya çalışmalıyım:
1- Bu birinci fikir yapısı Atatürk’ün tüm politikalarını hatasıyla sevabıyla kabul eder. Ulusalcıdır ve Atatürk’ün fikrinin, politikalarının hiç eleştirel ele alınmasından hoşlanmaz. Bunu bir sakınca olduğu için söylemiyorum ama bu kesim Atatürk ve cumhuriyet söz konusu olduğunda oldukça gelenekçidirler.
2- İkinci fikir yapısında olanlar ise birinciler gibi Atatürk’ü ve cumhuriyeti severler ama geçmişte, tarihimizde insana özgü siyasi ve sosyolojik bazı hataların yapılmış olacağını kabul ederler ve eğer parti bu hataları tartışırsa ve onların üstüne giderse CHP’nin kemik oy tabanının dışına taşıp toplumun diğer kesimlerine de ulaşabileceğini düşünürler. Bunlar birinciler gibi partinin tarihine sahip çıksalar da mutlaka CHP’nin yeni çağın koşullarına göre yenilenmesinde yarar olduğunu tavrındalar.
Bu iki fikir yapısı her zaman bu açıklıkla kendilerini ifade etmeseler de aralarındaki ayrılıklar ve fikir çatışmalarının yarattığı stres partide bence daima var. Bu stres sadece parti ile sınırlı değil aynı stres partiye genelde destek veren medyada da arada bir bence görülüyor. Sözcü, Cumhuriyet ve Fox TV gibi medyada bu temeldeki ana stresin sonuçlarını arada bir yaşıyorlar.
*
Girişte dedim ya CHP organik bir partidir diye.
Şimdi bunun ne anlama geldiğini bugünleri daha iyi anlamak için biraz açmalıyız.
Cumhuriyetin ideolojisi Türkiye’nin o dönemdeki koşullarına göre şekillenmiştir. Keza o koşulların ürünü olan CHP de o koşullara uygun oluşmuştur.
Cumhuriyet kadroları neredeyse ekonomisi hiç bulunmayan bir ülke devralmışlardı. 1929 dünya ekonomik krizi patlayınca Türkiye kendi başına dış yardımsız kaldı ve hızla bir ekonomi yaratma işine soyunmak zorunda kaldı.
Elinizde yatıracak kaynak olmadığı zaman ekonomi yaratma imkanı olmadığından cumhuriyet kadroları o zaman ülkede tek kaynak (artık-değer) yaratan köylü sınıfına yöneldiler. Tarım sektöründen ekonomik mekanizmalarla aktarılan kaynaklarla ağır sanayi ve tüketim malları sanayii kurulmasına, yani bir ekonomi oluşturmaya girişildi.
1930-39 arasında bu konuda çok da başarılı olundu.
*
Ancak bu ekonomik başarının çok da ağır bir siyasi bedeli de vardı.
Cumhuriyet kadroları kaynak bulmak için köylülüğün üstüne gidince CHP’nin köylülüğe ve hatta dini değerlere karşı olduğu önyargısı da yayıldı toplumda. Demokrat Parti daha sonra bu toplumsal önyargıyı çok iyi kullanarak, köylülüğe sahip çıkarak iktidar olabilmiştir.
*
O günlerde, o koşullarda oluşan bu ideolojik kopuş hala daha sürmektedir. Hangi seçimi ele alırsanız alın CHP’nin genelde Anadolu şehirlerinde seçimi kaybetmelerinin temelinde bu tarihi neden yatmaktadır.
Yukarda bahsettiğim iki farklı fikir yapısı da bu tarihi tabii ki biliyorlar. Sadece birinci kategoride olanlar bu tarihe hiçbir özeleştiri yapmayarak sahip çıkıyorlar. Onlara göre köylülüğe karşı yapılmış bu sosyal hata ile yüzleşerek toplumun yeni kesimlerini daha kapsayıcı işler yaparak CHP’yi daha farklı düşüncelere açmaya çalışmaya gerek yok. Ben Muharrem İnce’nin ideolojisiyle, sahip çıktığı değerleriyle, bu ulusalcı damara oynamaya çalışacağını düşünüyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu aslında ikinci fikri yapıya daha yakın durduğunu geçmişte gösterdi. O hala daha partiyi yeni kesimlere açmak için uğraşıyor
*
CHP’nin dindar insanlarla arasında çelişkiler olduğu kanısı da yukarda özetle anlatmaya çalıştığım tarihten kaynaklanmaktadır ve bunun kaynağı da o bahsettiğim cumhuriyetin ilk yıllarındaki zorunlu koşullardan kaynaklanan, ekonomik temelli, bir durumdur. Kemal Kılıçdaroğlu bu gerçeği bence görüyor ve partiyi dönüşüme zorlamak için temkinli adımlar atmaya çalışıyor. Muharrem İnce de bu gerçeği mutlaka görüyordur ama destek almak için dayanmaya çalıştığı ulusalcı damar bu işe fazla girmeye arzulu değil gibi.
*
Eğer CHP hakikaten kendisine yüzde 51 gibi bir oy hedefleyecekse bunun Muharrem İnce’nin gitmesi muhtemel olan yoldan yapmak imkansız. Çünkü o yüzde 51’e çıkabilme ancak Kılıçdaroğlu’nun gördüğünü sandığım gibi partiyi kendi kemik kitlesinin dışına açarak yapmak mümkün olabilecek.
Yani CHP dindar insanlarla, onlara karşı tarihin koşullardan gelmiş hatalarıyla da yüzleşip uzlaşmalı ve o yüzde 51’e ulaşma yürüyüşünü oradan başlatmalı. Muharrem İnce’nin ise yüzde 30’lar dışına çıkma ihtimali pek yok gibi çünkü sonunda dayanacakları kitle, CHP’nin ‘esas değerleri’ lafıyla anlatılan o kitlenin, toplumda yüzde 30’ların üstüne bu halleriyle çıkabilmeleri pek mümkün değil gibi.
Peki Muharrem İnce’n başlatacağını söylediği hareketin sonuçları ne olur?
Bu hareket sadece CHP içindeki ulusalcı fikir yapısında olanların zayıflamasına yol açar ve Kılıçdaroğlu’nun parti için dönüşüm vizyonunu daha kolay hayata geçirmesini sağlar.
Eğer bu kesimin gelecek seçimde başarılı olmasını istiyorsanız bunun ancak kendi kemik kitlesinin de dışına çıkabilmiş bir CHP ile olabileceğini görün ve bu işte Muharrem İnce’nin pek başarılı olabilme şansının da olmadığını bilin. İnce bu başlatacağını söylediği hareket ile sosyal medyacıların pek seveceği biçimde ancak bir fenomen olabilir o kadar.