Doğu Akdeniz'deki tehditte ABD'nin rolüne dikkat çekmek için
Bugün de mecburen eski bir yazımı yayınlamak zorundayım. Bu zorunlu oldu çünkü bugün yaşadıklarımızın yıllardır bilinçli stratejiler sonucunda oluşturulduğunu ve yaşananların temelinde uzun senedir hazırlığı yapılan bir hesaplaşmanın yattığını iyi anlamamız gerekiyor. Eski yazılarda o dönemde yakın izlemekte olduğum öncelikle Washington ve diğer güç merkezlerinde Akdeniz için ne türlü hazırlıklar yapılmakta olduğunun izini sürmüştüm. Şimdi gelin o günlerde Washington'da yaşanan çok enteresan bir olayı birlikte hatırlayalım. Hatırlayalım ki bugün yaşanan hiçbir şey bize sürpriz gelmesin.
Kurmuş olduğumuz müttefiklikler ve global dünyanın güç hiyerarşisi nedeniyle ben yıllardır eğer Washington doğru ve istikrarlı takip edilirse Türkiye ve bölgesinde olan ve olacak hiçbir şeyin sürpriz olmayacağını düşünürüm.
Bugün yayınlayacağım eski yazım 15.04.2019 tarihli ve başlığı da ‘İSTANBUL BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLÜR AMA DOĞU AKDENİZ'İ KAYBETMEYE DOĞRU GİTTİĞİMİZE EMİN OLABİLİRSİNİZ’. Yazı şöyleydi:
"Bizler ülke olarak yerelleşmişken, içimize çekilmişken bu arada ne yazık ki dışarda fazla konsantre olamadığımız önemli, tehlikeli gelişmeler de olmayı sürdürüyor.
S-400 , F-35 bunalımları ve ciddi yaptırım tehditlerini biliyorsunuz bunları tekrara gerek yok şimdi.
YENİ BİR GİRİŞİM
Ancak bence 2019 Nisan ayında Amerikalı iki senatör Bob Menendez ve Marco Rubio’nun Senato'ya görüşülmesi için sunduğu yasa tasarısı Türkiye açısından en vahim olan gelişmeydi.
Emin olun yasa tasarısının tamamını elime geçirip okuduğumda başımdan kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.
Yıllardır bu ülkeyi takip ederim hiçbir dönemde bu kadar Türkiye aleyhine sonuçlar doğurabilecek bir adım daha önce atılmamıştı.
Herkes acaba İstanbul ne olacak diye düşünüyor ama ‘bu arada’ bizler hepimiz Doğu Akdeniz'i kaybetmeye doğru gidiyor gibiyiz. İşte bu tasarıyla bu yapılmaya çalışılıyor.
TASARININ ASIL AMACI
Tasarının resmi amacı ilk sayfasında şöyle açıklanıyor: ‘Bu tasarı Doğu Akdeniz’de güvenlik ve enerji işbirliklerinin geliştirilmesi ve diğer amaçları taşımaktadır.'
Metni benim gibi dikkatle okursanız ‘diğer amacın’ da Türkiye'yi doğu Akdeniz'den silmek olduğunu görebiliyorsunuz.
Bir süredir yapılan temaslarla zaten bu adımın altyapısı hazırlanmaktaydı. Amerika bölgede İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs (Rum kesimi) ile bir stratejik ortaklık oluşturuyor. Bu ülkeler gerekirse Mısır’ın da desteğini de alarak Akdeniz'deki dev doğal gaz enerji alanlarına ve ülkelerin ulusal güvenliğine dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı ortak hareket etmeyi taahhüt ediyorlar. Ortak hareket kavramı içinde askeri işbirliği de konuluyor.
Bu bağlamda hem Yunanistan hem de Kıbrıs Rum Kesimi ABD’ye silah, askeri gemi ve asker konuşlandırması için yeni imkanlar açıyor ve hatta ABD Kıbrıs Rum Kesimi'ne yeni silahlar satmayı da taahhüt ediyor.
Dışarıdan gelebilecek tehditlerin tanımlandığı bölümde ise ilk önce terör örgütleri belirtiliyor ve sonra da eğer Rusya’dan S-400’leri aldığı takdirde Türkiye’ye de böyle bakılacağının işareti verilmiş. Bu bölümde Türkiye’ye bu durumda yeni yaptırımlar uygulanacağı da tekrarlanmış.
Türkiye’ye karşı niyetleri kötü bu tasarının hemen her cümlesinden buram buram kötü kokular yükseliyor.
İYİ 'AĞIRLANACAĞINA' EMİNİM iyi
Bu arada tasarının imzacısı Bob Menendez hakkında geçmişte yaşı küçük kızlarla ilişki kurduğu gerekçesiyle davalar açılmış ve birçok hukuki mücadele sonucunda aklanmıştı. Şimdi de duydum ki bu Bob Menendez bugünlerde Kıbrıs Rum Kesimi'ne gidiyormuş. Ne yapacak diye baktığımda orada alınmış tek resmi randevusunun bile olmadığını gördüm. Onun kıyı beldesinde biraz tatil yapacak olması onun geçmişini bilen buradaki kaynaklar arasında imalı konuşmalara da yol açıyor. Ben de Rumlar tarafından bu tasarıdan sonra mükemmel ağırlanacağına eminim."
*
Eski yazı bu kadar şimdi bunu okurken son olarak BAE ile İsrail arasında oluşan Trump destekli son uzlaşmayı da hatırlayın lütfen. Bu yeni uzlaşmanın bölgede oluşturulmaya çalışılan Türkiye karşıtı fiili duruma katkısının da ne olacağını düşünmeye başlamalıyız.