New York Times savaşını sürdürüyor
Washington’da çalışırken bir gün yazar Thomas Friedman ile randevumuz vardı. New York Times’ın Washington bürosundaki Friedman’ın odasında buluşacaktık.
Gazetenin Amerika’nın başkentindeki bürosunun geçmişi gazetecilik mesleğinin tarihi açısından anlamlıdır. Şehirde uzun yıllarca aslında yerel bir gazete olan Washington Post’un hakimiyetinin olması, kendisi de New York şehrinin yerel medyası olan New York Times gazetesi patronlarını çok rahatsız ediyordu. Hele gazete Watergate skandalının ortaya çıkarılması işini Washington Post’un tecrübeli muhabirleri Bob Woodward ile Carl Bernstein’ a kaybedince ve Washington Post özelikle o işin haberleriyle ulusal gazete olma yolundaki yürüyüşünü güçlendirince Times gazetesinin tehdit algısı daha da büyümüştü.
Bu nedenle gazetenin patronları Washington bürosunu özelikle güçlendirme kararı aldılar. Nitekim yeni muhabir ve yazar transferiyle de bu işe giriştiler ve sonrasında Post ile Times müthiş bir Washington haberleri rekabetine girdiler. Bu rekabetten kazançlı çıkanlar sonuçta okuyucu kitlesi yani halk oldu.
*
New York Times’ın New York’taki merkezine gitmiştim ama bu defa ilk kez bu efsanevi Washington bürosuna gideceğim için oldukça da heyecanlıydım. Daha önce buna benzer bir heyecanı dijital yayıncılık için çalışmaya gittiğim Washington Post gazetesinin yazı işlerinde duymuştum. Orada da bence Watergate döneminin hayaletleri dolaşmaktaydı ve beni ürpertmişlerdi.
*
New York Times Washington bürosunun içine girdiğimde ilk dikkatimi çeken ortama hakim olan sakinlikti. Bir gündelik gazeteye yakışmayan derecede sakindi ortalık.
Friedman’ın odasının bulunduğu kata çıkarken bu sakinliğin nedenini de anladım.
Yazı işlerine ve haber merkezine giden bölümü hayli yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığı bir kapıdan geçilen bir ayrı bölüme tecrit etmişlerdi.
Kapıda otomatik güvenlik kontrolleri ve fiziki güvenlik personeli bulunuyordu. Eskiden rahatlıkla girildiğini bildiğim bu bölgeye dışardan bir kişin girebilmesi mümkün değildi.
*
Gördüm ki gazeteye bir karargah mantığı hakim olmuş. Times’ın Trump’a açmış olduğu savaş nedeniyle biraz fazla temkinli olmuşlar ve karşı saldırıya karşı kendilerini de koruma altına almışlar. Gazete her an Beyaz Saray’dan gelebilecek bir saldırıyı bekler gibiydi. Savaş ve karargah mantığı bütün binayı bence sarmıştı.
Nixon döneminde bile Washington Post’da böyle bir ruh hali olmamıştı.
*
Anlayacağınız New York Times’a başkanlık konusunda sağlıksız bir ruh hali yerleşmiş durumdaydı.
Gazete yönetimi de farkında bunun. Bu ruh halinin yapılan haberleri nasıl etkilediğini ve bunun kamuoyu tarafından nasıl algılandığını merak ediyorlar.
Örneğin gazete yönetimi New York Times’ın biraz abartılı biçimde ağırlıklı olarak büyük şehirlerdeki liberal okuyucunun ruh halini yansıttığını bunun da gazetenin halktan kopmasına ve gücünün azalmasına yol açtığını biliyor.
*
Gazetenin Trump’a açmış olduğu savaşın son ürünü olan başkanın vergi iadesi ile ilgili haberleri de bu ruh halini de bilip değerlendirmek gerekiyor.
Gazete bu haberi de iyi gazetecilik ürünü olarak görecektir ama haklı olsalar da bu savaş mantığı içinde yapılmış olduğundan istediği sonucu alamayacak bence hatta tam tersi sonuç bile çıkabilir, yani, "Liberaller yine bize savaş açtı" diyen Trump yanlıları başkanlarının yanında daha güçlü durabilirler. Ve onu tekrardan seçmek için ellerinden geleni yapabilirler.