Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Eğer uygarlık Freud’un dediği gibi bilinçdışına rağmen olabilen bir şeyse, o zaman bilinçdışının kuvvetli biçimde devreye girdiği seksüel heyecanların yazıda nasıl ele alınacağı konusu yazarlar tarafından iyi düşünülmeli.

        Eğer edebiyatta sadece sıradan, genelde normal kabul edilen seksiyle insan yazılacaksa, yani yazıda sadece vasatı tutturacaksak, burada bir problem olmayabilir. Ama biliyoruz ki her defasında insan böyle normalin peşinde değil, bazen de kendisine normal gelen ama genelde normal olarak görülmeyen türde seksin peşinde de olabiliyor.

        Fanteziler, çeşitli fetişler insanın bazen normali olabiliyor seks söz konusu olunca.

        *

        Romanda insanı tüm olarak, her yönüyle, hatasıyla sevabıyla ele alınacaksa, ki bu kaçınılmazdır, o zaman seksini de normalin dışında düşünerek ele almak zorundayız. Çünkü sekste normal ve genelde kabul edilen biçimler insanların belki ilk çıkış noktası olabilir ama insan sonra kendinden mutlaka değişik bir yaklaşım, bir nüans ortaya koyacaktır.

        Bunu yazabilmenin en kestirme yolu bilinçdışına girmektir. Çünkü seks beynin karanlık noktasıdır. Yani seksi anlatırken tanım gereği uygarlığın askıya alındığı durumları tanımlıyor olacağız Freud’un tespitini kabul edersek.

        *

        Bunu başarmak ve seksi kaliteli biçimde romanda anlatmak gerçekten de roman yazmanın en zor yönü olabilir. Çünkü normal olanla, uygar olanla sınırlı kalınmadığı durumları da sanki insana dair normalmiş gibi anlatmak zorundayız eğer cinsel arzuyu hak ettiği gibi güçlü olarak ele almak istiyorsak romanda.

        *

        Bu konu üzerinde çalışmak isteyenler bence Philip Roth’un ‘Sabbath’ın Tiyatrosu’ kitabını okumalılar. Bu romanda Sabbath karakterinin cinsel tutkularını nasıl yaşadığını ve kendisi gibi tutkulu olan kadınla kendilerine özgü normallerini bulmalarının anlatılma biçiminden yazı tekniği açısından öğrenilecek çok şey olduğunu gördüm.

        Sonra gördüm ki Philip Roth da Henry Miller’in ‘Yengeç Dönencesi’ kitabında seks konusunun ele alınışından çok etkilenmiş. Ben de bu nedenle daha önce lise döneminde okumuş olduğum bu kitabı tekrardan farklı bir bakış açısıyla okumaya başladım. Bu arada çok eskiden babam ve arkadaşlarının neden hiç durmadan bu kitaptan bahsettiklerini de şimdi daha iyi anlamaya başladım.

        (Not: Yılbaşı şımarıklığım sürüyor. Dosyamda yazılmayı bekleyen sıkıcı dış politika meseleleriyle evlere kapandığımız bu günlerde canınızı sıkmak istemedim ve gördüğünüz bu konuyu yazdım.)

        Diğer Yazılar