Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bilim-kurgu okumaya ve üzerinde çalışmaya hayli zaman ayırmış bir kişi olarak ikinci el kitap, dergi satan dükkanlarda ‘Astounding’ dergisinin bir eski sayısını bulduğumda hala daha çok heyecanlanırım.

        Bilim-kurgunun sert ekolü olarak bilinen, soğuk bilimsel verilere dayanan ekolünün neredeyse tanımını yapmış olan John W. Campell’ın yayın yönetmenliği yaptığı bu dergide bilimsel yaklaşımla yazılmış çok güzel bilim-kurgu hikayeleri yayınlanırdı. Bu dünyanın yazı ödülleri olan Hugo ve Nebula ödüllerini alan birçok hikaye ilk kez bu dergide yayınlanmıştı.

        Bilim temelli sert bilim-kurgu ekolü kavramını biraz daha açmalıyım. Bilim-kurgu yazınında temelde iki ana ekol vardır. Bunlardan bir tanesi sert bilim-kurgu denilen yazarın anlattığı hikayesinde bilimsel bilgiden hiç ayrılmadığı ve gelecek hakkında bir laf söyleyecekse bilimsel gelişmelerin varabileceği sonuçlardan yine ayrılmadığı ekoldür. Bu hikayelerde de tuhaf olaylar tabii ki olur ama yazar hiçbir zaman bilimin tanımladığı sınırların dışına çıkarak kurmaz hikayesini. Yazar gelecekle ilgili hayal kurmak isterse de bilimsel gelişmelerin varabileceği uç noktayı yine bilimsel olarak düşünür.

        REKLAM

        Bu ekolde bilimsel gelişmelerin ilerde kurabileceği dünyalar ve o dünyalarda yaşanabilecekler ana anlatım türüdür.

        SOĞUK DENKLEMLER

        Bu bilim-kurgu ekolünü en iyi anlamamıza yardımcı olabilecek film olan ’Stowaway’ şu anda Netflix platformunda yayında. Bu filmin dayandığı kısa hikaye olan ‘The Cold Equations’ (Soğuk Denklemler, yazarı Tom Godwin) Astounding dergisinin 1954 Ağustos ayındaki sayısında yayınlanmıştı. Hikayede Mars kolonisine hayati önemde bitkisel fidanlar götürmekte olan ve 2 yıl sürmesi beklenen yolculukta astronot-bilim insanlarının hikayesi anlatılıyor.

        Başta her şey yolunda gitmektedir. Fakat uzay aracı fırlatılmadan önce içerde çalışmaktayken bayılıp kalmış bir başka kişi de ortaya çıkar.

        OKSİJEN ARAYIŞI

        Uzay aracındaki bu beklenmedik misafir yüzünden işler ters gitmeye başlar. Bu ekol bilim temellidir dedim ya, uzay aracında 2 yıl yolculukta sadece 3 kişiye yetecek kadar oksijen vardır. Dördüncü bir kişinin ortaya çıkması yüzünden o ortadan kalkmadığı takdirde hepsi ölecek ve fidanlar ulaştırılamayacağından Mars’taki kolonideki insanların da geleceği tehlikeye atılacaktır. İlave oksijen bulunmadığı takdirde başka bir çıkış yolu yoktur. Sonradan ortaya çıkan dördüncü kişi kendisinin ölmesini de kabul etmesine rağmen idealist astronot kadın bunu kabul edemez ve ilave oksijenin bulunabileceği sadece uzay yürüyüşü ile varılabilecek ek araca gider ve sonunda tüpe erişir ve hepsi de kurtulur. Filmi izlerken de göreceksiniz hikaye boyunca bilimin soğuk denkleminden hiçbir zaman çıkılmaz ve sadece o soğuk denklemin gerektirdiği çözüm bulununca bir kurtuluş yolu açılır. Bu tür hikayelerde olağanüstü gelişmelere, akıl dışı gelişmelere, bilimin kabul etmeyeceği olağanüstü bir sürprize yer yoktur.

        REKLAM

        TEHLİKELİ BİR GELİŞME

        Bilim-kurgu yazını aslında 1967 yılına kadar bu ekolün kontrolü altındaydı. Ancak o yıl devrimci bir şey oldu. Kendisi de büyük bir yazar olan Harlan Ellison’un editörlüğünü yaptığı Dangerous Visions (Tehlikeli Vizyonlar) hikaye derlemesi çıktı. Ve bilim-kurgu dünyası alt üst oldu. O güne kadar bilimin soğuk denklemleri içinde hikayelerini yazan bilim kurgu dünyasının ortasına neredeyse bir nükleer bomba bırakılmış gibi olmuştu bu kitap ile. Çünkü bu yeni ekolün hikayelerinde bilim nerdeyse hiç yoktu. Sadece gündelik rutin hayatların birden bire olağanüstü olaylar ile çarpıtılmaları sonucunda olan tuhaf hikayeler anlatılıyordu. Bir gün rutin işine gitmekte olan bir insanın işte herkesin aslında yaşayan ölüler olduğunu keşfetmesi veya birden bire 50 yaş birden yaşlanıp geleceğe giden kadın gibilerinin hikayeleri anlatılıyordu bu ekolde ve hikayeler çok da yaratıcıydı. Bilimin soğuk denklemi içinde yazılmış hikayelerden çok daha çarpıcı olan yazılar ortaya çıkmıştı.

        Bilim kurgunun bu ekolünü daha iyi anlamak için Alacakaranlık Kuşağı (The Twilight Zone) dizisini seyredebilirsiniz.

        Ben sert bilim-kurgu örneği Stowaway filmini izlerken bilim-kurgu içindeki bu hala daha ateşli süren ekol tartışmasını hatırladım. Benim gönlüm tehlikeli vizyonlar ekolü yanında. Orada çok parlak fikirlerin yaratıcı düşüncelerin ve ilginç yazı denemelerinin yapıldığını biliyorum ama sert bilim-kurguyu da hiç ihmal etmeden izlemeye daima çalışırım.

        Diğer Yazılar