Bedri Baykam'ın 'Sıradışı' kitabı ve Schopenhauer'e bir selam
Bedri Baykam’dan adresimi yollamamı isteyen mesajı aldığımda ilk önce çağdaş sanat ile ilgili olumsuz görüşlerim nedeniyle sonunda beni dövmeye karar verdiğini düşündüm. Sonra onun kibar bir insan olması nedeniyle beni bizzat dövmek yerine evime gelip beni düelloya filan davet edeceğini düşünmeye başladım. (Onu kızdırmış olabilecek yazılarım için bknz. ‘Çağdaş Sanatla Sorunlu Olmak’ 29.12.2021, ‘Sevmediğim Her Şeyi Başlatan Sanatçı, 31.12.2021 ve ‘Çağdaş’ta Bunaldım Yine Geçmişe Kaçtım’ 03.01.2022). Bu korkularım şimdilik yersiz çıktı, Bedri Baykam yazdığı kitabı nazik biçimde göndermek istiyormuş sadece.
Genel ve çok özel ilişkilerin 'SAKINCALI El Kitabı’ adlı çalışmayı da sadece genel havasını almak için karıştırdığımda bile seksin hayattaki vazgeçilemeyecek önemini Plato’dan bu yana kabul eden ilk ve en büyük filozof Arthur Schopenhauer (1788-1860) aklıma geldi. Wagner bile erotik başyapıtı 'Tristan ve İsolde’yi, Schopenhauer’in yazılarını keşfettikten sonra bestelemiştir.
Kim bilir belki de yaşamı hiç dinmeyen kederin yaşandığı bir yer olarak görmesi de filozofun seksin hayattaki önemini bilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Bedri Baykam kitabında hayatın hiç dinmeyen kederin yaşandığı bir yer olarak görmese de seks yüzünden yaşamın hayli sorunlu olabildiğini görüyor ve bu sorunlarla olabildiğince entelektüel dürüstlükle ve cesurca hesaplaşma içine giriyor.
Bu ilginç konusu ve yazarın kalem ve zeka kıvraklığı nedeniyle ortaya çıkan çalışma, 700 sayfaya rağmen son derece eğlendirici ve aynı zamanda düşündüren bir kitap olmuş. Schopenhauer da tek eşliğe inanmıyordu, gerçi 'Çok eşliliği' açıkça adını vererek savunmasa da, hayat boyu tek eşle yaşamanın zorluğu ve belki de imkansızlığının farkındaydı. Gerçi insan ve kadın düşmanı olduğundan kendisinin hayatında pek ilişki sorunu da olmamıştı.
Tek eşliliğin imkansızlığının Bedri Baykam da farkında. Bu farkındalığın gereği neyse onu çalışmasında yapmaya ve hayatta oluşabilecek sonuçlarıyla teorik hesaplaşmasına girişmiş çalışmasında.
Tek eşli sürdürülmeye çalışılan hayatlarda oluşabilecek sorunlar, metres kavramı, fahişelik kurumu ve kendinden genç yaştaki kadınlarla ilişki gibi hayatın içinden gelen meseleler bu kitabın teorik mücadele alanlarının konusu olmuş.
Hani br film hakkında eleştirisini yaparken bazen eleştirmen sizdeki bütün seyretme keyfini elinizden alan içerik hakkında bilgiler verir ya ben de seyretme keyfiniz gibi okuma keyfinizi de elinden alabilecek kitabın içeriğinden aktarmalar yapmayacağım. Ama Baykam’ın ele aldığı konular toplum tarafından gerçekten ‘sakıncalı’ olarak tanımlanmış ve kategorize edilmiştir. Bu toplumsal baskı yazarı korkutmamış ve ortaya son derece cesur ve yazarın vardığı sonuçlara her zaman katılmasanız da kesinlikle düşünmeye zorlanacağınız bir eser çıkmış ortaya.
Kırmızı Kedi yayınlarından basılan bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum. Başka hiçbir işinize yaramasa da en azından kendiniz, karşı cins ve ilişkiler hakkında düşünmenizi sağlayacak bir çalışma bu.