Ev gencinin yalnızlığı, hiçlik duygusu ve depresyon
Bu arada moda oldu ya, hangi sorunumuz varsa, birileri çıkıp başka ülkelerde de durumun böyle olduğunu ve hatta oralarda durumun daha kötü olduğunu anlatıp bizi güya rahatlatmaya çalışıyorlar ya.
Başlığa çıkardığım gençliğe özgü problemlerin de aslında global bir mesele olduğunu baştan söyleyebilirim.
Ama bu sizi sakın ha rahatlatmasın, gençlerin 21’inci yüzyılın bu dünyasında kendilerini gittikçe yalnız, çaresiz ve çıkış yolları kapanmış olarak hissetmesi durumu evet dünyada maalesef var.
Ancak Türkiye’de gençliğin üzerinde hissetmekte olduğu baskılar daha da ağır. Ülkemizde gençler diğer ülkelerin gençlerinden daha da fazla hiçleşmiş gibi hissediyorlar.
‘Ev genci’ diye bir kavram oluşmak zorunda kalındı bu yeni durumu anlatabilmek için.
Global düzeyde bu kavramı anlatmak için NEET (Not in Education, Employment or Training) kullanılıyor yani eğitimde olmayan, işi de olmayan ve bir iş için eğitimden de geçmekte olmayan gençlerin durumunu ifade ediyor bu 'Neet'. Açıkçası evde oturmak zorunda olan, yani ev genci anlatılıyor bununla.
Yapılan bütün çalışmalarda bu ev genci oranında Türkiye OECD ülkeleri arasında daima birinci çıkıyor. Gençleri üzmek konusunda bir numarayız anlayacağınız.
Üstelik o ülkelerde gençler, o anda ev genci konumunda olsalar da, yakında bunun düzelebileceğini ve bir ihtimal iş bularak evden çıkacakları umudunu taşıyorlar, bizde ise bu umut gittikçe hızla yok oluyor maalesef.
Bunun sonucunda ev gençlerinde ‘işsizlik kaygısı, öfke, hiçlik duygusu, hayal kırıklığı ve gelecekten umutsuzluk' çok yaygın görülen ruh hali oldu birçok araştırmaya göre.
Türkiye üstelik çok da genç ülke. Yani gençlerin nüfus içinde sayısı hayli fazla. (Yüzde 16'ya yaklaşıyor bu oran).
Bilimsel çalışmalar, ev gençleri gelecekte durumlarının değişme ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünmeye başladıklarında kendilerini inanılmaz derecede yalnız hissetmeye başladığını, hiçlik duygusunun da ruhlarını bastığını ve bunun kaçınılmaz sonucu gençlere özgü depresyonun ağır koşullarının oluşması olduğunu gösteriyor.
Üstelik bu durundaki gencin kendisine bir çıkış yolunu oluşturacağını sandığı cep telefonu ile ulaştığı sosyal medya da depresyonunun daha da arttırmasına neden olabiliyor.
Sosyal ve ekonomik şartların bizden çok daha hafif olduğu ülkelerde 2009 ile 2021 yılları arasında ağır depresyonun eşiğinde olacak kadar yoğun üzüntü çeken genç nüfusun oranı yüzde 26’dan yüzde 44’e ulaşmış durumda. Bizdeki ağır koşullarda bu durumdaki gençlerin genç nüfus içindeki oranına bilimsel bakılsa kim bilir oran ne düzeyde çıkacaktır?
Ben de dahil herkes yaşadıklarımızı anlamak için kendimizi referans alıyoruz. Bunu yapmaktan bir an önce çıkıp kendimizi değil sadece gençlerimizin durumunu düşünmeye başlamalıyız.
66 yaşımda ben kendimi bu kadar üzgün ve depresyon eşiğinde hissederken bir de gençlerin durumunu düşününce onlarda büyük ihtimalle felaket koşullarının hüküm sürmesi gerekiyor bence.
Gençler üstlerine basan hiçlik, yalnızlık duygusundan kurtulabilmek için sosyal medyadan da medet ummaya başladıklarında özellikle Snapchat ve Instagram gibi ‘görüntü ağırlıklı platformları’ yoğun kullanmaya başladıklarında ağır depresyona giden yolun daha da açılabildiği söyleniyor.
Bu platformları tercih eden gençlere üstelik bir de olumsuz, negatif yorumlar da gelirse, zaten var olan hiçlik duyguları daha da artabiliyor ve ne yazık ki bunalımları çok daha yoğunlaşıyor.
Sosyal ve ekonomik koşulları bizden çok daha iyi olan Batı ülkelerinde yapılan araştırmalara göre genç kadınların ağır bunalıma girme oranı her dört kızdan birine ulaşmış durumda. Kızlar arasındaki bu oran erkeklerin iki misline çıkmış oralarda.
Yine ayrı çalışmalara göre gençlerin yüzde 85’i YouTube, yüzde 72’si Instagram, yüzde 69’u Snapchat, yüzde 51’i Facebook, yüzde 32’si Twitter’ı tercih ediyor.
Görüleceği üzere görüntü ağırlıklı medyayı tercih daha fazla ve bu da zaten var olan olumsuz duyguların ve olumsuzluk algısının artmasına yol açıyor.
Tarihi ne zaman olursa olsun önümüzde bir seçim var gibi gözüküyor şimdilik. Bugünkü yönetim gençler hakkında iyileştirici ne yapmayı düşündüğü yolunda bir işaret nedense fazla vermiyor. Yönetime talip olanlar ise gençlerimizi bir an önce bu durumlarından çıkarmak için somut neler yapacaklarını bir an önce anlatsalar iyi olacak. Hiç olmazsa gelecek için bir umudun doğmasına bile yol açsalar hepsi de çok kıymetli olan gençlerimizden en azından bir bölümünü kurtarabilirler gibi geliyor bana. Gençleri hiç düşünmeseler bile 7 milyon yeni genç seçmenin olacağı gerçeği onları harekete geçirmeli.
Ben kendim için gelecek planları yapmayı doğal olarak bıraktım. Ama ne kadar zamanım kalmış olursa olsun o gelecekte hak ettikleri gibi neşeli olabilen, eğlenen, hayatlarından keyif alabilen mutlu gençlerin olamadığı bir toplumda yaşamak istemediğimi kesinlikle biliyorum. Benim gençlerin mutlu olmadığı bir ortamda mutlu olabilmem katiyen mümkün değil. hakkımda bunca yıldan sonra hiçbir şey öğrenmediysem bile en azından bunu öğrendiğimi biliyorum.