Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Amerika’nın bir hukuk devleti olmasına duyulan güven medya, televizyon ve Hollywood tarafından sağlamlaştırılmıştır. Dizide sorguya alınmış kadının polisle olduğu odaya aniden avukat girer ve polisleri dışarıya kovar, polisler de itirazsız çıkar. Sonra herkesin gözü önünde adam öldürmüş katil bile ilk tutuklanışında yasal hakları kendisine okunmadığından tahliye edilir.

        Böyle olayların listesi çoktur ve bunların hepsi de doğrudur. Amerika gerçekten yasaların hakim olduğu ve hak arama konusunda dünyada belki de en güçlü konumdaki ülkedir.

        Ancak bir hukuk ülkesi olmasına güvenip de o ülkeye gitmeyi düşünenlere bu ülkenin başka, karanlık, bir yönünün de olduğunu hatırlatmalıyım.

        Amerika’nın bu karanlık yönü ne medyada fazla tartışılır ne de toplumda faza konuşulur çünkü bu konu Amerika’nın insanların yasal haklarını koruyan gerçek bir hukuk devleti olması fikrine aykırı olan bir gerçektir.

        Üstelik Amerika’nın bu karanlık yüzü belki de hakikaten hukuk üstünlüğüne dayanan bir ülke olmasıyla ve suç işlemiş olabileceklere güçlü yasal haklarını tanımış olmasıyla da bağlantılı olabilir. Devletin yasal haklarını kullanan suçluya karşı gücünü koruyabilmesi için bunu düşünmüş olabilirler.

        Sistem belki de suçlanan kişilerin yasal haklarının fazla devreye sokulmadığı bir sistemi işte suçlananlara tanınmış olan bu güçlü yasal güvenceler nedeniyle düşünüp kurmuş olmalı.

        Bu karanlık sistem Amerikan vatandaşlarının bile yasal haklarını yok farz edebilmektedir. Kendi vatandaşına bile bunu yapabilen bir sistemin başka ülkelerden parasına ve Amerika'da hukukun üstünlüğüne güvenerek gelmiş olabilecek başka ülkenin vatandaşı bir insana neler yapabileceğini bir düşünün.

        Amerikan sistemi hakkında yanlış anlamaların bu aşamada fazla olmaması için önce bu üzerinde fazla tartışılmayan bu karanlık yüzü bir anlatıp sonra farklı yönleri düşüneceğim.

        ABD'nin gizli mahkemesi

        ABD'nin gizli mahkemesi
        0:00 / 0:00

        Amerika’da hukukun üstünlüğünü sağlayan sistemin dışında çalışan gizli bir mahkeme de var.

        Bunun bilinen adı FISA mahkemesi. FISA’nın açılmışı UNITED STATES FOREIGN INTELLIGENCE SURVEILENCE COURT, yani Amerikan devlet çıkarlarına karşı eylemlerde bulunduğu düşünülen insanların yasal takibi ve haklarında işlem yapılabilmesi için normal hukuk sistemi dışında kurulmuş bir sistem bu.

        Bu mahkemede görev yapacak ve devlet sırlarını da bilen hakimlerini bizzat Anayasa mahkemesi başkanı 7 yıllığına atıyor. Bu hakimler genellikle FBI veya Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından kendilerine yapılan başvuruları tamamen kapalı ve gizli oturumlarda görüşüp suçlanan kişiler hakkında dinleme, mallarına el koyma veya yakalama gibi kararları normal hukuk sistemi dışında yasal kılıfına uydurarak veriyorlar.

        Bu mahkemede görev yaptığı için atanan hakimlerin adı bile toplumda bilinmiyor. Suçlanan kişilerin avukatlarının bu mahkemede bir işlem yapabilmesine imkan yok. Çünkü avukatlar bu mahkemeye özel izin verilmediğinde giremiyorlar bile.

        Bu durumda örneğin hakkınızda bir suçlama olursa sizin bir gün, önceden hiç haberiniz olmadan, bütün hesaplarınıza el konulabiliyor ve takip altına alınabiliyorsunuz. Çok güçlü avukatlarınız olsa bile FISA Mahkemesi karşısında bunu durduracak gücünüz olmuyor.

        Bu mahkemenin fiziksel olarak nerede bulunduğu bile uzun süre bilinmedi. Daha sonra 1978 yılından 2009 yılına kadar Adalet Bakanlığı binasının Robert F. Kennedy bölümünün altıncı katında bulunduğu daha sonra ise Washington DC’deki Barrett Prettyman Adalet Binası'na taşındığı bilinmeye başlandı.

        Sanıkların gizli takipleri ve gözetim altında tutulmaları konusunda onların yasal haklarını gözetmeden kararlar vermesiyle bilinen bu mahkemede görevli olan hakim James Robertson bile 20 Aralık 2005’te dayanamayarak protesto için istifa etmişti.

        Dediğim gibi bu mahkemeye avukatlar erişemiyorlar ve kararlarına itiraz da edemiyorlar. Mahkeme kayıtları da gizli ve eğer kayıtların açıklanması da gerekiyorsa bunları sansürleyerek açıklıyorlar.

        Yani mahkeme kararlarını 'ex parte' veriyor yani davada suçlayanlar ve hakim dışında kimse bulunmuyor.

        Bu mahkemenin işleyişi üzerinde Amerikan Kongresi'nin de denetim gücü bulunmuyor.

        Bu mahkeme telefon kayıtlarına ulaşması yolunda daha sonra siyasi sorun yaşayacağına inanıyorsa İngiliz istihbaratının GCHQ dinleme servisinden yardım alıyor. Türkiye’de de bazı konuların İngiliz tahkim mahkemelerinin alanında olduğu söylendiğinden bu konuyu da eklemek istedim.

        Evet ABD’de hukuk üstünlüğü vardır ve sistemin bilinen yüzü insanlara yasal koruma verir ama gördüğünüz gibi sistemin bir de bilinmeyen yüzü de var. Sistemin sadece bilinen yüzüne güvenip oralara gitmeyi düşünebilecek olanların bu bilinmeyen yüzü de bence iyi bilmeleri gerekiyor.

        Mahkemede bir anı

        Mahkemede bir anı
        0:00 / 0:00

        Hakan Atilla davası sürerken bir gün mahkeme salonunda ilginç bir konuşmaya tanık oldum. Bu, bugün anlatmaya çalıştığım konuyla ilgili olabileceğinden bunu da anlatmak istedim.

        O gün davada ABD’ye kaçıp iltica etmiş polisin şahitliği vardı. Salonda tam arkamda 'Amerika’nın Sesi' ekibi oturuyordu. Dava başlamadan önce ekibin şefi konumunda olan kişi diğerlerine "Şahidin ağzından ne zaman Erdoğan adı çıkarsa tüm ekip dışarda hemen buluşalım" talimatı geldi.

        Bu tabii ki gazetecilik heyecanını gösteren bir tavır da olabilirdi ama aynı zamanda Amerika’nın konuya özel ilgi düzeyini de gösteriyor olabilirdi de.

        Diğer Yazılar