Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bebek sahilinden sonra bir metro vagonunda da çıplak sevişme vakası ortaya çıkınca, ben de alarm sinyalleri çalmaya başladı. Hayır bu panikten kaynaklanan bir alarm değildi, bu gençken bile yapmaya utanacağım türde bir hareket olmasına rağmen insanların çıplak vücutlarıyla veya kamuya açık alanlarda sevişerek topluma bir takım sinyaller vermeye çalışmalarına ilke olarak karşı değilim, hatta bir sivil itaatsizlik türü olarak bunu desteklediğim bile söylenebilir.

        Bende yükselen alarm sinyali acaba yeni bir protesto türü ile mi karşı karşıyayız, yoksa bunun bir defa olunca diğerlerinin kopya eylemlerden mi ibaret olduğuna karar verememekten, yani anlayamamaktan, meseleyi çözümleyememekten kaynaklanan bir alarm sinyaliydi.

        1970’lerin başından itibaren gençlik yıllarımı dönemin kültürel anarşi merkezi diye tanımayabileceğim New York’ta geçirmiş olduğumdan eğer bu yaşadıklarımız bir yeni protesto biçimleriyse bunu anlamamıza yarayacak en büyük deneyimin bende olduğu muhakkak. Bu yüzden geçen hafta yaşadıklarımız her neyse onları belirli bir kültürel perspektife oturtmamıza yardımcı olması için geçmişte yaşamış olduğum deneylerden belki öğretici olurlar diye örnek vermeye çalışacağım bugün.

        Çıplak protesto

        Çıplak protesto
        0:00 / 0:00

        1974 yılında değişik toplumlarda yaygınlaştıktan sonra popüler kültürde ’Streaking’ adı verilen çıplak protesto eylemini ben ilk kez New York’ta bir caz konseri sırasında görmüştüm. Kültürün düşünen ve saygın çevreleri tarafından o gece izlenmekte olan konser sürerken birden çırılçıplak bir kadın sahnenin bir ucundan diğerine koştu. Bu hiç beklenmedik bir şey olduğu için hayli şaşırtıcıydı. Konuyu o geceye kadar hiç araştırmamış olduğumdan salonda bu çıplak protesto eylemine en fazla şaşırmış insan ben olmalıydım.

        Ama daha sonra ne olup bittiğini anladıktan sonra hem şaşkınlığım geçti hem de bu protestonun destekçilerinden de oldum. Meselenin temelinde 1968 yılının toplumun seksüel baskılarına karşı çıkan gençlik hareketi vardı. O yıllarda özellikle muhafazakar toplumun seksüel özgürlüklere ve insanların seksüel tercihlerine toleranslı olmaması gençliği bu tür isyana itmiş ve 1968 kuşağının devamı olan ‘streaking’ kültürünü de bir protesto biçimi olarak doğurmuştu. Hiç beklenmeyen ortamlarda çıplak kadın ve erkeklerin ortaya çıkıvermeleri bir salgın gibi yayıldı hem Amerika’da hem de diğer ülkelerde. Bu protestoyu yapan gençler çıplaklığın ayıp sayılmasını ve seksüel tercihleri kısıtlamak isteyen topluma karşı çıkıyorlar ve kelimenin tam anlamıyla çıplak vücutlarını onların yüzüne çarpıyorlardı. Aynı dönemde teorik kitapların da birbiri ardına gelmesiyle güçlenen feminist hareket de bu protestoya sahip çıkınca çıplak protestolar amaçlarına da kavuştular denilebilir. Bu dönemde atılan kültürel adımlar sayesinde hem feminizm hem de eşcinsel hareket güçlendi toplumlarda. Çünkü bu ikisi de sonuçta insanın kendi bedenine sahip çıkması ve o bedenle istediğini yapma özgürlüğü ile ilgiliydi. Çıplak protestonun da temelinde bu felsefe vardı.

        Sokakta sevişmek

        Sokakta sevişmek
        0:00 / 0:00

        Özellikle toplumlarda bazı kendilerini diğerlerinden ahlaki olarak üstün gören çevreler başkalarına ahlak empoze etmeye ve yasaklar getirmeye başladıklarında oluşabilecek tepkilerin ne tür şaşırtıcı sivil itaatsizliğe dönüşeceğini önceden bilebilmek pek mümkün değildir.

        Bu tepkinin kamuya açık alanlarda sevişme eylemleriyle ortaya çıkması da mümkündür. Yakın geçmişte özellikle eşcinselliğe özgürlük hareketinin içinde bu tür eylemler görülmüştür.

        İlk kapsamlı eşcinsel isyanın başladığı New York’taki Stonewall barının bulunduğu sokak, Christopher Sokağı, bu tarih açısından son derece ilginçtir.

        O dönemde eşcinsellik bugün olduğu gibi normalleşmemişti, New York’ta bile muhafazakar ahlak standartları koymak ve davranışları kontrol etmek iddiasındaydı.

        Eşcinsel ve LGBT hareketi bu ahlakı yıkıp yerine özürlüğün ahlakını koymak için harekete geçtiler.

        Hedefe varmak için en kestirme yol toplumu şoka sokarak alıştırmak olabilirdi. Sonunda eşcinseller Christopher Sokağı'nda herkesin gözü önünde cinsel ilişkiye girmeye başladılar. Öyle ki bir gece o sokakta yürümeyi istediğimde yerdeki sevişen vücutlar nedeniyle bundan vazgeçmek zorunda bile kalmıştım.

        Bu tabii ki çok hoş bir görüntü değildi ama amacı da hoş görünmek değildi. Amaç tutucu ahlakı kökünden yıkacak bir şok eylem yapmaktı sonunda başarılı da oldular ve eşcinselliğin bugünkü özgür ortamına ulaşmasında önemi bir adım oldu o sokaktaki sevişmeler.

        Yazının girişinde beynimde alarm sinyalleri çaldı demiştim ya işte bu sinyaller de acaba bizde de tutucu ahlaka karşı yeni bir eylem türü mü başlıyor sorusunun kafamda belirmesinden kaynaklanıyordu.

        Hair müzikali

        Hair müzikali
        0:00 / 0:00

        Aslında 1970’li yıllarda yaşanılan çıplak protesto hareketlerinin 1968 kuşağının isyanına nasıl bağlantılı olduğunu gösteren en çarpıcı gelişme 1970’li yılların başında ‘Hair’ müzikalinin Broadway’de sahneye konulmasıydı. Gençliğin alternatif kültür oluşturma mücadelelerinin anlatıldığı bu müzikalde rol alan bütün sanatçılar sahnede çırılçıplak yer alıyorlardı. Sadece bu çıplaklık bile 1968 isyanının 1970’lerin çıplak protestosu ile bağlantısını göstermek açısından ilginçti. Bu müzikalin varlığı bile o dönemde New York’ta insanların kendi vücutlarına sahip çıkmalarının ve o vücutla istedikleri gibi davranabilmelerinin demokrasinin ve kendini ifade özgürlüğünün kaçınılmaz koşulu olduğunun kavrandığını gösteriyor.

        Darısı bizim başımıza demekle yetinip konuyu bitireyim bari.

        Diğer Yazılar