Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Suriye’nin Türkiye ile ile kuzey sınırını oluşturan alan birçok insan açısından gizemini koruyor. Görevleri gereği bölgeye sık gidip gözlemleyenler dışında o karanlık alanda ne olup bittiğini fazla anlayan da yok.

        Suriye’den göçmenler gelince veya ordumuz Kuzey Suriye’ye güvenlik operasyonları yapınca uzunca süre ihmal etmiş gibi olduğumuz bölgeyi tekrardan hatırlıyoruz ve konu hakkında sıcak tartışmalar da son günlerde olduğu gibi yine başlıyor.

        Doğu Perinçek ile Ethem Sancak'ın Şam ziyareti üzerine spekülasyonlar yapılıyor. O gezide hiçbir şey olmasa dahi yine de bir şeyler olmuştur demekle yetinsek bile bu yine de önemli bir gelişme. Sonuçlarını zaman içinde göreceğiz de Suriye ile ilgili ne adım atılırsa atılsın bazı konuların bu aşamada hatırlanması gerekiyor. Bu yazının amacı da sadece bir hatırlatmadan ibaret.

        Bunu yapabileceklerine fiilen inanmasak da hemen hepimizin beynimizin arkasında bölgede bir Kürt oluşumu için çalışanların mutlaka olması gerekiyor. Bölge hakkında düşünürken bu konuyu ihmal edenlerin ciddi bir stratejik analiz yanlışı yapmakta olduklarını söylemeliyim.

        Etkinlik açısından sınır boyunca Suriye toprağını aralarında bölüşmüş olan ABD ve Rusya’nın bir Kürt oluşumu planları olduğunu herhalde duymayan kalmamış olmalı. Duymadılarsa da bunların kendilerine zarar verecek kadar iyimser bir bakışları olduğunu söylemeliyim.

        Türk devleti bu tür oluşum gayretlerinin başarısız olacağını düşünse dahi bu çabanın en azından var olduğunu görüp buna tedbirler geliştirmelidir.

        Şimdi askerlerimiz bölgede tekrar bir operasyon hazırlığı içinde olduğu söylenirken bölgedeki bir Kürt oluşumu için büyük güçlerin ne tür çabalar içinde olduklarını yeniden düşünmemiz ve hatırlamamız ulusal çıkarlarımız açısından gerekiyor.

        Ukrayna savaşından sonra Kürt planına ne oluyor

        Ukrayna savaşından sonra Kürt planına ne oluyor
        0:00 / 0:00

        Washington’da gazeteci olarak çalışmaya 1993'te başladım. Aralıklarla bu uzun yolculuk 2019 yılına kadar sürdü diyebilirim. Resmi görevlerim dışında arada bir ben de kendiliğimden Washington’a giderek yıllar içinde arkadaş olduğum devlet içindeki Amerikan uzmanlarla bağlantımı sürdürdüm.

        Bu uzun macera süresince bölgemizdeki Kürt meselesi neredeyse tesadüf diyebileceğim gelişmelerle lafın tam anlamıyla kucağıma düştüydü diyebilirim.

        Washington’daki Kürt meselesi maceram 1994 yılında bir tesadüf olduğunu düşündüğüm (bu önceden planlanmış da olabilir) bir olayla başladı.

        O yıl, bir gün Pentagon’da uzun vadeli politikalar bölümünde çalışmakta olan Neo-kon Harold Rhode'un odasına girdiğimde onun bir masaya yaydığı harita etrafında yanında daha sonra Irak'ta cumhurbaşkanı da olan Barham Salih, Barzani ve PKK'nın Washington temsilcileri ile konuşurken gördüm.

        Haritada Türkiye’den de alınmış toprağı içeren bir Kürt devleti planı üzerinde konuşuluyordu.

        Ağırlıklı olarak Suriye ve Irak’tan alınacak toprakla kuzeydoğu Suriye’de bir Kürt devleti oluşturma politikası ABD politikası haline gelmemişti ama bunu üzerinde devlet içinde yoğun konuşuluyordu.

        Bay Rhode’un da parçası olduğu ABD Neo-konları bölgede İsrail’in çıkarlarını koruyacak bir Kürt devleti oluşturmak istiyorlardı.

        Haritayı 1994 yılında görmemden sonra yıllar içinde planın devlet içinde konuşulduğunu biliyordum. Bir süre ileride gerek olduğunda ortaya çıkarılmak için dosya rafta hazır tutuluyor gibiydi.

        Daha sonra Trump döneminde ilk önce dışişleri bakanı olan Mike Pompeo, DEAŞ ile mücadele için kendilerine müttefik olarak bölgedeki PYD gücünü seçtiklerini resmen açıkladıkları akşamüstü o dosya raftan indirilip tekrar devreye sokulmuştu.

        Amerika DEAŞ ile mücadelesindeki yardımı karşılığında PKK’nın bölgedeki uzantısı olan PYD’ye bölgede uzun vadede bir otonomi vadediyordu.

        ABD yönetimi bunu söylemekle birlikte bölgedeki hassas dengeleri yıkmayacak şekilde vaadini nasıl tutabileceğini tam bilmiyordu.

        Putin, Moskova’ya gizlice getirttiği Esad ile dünya televizyonlarına verdiği görüntü ile Rusya olmadan Suriye’de çözüm olamaz restini çektiği geceden önce Moskova kendi otonom Kürt oluşumu formülü üzerinde çalışıyordu.

        Bu çalışmayı yıllar önce yakın dostu olan Barzani’nin babasının dağda saklandığı mağarasında bir gece geçirecek kadar Kürtlere sıcak yaklaşan dünyaca tanınan Ortadoğu uzmanı ve Putin’in danışmanı Vitaly Naumkin yürütüyordu.

        Rusya kendi Kürt formüllerini anlatmak için Putin’in Ortadoğu danışmanı Vitaly Naumkin’i 2018 yılının Şubat ayının 28’inde Washington’a yolladı.

        Bu planı anlatmaları için Ruslara Georgetown Üniversitesi’nde sadece özel davetlilerinin girebileceği yemekli bir toplantı düzenlenmişti

        Şimdi bu söyleyeceklerime dikkat edin: Bu geceden bir hafta kadar önce Amerika’da haklarında yaptırımlar ve hatta yakalama kararı da bulunan üç Rus istihbarat kuruluşunun başındaki isimler gizlice bir CIA operasyonu ile Washington’a getirtildiler. Üç istihbarat örgütünün başındaki isimin Naumkin’den önce Kürt planını CIA Başkanı Mike Pompeo’ya bizzat anlatması için CIA merkezinde gizli toplantı yapıldı. (Bunu dünya bsınında bir tek ben yazdım Habertürk'te. Washington gibi bir yerde bunun nasıl olabildiğini merak edenlere haberin oluma sürecini de memnuniyetle ayrıca anlatabiliim.)

        Naumkin de planı bundan sonra Amerikan ulusal güvenlik camiasına Georgetown Üniversitesi’ndeki yemekli toplantıda anlattı.

        Odasında haritayı görmüş olduğum Harold Rhode’u bana yıllar önce tanıştırmış olan Amerikan uzmanlar da o yemeğe davetli olduğundan planın içeriğini daha sonra ana hatlarıyla öğrenme imkanım olmuştu.

        Rusların planı Afrin, Fırat’ın doğusu ve Deyrizor’u da kapsayan üç aşamalı bir plandı. Nihai amaç Türkiye sınırı ile bağlantısı kesilmiş bir alanda otonom bir Kürt bölgesi oluşturmaktı.

        Bu otonom Kürt oluşumuna Ruslar Kuzey ırak modeli, Amerikan tarafı da Kamışlı modeli adını veriyordu. Rus planına göre otonom Kürt bölgesi Suriye federal yapısının içinde onun toprak bütünlüğünü bozmadan yer alacaktı. Bölgenin sınırlarında Suriye bayrağı dalgalanacak ve sınırlarını Suriye askerleri koruyacaktı. Otonom bölge kültür, ekonomi ve yerel siyasetinde özerk olacak, polis gücü bulunacak ama savunma ve dış ilişkilerinde Suriye’ye bağlı olacaktı.

        Rusların Amerika’ya anlattığı bu plan Trump yönetimince de kabul görmüştü.

        Rusya bu planın yıllar önce Irak’taki otonom Kürt bölgesine de başta itiraz eden ama daha sonra onu kendi çıkarlarına uyumlu hale getrmiş olan Türkiye’nin de zaman içinde bir şekilde kabul edeceğini düşünüyordu. Bu planda Türkiye’nin de Suriye tarafında sınır güvenliği Suriye ve onun arkasında duran Rusya tarafından sağlanacaktı.

        Amerika o günlerde bu plana onay vermişti ve bölgede Rusya ile Kürtler konusunda uyumlu çalışma içindeydiler.

        Ancak Ukrayna savaşı sonrasında Suriye’deki bu planın geleceğinin ne olacağı artık belli değil çünkü Rusya ile ABD’nin Suriye’de işbirliğiyle çalışma imkanı şu an fiilen pek yok.

        Benim şimdi asıl merak ettiğim konu ise şu: Acaba Rusya ile 2018 yılında üzerinde anlaşılmış olan otonom Kürt modeli eğer rafa kalktıysa acaba Amerika benim yıllar önce Pentagon’da haritasını gördüğüm orijinal planını tekrardan bağımsız olarak yürürlüğe sokacak mı?

        Obama döneminde de konuşulan bu plana o zaman başkan yardımcısı olarak sempati ile bakan Joe Biden, o planın Rusya ile işbirliği olmadan uygulanması emrini verdiğinde bölgede neler olacak?

        İsrail faktörü

        İsrail faktörü
        0:00 / 0:00

        Washington’daki İsrail çıkarlarını kollayan çevrelerden yıllar önce duyduğuma göre İsrail’in bölgede Arap olmayan bir müttefike ihtiyacı daima oldu. Devrim öncesinde bunu İran ile denediler bir süre bunu daha sonra Türkiye ile de yakınlaştılar. Ondan sonra Türkiye ile aralar açılınca Kürt kartı devreye sokuldu Washington tarafından.

        Bu nedenle Türkiye'nin İsrail ile diyaloğunu daima açık tutması en azından Washington’un Kürt kartını bölgede rahat oynayamamasını sağlayacağından ulusal çıkarlarımıza uygundur.

        Washington'daki İsrail müttefiki neo-konlar çok ilginç bir sosyolojik inceleme konusunu oluşturuyorlar. Çoğu koyu dindar olan bu Yahudilerin hemen tamamı çifte vatandaşlık taşıyan devlet görevlisidirler. Olaylar hakkında tavır aldıklarında İsrail'in mi yoksa ABD'nin çıkarlarını mı gözettikleri net belli değildir. Amerikan yönetimi dış politika çıkarlarına uyduğu kadarıyla bunların İsrail çıkarlarını ön planda tutmalarına göz yumar. Ama dış politika rüzgarları değişik estiğinde bu neo-konların bazıları İsrail ajanlığı suçlamasıyla bile karşı karşıya kalmışlardır geçmişte.

        Belanın kol gezdiği topraklar

        Belanın kol gezdiği topraklar
        0:00 / 0:00

        Bu yazının ana başlığında içinde hem ciddi yazının hem de aynı konunun mizahı olacağını söylemeye çalıştım. Bu son yazıda dozu az olmakla birlikte biraz mizah girişimi de var.

        Umarım, inşallah bu bölüme kadar olan kısmın işin mizah bölümü olduğunu düşünmüyorsunuzdur. Eğer öyle düşünüyorsanız ya sizde ya da bende olağanüstü bir tuhaflık var demektir.

        Tuhaf olan büyük ihtimalle ben olmalıyım onun için ciddi bölümü mizah sandınızsa bile kendinizi üzmeyin.

        Suriye’de benim nedenini hiç bilmediğim ve bunu hiçbir zaman öğrenmek için de çalışmayacağımı şimdi açıkça deklere ettiğim sonu Şam ile biten bir çok silahlı örgüt var. Bunların Şam’ının bazılarının önüne Es, bazısının Üs bazısının da Us geliyor. Örneğin Ahrar uş-Şam, Heyet tahrir el-Şam, Feylak üş-Şam gibi. Bu es, üs, us farkının derin ideolojik farklılıktan mı kaynaklandığını bilmiyorum.

        Ama bildiğim şu adlarından bile çıkarılabileceği gibi bunların hiç birisi bela dışında bir hayat tarzı bilmiyorlar ve hepsi de maalesef Türkiye ile bir şekilde muhataplar.

        Yeni bir operasyon ihtimalinin konuşulduğu bu günlerde Türkiye'nin bu belalı örgütlerle neler yapmayı planladığı da konuşulup netleştirilmeli bence.

        Diğer Yazılar