Sosyal medyanın olduğu ortamda demokrasi olabilir mi
Sesli Dinle
0:00 / 0:00
Umarım özgürlükçü (liberal) demokrasinin son 15-20 yılda global düzeyde hızlı bir zayıflama sürecine girdiğini ve önemini yitirmeye başladığının farkındasınızdır.
Eğer, üstelik Türkiye’de yaşayan insanlar olarak, bunun farkında değilseniz, açıkça söylemeliyim sizde çok ciddi bir sorun var demektir bu. Başta siyaset olmak üzere önemli konular hakkında nasıl düşündüğünüzü bir defa daha masaya iyice yatırıp ele almanızda yarar var. Eğer özgürlükçü demokrasinin öneminin azalmaya başlamasının dünyamızda neden olduğu ciddi sorunların farkında bile değilseniz demokrasinin azalmasıyla birlikte daima gelen düşünme yeteneğinin azalması sorunu da yaygın oluşmaya başlamış demektir memlekette.
Neyse bugün sorun bireylerin nasıl değişip daha bilinçli olabileceği değil.
Burada sorunum özgürlükçü demokrasinin zayıflama sürecine girme zamanlamasının ülkemizde ve global düzeyde sosyal medya kullanımın artmasına da denk geldiğini görmenizi istiyorum.
Bunu şimdi hemen hızla görmeye başlamanızı beklemiyorum tabii ki, hatta çoğunuzun yazıyı okumayı burada kesip hemen cep telefonlarınıza sarılıp sosyal medyada size önemli gelen gereksiz konularda fikirler bildirmeye başlayacağınıza da eminim. Ama yine de kullanmayı pek sevdiğiniz o medyanın insanlar için düzgün bir geleceğin garantisi olan özgürlükçü demokrasinin sonunu getiriyor olabileceğini biraz olsun öğrenip hatırlarsanız o zaman bu yazı da amacına ulaşmış olacaktır. Bu ana girişten sonra sosyal medya ile demokrasi bağlantısı hakkında biraz konuştuktan sonra da buna bağlantılı bazı konuları açacağım.
Sosyal medya şirketleri ve bu medyayı yoğun kullanan medya kuruluşları sosyal medyanın demokrasiyi zayıflatmadığı gibi aksine birçok insanın farklı görüşleri duyup diyalog ağları oluşturmasına imkan verdiği için demokrasiyi güçlendirdiğini bile söylüyorlar.
Yale Üniversitesi'nde profesör olan Jonathan Haidt ‘Yes, Social Media is Really Undermining Democracy’ (Evet Sosyal Medya Demokrasiyi Gerçekten Zayıflatıyor’) başlıklı The Atlantic dergisindeki yazısında birbirine zırt görüşte olanların aynı verilerden nasıl farklı sonuçlara varabildiklerini de bilimsel incelemiş.
Evet doğrudur bugün her görüş, her duygu, bunlar ne kadar anlamsız da olsa, mutlaka iletişime çıkabiliyor ve başkalarıyla bir diyalog başlatma sonucunu bile doğurabiliyor bu manasız başlangıçlar.
İlk önce şunu tespit etmeliyiz; liberal (özgürlükçü) demokrasinin zayıflamaya, önemsizleştirilmeye başlandığı son 15 ile 20 yılda, aynı dönemde çok fazla görüşün duyulabildiği ve üzerinde konuşulabildiği bir dönem de oldu. Demokrasinin sadece her görüşün her duygunun duyulması ve üzerinde konuşulması ile güçlenmeyeceği ama bunun yerine sosyal medyanın izin vermediği türde derin nitelikli düşünmenin olabildiği bir ortamda üzerinde iyi düşünülmüş ve düşünce düzeyinde eşit olanlar arasında diyalogla geliştirilmiş sağlam fikirlere ihtiyaç olduğu da ortada.
Sürekli duygu patlamalarının yaşandığı, benzer duygularda olanların birer yankı odasında toparlanıp sadece kendi duygularının seslendirilmesini duyan kavimlere dönüştüğü, o anda hangi nefretin daha popüler olacağı rekabetinin sürekli bulunduğu sosyal medya, demokrasinin tedavi edilmesi için gereken düşünceli, derin fikirlerin oluşmasına imkan vermediği gibi bunların ölmesine de yol açıyor.
Türkiye’den bir örnek vereyim. Bugün ülkemizin geldiği noktada o kadar fazla derinleşmiş sorunumuz var ki ülkemiz o kadar varoluşsal sorunlarla karşı karşıya ki cumhuriyet tarihimizde belki de ilk kez bu kadar derin düşünceli, iyi, çok taraflı düşünülmüş fikirlerin üzerinde konuşmaya ihtiyacımız var. Sosyal medya fikirleri tartıştırmadığından sadece aynı duyguları paylaşan kavimlerin kendi seslerini dinlemekten hoşlandığı ve insanları acaba şimdi kimden nefret etsek arayışında oldukları ortamı sağladığından zaten zayıflamış olan demokrasimiz sosyal medyanın eline kaldığında kurtarılamayacağı gibi mutlaka da kısa sürede daha da çökecektir. Her insanın aklına gelen ilk duyguyu paylaşmaya kendini özgür hissettiği değil ama az sayıda insanın üzerinde düşünülmüş fikirleri paylaşabilip bunu tartışacağı ortamlara ihtiyacımız var. Bunun elitist bir yaklaşım oluğunu düşünenlere ise evet bu tavrıyla övünen elitist bir bakıştır. Benim neden önemli oldukları belli olmayan insanların basit duygularını okumaya değil kendini elit gören düşünce insanlarının fikirlerini okuyup anlamaya ihtiyacım var. Türkiye’nin de geleceğini kurtarabilmek için ihtiyacı aslında budur.
Sosyal medya ortamının bende yarattığı umutsuzluk ve tedirginliği daha da arttıran bir haber hala daha çıkmayı sürdüren bazı kağıt baskı gazetelerin dünyasından geldi. Bu habere göre bir gazetenin başarılı olduğu nedense söylenen yayın yönetmenin bu başarısının gazetesinde sosyal medyada önem verilen konuları işlemesine dayandığı ciddi ciddi anlatılıyordu. Düzgün gazeteciliğin, doğruları aramak zor da olsa bunu deneyen gazetelerin ana çalışma ilkelerine tamamen karşı olan sosyal medyada öne çıkarılan konularla başlık atıp haber yapmak galiba bir anlamsızlığıbilinçli denemek anlamına da gelen düzeyde bir saçmalık olmalı. Gazetelerin yeniden anlamlı bir şekilde var olabilmelerinin bence ön şartı kendilerini sosyal medyadan mümkün olduğunca uzaklaştırmak olması gerekirken bir gazetede başarı getirsin diye sosyal medyaya dayanılarak gazete yapılmaya başlanması bu yüzyılın ilerde güçlü bir şekilde hatırlanacak bir insanlık trajedisi olmalı.
Bu arada dijital öncelikli yayına geçerek atılım yapan New York Times ve Washington Post gibi gazetelerin de sosyal medya çukurunun tuzağından kurtarabilecekleri çok şüpheli.
Çünkü bu gazeteler şu prensiplerle çalışıyorlar
- Sabah gazeteye gelinince herkes elinde ne malzeme varsa bunu gazetenin hazırlanmasını beklemeden önce ilk kez dijital mecraya veriyorlarbunları.(yani digital first yayıncılık)
- Sonra akşamüstüne kadar haberler ve yorumlar dijital ortamda kullanıldıktan ve iyice görüldükten sonra geceye doğru gazeteyi hazırlama saati gelince yayın kurulu dijital ortamdan gelen veri ve yorumları da göz önüne alarak gazeteyi hazırlamaya başlıyorlar.
- Bu aşamada sosyal medyada yapılan yorumlar da haber değerlendirmesinde göz önüne alındığından gazete de son aşamada sosyal medya çukuruna düşmüş oluyor bence şu anda başarılı gibi gözüken Washington Post ile New York Times gazeteleri kağıt baskılarının hazırlanmasında sosyal medya da işin içine katıldığından sonunda anlam ve derinliklerini kaybetmeye başlayacaklarını umarım çok geç olmadan, iş işten geçmeden fark edeceklerdir.
Umudumu tekrardan yenilemeliyim. Ben Türkiye'nin unutmaya çalıştığı medeniyetin anlamlı bir parçası olan kaliteli kağıt baskı gazeteler özgürlükçü demokrasinin kaçınılmaz bir parçası olarak yeniden hayatımıza girsinler diye umuyorum.
Şu gelişmelerin bir arada varlığı, hep birlikte bence büyük bir sosyal felaket yaratabilecek bir ortamı oluşturuyor;
- Kitap okumanın sürekli azaldığı bir dünyada
- İnsanların uzun yazıyı ne okuyabilmeleri, okusalar bile anlayamadıkları ve ne de uzun yazabildikleri bir toplumda
- Sosyal medyanın düşünceyi uzlaştırıcı değil duyguları çatıştıran ve aynı duyguları paylaşanlardan oluşan kavimleri kendi seslerinden ibaret yankı odalarına hapsettiği bir dönemde
Özgürlükçü demokrasinin yeniden canlanabileceği bir tartışma ve uzlaşma ortamının oluşmasınıbeklemek tam bir hayaldir.
Sorunlarımızı aşabilmek için uzun yazıları, anlayarak okumalı ve üzerinde düşünüp tartışabilmeliyiz.
Şunu, açıkça söylemeliyim bunu aranızda bir ütopya olarak görenler olsa da bunu yine de söyleyeceğim. Üzerinde düşünülerek hazırlanan ciddi içerikli kağıt baskı gazeteler yeniden canlanmadan özgürlükçü demokrasiye kavuşmak da maalesef hayal olarak kalacak.
Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Detaylı bilgi almak için ‘Çerez Politikasını’ ve ‘Aydınlatma Metnini’ inceleyebilirsiniz.