Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Memleketimize yerleştirilmiş üniversite sisteminin bu durumuyla sürdürülemeyecek halde olduğu eğer kendisini hayata tamamen kapamış değilse herhalde her insan tarafından görülüp hissediliyordur.

        Üniversitelerin bu durumu sadece eğitim açısından değil ahlaken de bu halde sürdürülemez.

        Üniversiteden mezuniyetin diplomalı işsizlik anlamına geldiği artık herkes tarafından biliniyor.

        Şanslı olanlar mesleklerinde iş bulabilseler de eğitimlerinin kalitesizliği, düşük düzeyi nedeniyle bu defa da çoğunlukla diplomalı cahil olabiliyorlar.

        Bu yaygın cahilliği toplumun her alanında maalesef görmek, hissetmek artık mümkün.

        Ben artık şikayet etmekten kurtulup öneriler oluşturulması vaktinin çoktan gelmiş ve hatta geçiyor bile olduğunu düşünüyorum.

        Örneğin evet pahalık var ekonominin durumu kötü, ama bunu her gün bu yeni bir habermiş gibi tekrarlamak, geçim sorunu altında zaten ezilmiş olana hayat pahalı lafını bir tespit gibi sunmak yerine çözüm önerisi ile ortaya çıkmaktan korkmamak gerekiyor.

        Diplomalı işsizlik sorunu da tabii ekonominin durumu ile bağlı. Ancak benim bugün amacım ekonomiyi iyileştirecek fikir tartışması yapmak değil.

        Ama diplomalı cahiller oluşması konusunda bir çözüm önerim olacak. O da şu:

        REKLAM

        Bence hangi meslek dalında olursa olsun üniversitelerin birinci yılında meslek dersleri okutulmamalı.

        Bunun yerine her üniversite birinci sınıflarında öğrenciler sadece Batı kanonuna ait edebi eserleri okumak ve öğrenmekten sorumlu olsunlar. Ayrıca bunun yanında zorunlu seçmeli ders olarak da seçilen yabancı dil ve ayrıca fikir tartışması seminerleri de verilsin. Eğitimin bu ilk yılını aşamayanlar mesleki eğitime de devam edemesinler.

        Amerika’da hukuk ve tıp gibi başka insanların hayatını direkt ilgilendiren dallarda eğitim ancak genç başka bir üniversitede 4 yıl okuyup mezun olduktan sonra veriliyor.

        Evet öğrenci ABD'de ilk önce dört yıl okuyup bir eğitimden geçtikten sonra hukukçu veya doktor olmak için yeniden üniversiteye gidiyor.

        Bunu zevk olsun diye yapmış değiller tabii ki amaç doktor veya hukukçu olanların aynı zamanda kaliteli birer insan da olabilmelerini sağlamak.

        Aslında ideali bu, ama eğitimi 8 yıla çıkarmak şu anda bizim gerçeklerimize belki uymayabilir.

        Ama birinci yıl boyunca dünya edebiyatından kitap okuma alışkanlığı da veren eğitim kesinlikle yapılabilir sanıyorum.

        Bu işsizlik sorununa bir çare tabii ki olmaz ama üniversite mezunlarının daha kaliteli daha rafine olmalarını ve mezun olduktan sonra iki lafı bir araya getirip anlamlı konuşabilecek diplomalılar olmasını en azından sağlayacaktır.

        Edebiyat demokrasinin akıl kliniğidir

        Edebiyat demokrasinin akıl kliniğidir
        0:00 / 0:00

        Gençlerin dünya edebiyatını okumaları sadece kendileri açısından değil demokrasinin geleceği açısından da çok önemlidir.

        Edebiyat demokrasinin akıl kliniği gibidir.

        Toronto Üniversitesi karşılaştırmalı edebiyat bölümünü kapatma kararı verince Columbia Üniversitesi edebiyat profesörü Gayatri Spivak bölüm kapatma kararı alan rektörlüğe bir mektup yazarak, "Yapmayın, biz demokrasinin akıl kliniğiyiz" demişti.

        Ben edebiyatın demokrasinin akıl kliniği gibi olması kavramına çok önem veriyorum.

        Bunu hepimiz anlarsak üniversitelerin birinci yılını edebiyata ayırma önerimin sadece öğrencilerin değil ülkemizde demokrasinin geleceği açısından önemini de kavrayabiliriz sanıyorum.

        Derslerde ne okutulmalı

        Derslerde ne okutulmalı
        0:00 / 0:00

        Bir öneriyi sadece söyleyip sonra bunu ortada bırakma adetinden de vazgeçmeliyiz, çünkü ülkemizin sorunlarına acilen müdahale edilmeli, acilen yeni fikirlere ve bunların altının doldurularak arkasında durulmasına ihtiyaç var. En azından bir konu tartışılacaksa bunu bilgili yapmak gerekiyor.

        Üniversitelerimizden mezun olanların en azından daha kaliteli olabilmeleri için birinci sınıflarında Batı kanonuna ait büyük kitapları, dünya edebiyatını okuyup anlamaları bunun eğitiminden geçmeleri gerektiklerini düşünüyorum ya, bunu ortaya atmadan önce fikre hazırlık olsun diye bu konuda eğitim veren bazı yabancı üniversitelerin ders programlarını bulup inceledim.

        Örneğin Columbia Üniversitesi'nin Western Civilisation bölümü derslerinde okutulan kitaplara baktım. Bu tabii ki uç bir örnek bunu aynen alıp uygulayacak değiliz ama fikrin tutarlı oluşması için bu tür incelemelere acilen ihtiyaç var. Dante, Hume, Kant, Shakespeare, Hegel, Nietsche, Marx, Conrad, Virginia Woolf'un da tabii ki olduğu ders programında ilk aylarda Homer, Plato ve Aristo gibi düşünürlere de yer verilmiş, ben şu an için sadece bir yıl boyunca sürecek ders programından bahsettiğimden daha seçici olunup daha az ama öz eğitim vermek için düzenleme tabii ki işin uzmanınca yapılmalı.

        Üniversiteye geri dönen yazar

        Üniversiteye geri dönen yazar
        0:00 / 0:00

        50'li yaşlarda olsaydım bugün hiç düşünmeden bir edebiyat eğitimi veren üniversitedeki dersleri hiç kaçırmadan takip ederdim.

        Kitap okumak ve edebiyatta keşif hayat boyunca bitmeyecek ve bitmemesi gereken bir hayat tarzı olmalı mesleği ne olursa olsun her insan için.

        Bu ülke için özlediğimiz daha kaliteli, daha rafine hayatı en azından çocuklarımız veya torunlarımız için kurabilmemizin yolu, okumaktan keyif alan ve bu adetini hiç kaybetmeyecek insanların sayısını arttırmaktan geçiyor.

        Bu yüzden kendi başıma okuma adetim olmasına rağmen yaşım biraz daha genç olsaydı edebiyat eğitimi almaktan hiç kaçınmazdım.

        Elimde bunu yapmış olan bir yazarın deneyimlerini yazdığı bir kitap var. Arada bir onun yaşadıklarını kıskanarak ve keşke ben de yapabilseydim diyerek okuyorum. (Kitabın adı 'Great Books')

        Yazar David Denby yıllar önce mezun olduğu Columbia Üniversitesi'ne 48 yaşında geri dönmüş ve bazı zorunlu edebiyat derslerini tekrardan almış. Böylece ders programının yıllar içinde nasıl ve neden değiştiğini de anlamış ve kitapları da yeniden okumuş.

        O yazar olduğu için bu dersleri yeniden almasının ona bir mesleki faydası da var. Ama bir doktorun bir mühendisin bunu yapması kolay olmayabilir tabii ki ama biz onlara da eğer eğitimlerinin birinci yılında benim önerdiğim değişikliği yapabilirsek, kitap okuma zevkini de aşılayacağımızdan onlar üniversiteye dönmeden bu hayat boyu kitap okuma işini kendi başlarına halledebilecekler diye umuyorum.

        Diğer Yazılar