Büyük savaşları anlatan çoğu da gözleme dayalı kitap ve makale daima yazılır da savaşın büyük romanının yazılması hep aradan biraz zaman geçtikten sonra olur. Örneğin Birinci Dünya Savaşı 1918 yılında sonuçlandı ama savaşın büyük romanı ancak 1929 yılında çıkabildi. Erich Maria Remarque’un “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok”u ancak bu tarihte yayınlanabildi.
Büyük savaşların neden olduğu şok, insan bilinçaltını tahrip eden sarsıcı etkisi, duyguların çeşitliliği ve insanın acı şeyleri unutma ihtiyacı nedeniyle bazı hatıraları beyninden silmesinin savaşlara dair romanların yazılmasını biraz geciktirdiği söylenebilir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşın büyük romanının gelme süresinin kısaldığını söyleyebiliriz. Çünkü Norman Mailer’in “The Naked and The Dead” romanı 1949 yılında yayınlandı. Savaşın romanının yayınlanmasının bu defa daha erkene çekilmesinin yazarının savaşta toplumsal bilinçaltının çok daha az darbe aldığı Amerika’dan olmasının payı da olabilir.
O savaşta Avrupa insanının duygu dünyası paramparça oldu. Bilinçaltlarına dehşet yerleşti. Örneğin Austerlitz kitabının yazarı W.G. Sebald havadan yapılan hedefsiz, rasgele saha bombalamalarının sıradan insanı nasıl tahrip ettiğini, bilinçaltlarını nasıl mahvettiğini anlattığı kitabı “On The Natural History of Destruction” yayınlanana kadar Alman vatandaşlarının savaşın sonunda kendilerine yönelik cezalandırma bombalamaları nedeniyle dehşeti nasıl kafalarından silip unutmaya çalıştıkları da tam bilinemedi. Dolayısıyla bu ortam dolayısıyla o savaşın romanının bir Avrupalı değil bir Amerikalı’nın yazmış olması bu nedenle şaşırtıcı olmayabilir.
Mailer kitabından sonra gelen okuduğum en komik romanlardan bir tanesi olan Joseph Heller’in “Catch -22”si 1961 yılında yayınlandı ve o romanda sadece İkinci Dünya Savaşı’na değil daha sonra yaşanacak Vietnam Savaşı’na dair gözlemler de vardı bence.
Foto muhabirlerinin savaşta rolleri üzerine yazdığım “Robert Capa ve Afganistan” (27 Eylül) yazısında Vietnam Savaşı ve Afganistan’da ağırlıklı olarak savaşın Amerika tarafından nasıl göründüğünün anlatılmasını eleştirirken Vietnam Savaşı’nın Vietnam açısından anlatılmasının eksikliğini belirtmiş, bunun şimdi Afganistan’da da olduğunu söylemiştim.
Daha sonra keşfettiğim bir roman bu vardığım sonucun oldukça eksik olduğunu gösterdi bana.
Meğer Vietnam Savaşı hakkında yazılan kitaplar içerisinde en etkileyici olanlardan bir tanesini Vietnamlı biri yazmış. Diğerleri gibi yine savaşın bitmesinden bir süre sonra 1990 yılında çıkan bu romanın yazarı Bao Ninh. Kitabın adı 'The Sarrow of War’.
Roman, Vietnam Savaşı’nın bitmesinden sonra görevi sahadaki asker cesetlerini veya o askerlerden kalan parçaları toplamak olan bir askerin öyküsünü anlatıyor. O askerin düşündükleri yazar tarafından bilinç akışı yöntemiyle aktarılıyor. O hem geçmişi hem bugünü hem yarını düşündüğünden savaşın sonuçları hakkında çok bilgi alıyorsunuz.
Batılı eleştirmenlerden çok olumlu tepkiler alan bu romanı dijital ortamda indirdim ve okumaya da başladım.
Son savaşı kim yazacak?
Şimdi gelelim günümüze. Biliyorsunuz 11 Eylül’den bu yana dünyamızda resmen ilan edilmemiş bir büyük savaş yaşanıyor. Amerikalılar buna “Terörle Savaş’ diyorlar. Bu global savaş etkilerini Washington’da, New York’ta, Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da ve tabii ki Türkiye’de de gösteriyor.
Amerikan tarafı yüzlerce kitap yayınladı bu savaşla ilgili olarak. Birkaç örnek vermek gerekirse;.
Ghost Wars: The Secret Hİstory of the CIA, Afghanistan and Bin Laden, From Soviet Invasion to September 10, 2001 (Steve Coll), The Dark Side: The Inside Story of How The War on Terror Turned a War on America Ideals (Jane Mayer), The Assasin’s Gate: America in Iraq (George Packer).
Örnekleri çok uzatabilirdim ama meselenin nasıl ele alındığını anlamanız için bu örnekler yeterli bence.
Bu tür çalışmalardan bir tanesini getirtip okumak isterseniz bence Dexter Filkins’in “The Forever War”ını tercih edin. Çünkü ben bu kitaptan Geoff Dyer’in “The Moral Art of War” başlıklı makalesini okurken haberdar olduktan ve onun Hunter Thompson’un “Hell’s Angels” kitabındaki gibi Gonzo bir yazarlık yaptığını öğrendikten sonra kitabı okudum. Çok da doyurucu buldum.
Bunca çalışmaya ve araştırmacı gazetecilik yazılarına rağmen bu savaşın da henüz büyük romanı yazılamadı.
Vietnam Savaşı’nın romanını nasıl bir Vietnamlı yazdıysa bu savaşın romanını da ben bir Afganistanlının veya Iraklının yazmasını umuyorum. Amerikalılar yeterince kitap yazdılar zaten bunun romanı da karşı taraftan gelse iyi olacak.