Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ALMANYA’da faşizmin yeni kurbanlarının Yahudilerden sonra Türkler olacağı tahminim ne yazık ki gerçekleşmeye başladı. Bu nedenle Nazizm üzerine notlarımı yayınlamaya karar verdim.

        ◊ Hitler’in özel sekreteri Traudl Junge, patronunun yıllarca Yahudi kelimesini bile ağzına almadığını açıkladı. Hitler’e en yakın ve özellikle 1942-45 yılları arasında en yoğun çalışan özel sekreterinin bu açıklaması gayet şaşırtıcı tabii ki. Hitler’in Yahudi lafını bir kez bile etmeden o yılları nasıl geçirdiğini anlayabilmek hayli zor.

        ◊ Albert Speer, savaş sonrasında uzun süre yattığı Spandau Hapishanesi’nde hatıra defteri tutmuştu. Daha sonra bu hatıra defteri “Spandau: The Secret Diaries“ adıyla yayınlandı. Bu hatıra defterinde de “ölüm kampı” lafı bir defa bile geçmiyordu. Nasıl ki Hitler, Yahudi lafını hiç söylemediyse Albert Speer de ölüm kampından hiç açıkça bahsetmemişti. Bu durum kendilerine yönelik bir tepki olarak görülebilir.

        BİTMEYEN KİN

        1948 yılında New York’ta bir yayıncının karısı, hatıra defterinin yayım hakkını almak için harekete geçti, ama bilin bakalım ne oldu. Speer, kadının kocasının Yahudi olduğunu duyunca yayın hakkını ona vermekten vazgeçti. Nefretin boyutunu görüyor musunuz. Yarattıkları onca dehşetten ve kendisiyle hesaplaşılacağı düşünülerek koyulduğu hapishanede geçen onca yıldan sonra adamın Yahudi fikrine bile tahammül edememesi insana dehşet veren bir durumdu.

        ◊ Etraflarında onca dehşet yaşanırken sıradan Alman insanının ne hissettiği hakkında son yıllarda birçok çalışma yapıldı. Bazı çalışmalarda sıradan Almanların Nazilere destek vermeseler de sessiz kalarak üstü örtülü destek verdikleri de anlatıldı. Bu üstü kapalı destek olmasaydı, Nazilerin yüz binlerce insanı o kadar soğukkanlı öldürmeleri imkânı olamazdı.

        SIRADAN İNSANIN ACIMASIZLIĞI

        Örneğin Gestapo, bir gece önce gözaltına aldığı insanları ertesi sabah saat tam 11.00’de kurşuna dizerek infaz edermiş. Bu konuda o kadar dakiklermiş ki infazların olduğu şehirlerde halk saatlerini silah sesini duyunca ayarlarmış. Sıradan insanlar, infazları hayatlarının normal bir parçası haline getirmişler.

        Alman disiplini ve dakikliği konusunda benim bu defa okuyarak değil gözleme dayanarak aldığım bir not da var. Yıllar önce Almanya’nın küçük bir kasabasında bir ay kadar kaldım, o kasabada il merkezine tren servisi mükemmeldi ve çok da dakikti. En ücra yerlerde bile böyleymiş durum. Bu gelenek de Nazi Almanya’sında ölüm kamplarına insan sevkıyatının düzenli ve aksamadan yapılması için oluşmuş bir düzen.

        Nazilerin Yahudileri ortadan yok etme kampanyalarını inceleyen uzmanlar, Nazilerin bunu bıkkın bir tavır ve bıkkın bir sistematiklik içinde (bored extermination) yaptıklarını söylüyorlar.

        HİTLER’İN SEKS YAŞAMI

        Hitler’in bütün yakın çalışma arkadaşları, ona aşk olarak nitelendirilebilecek bir sevgi duyuyorlar. Albert Speer anılarında, Hitler’e etrafındakiler tarafından duyulan bu abartılı sevgiden açıkça bahsediyor. Hitler’in ve arkadaşlarının eşcinsel oldukları söylentisi bu yüzden çıktı. Hatta Hess, o dönemde “Hess ana” olarak bilinirdi. ◊ Ölümünden sonra Hitler’in Eva Braun ile yattığı yatakta detaylı inceleme yapıldı. Yatakta bir nokta olarak bile semen izine rastlanmadı. Zaten onları sevişirken duyan da olmamıştı. ◊ Gerçekten eşcinsel miydi bilmiyorum, ama Hitler hakkında bir de onun coprophilia sapığı olduğu söylenir. Coprophilia, insan dışkısından seksüel heyecan duymak olarak tanımlanıyor. Diktatörlerin çoğunda hayli sıra dışı olan seksüel takıntıların olduğu da bilinen bir gerçektir. (Nigel Cawthorne tarafından yazılmış olan “Sex Lives of the Great Dictators” kitabına bakabilirsiniz bu konuda.

        Bu yazının ilk hali 2003 yılında Akşam Gazetesi’nde yayınlandı. O günlerde bu yazıyı yazmam Quentin Tarantino’nun “Inglourious Basterds” filmi nedeniyleydi. O filmde amaçları mümkün olduğunca fazla Nazi’yi öldürmek olan bir grup insanın hikâyesi anlatılıyordu. Ben de Nazilerin karakter yapısını ele alan bu notları o yüzden yayınlamıştım. Bugün tekrar yayınlamamın nedeni, tabii ki Almanya’daki dönerci cinayetleri nedeniyle. Orada çok büyük bir tehlike var. Kimse “O Nazilerin sayısı fazla değil” diye işi hafife almasın; çünkü notlardan gördüğünüz şekilde Nazizm bir hastalık gibidir. O toplumdaki karakter yapısı nedeniyle çok kolay da yayılabilir. Bu yüzden hastalık ilk evresinde bir an önce tedavi edilip ortadan silinmelidir. Yoksa Almanya’daki Türkleri ve dünyayı büyük bir tehlike beklemektedir.

        Küçük ama güzel bir sürpriz

        BEN fırsat bulduğumda İstinye Park AVM’deki pazar yerini gezmeyi çok severim. Pazar yeri girişinde bir meyve suyu satan büfe var; orada dün çok güzel bir sürpriz keşfettim. Hindistancevizi kabuğunu ve etli kısmını yenilebilir parçalara bölmüş satıyorlar. Hindistancevizi yağı ve Alzheimer bağlantısıyla ilgili yazılarımdan sonra bu sürpriz beni çok mutlu etti. Bilin ki o parçalar atıştırmak için çok uygun ve meyvenin yağının tadını iyice alıyorsunuz.

        Katilleri karıştırmışım

        YILLARIN okumasından sonra notlarıma hiç bakmadan kafamdan ve hızlı yazdığım için JFK’nın katilinin adını dün yanlış yazmışım. Tabii ki bu ad Lee Harvey Oswald olacaktı. O yılların Amerika’sını inceleyip katillerin adını karıştırmamak imkânsız tabii ki. Çünkü hemen her gün yeni büyük bir cinayet oluyordu. Derin devlet kavramını iyi anlamak isteyenler bence o yılları iyi incelemeliler.

        Diğer Yazılar