Son 24 saatte olanlar
SON 24 saatte Türkiye açısından potansiyel olarak hayli tehlikeli sayılabilecek bir gelişme başta olmak üzere, Amerika'daki Yahudi lobisinin tavrı ve Amerikan generallerin Obama'ya son uyarısı gibi bazı bilgilere ulaştım.
İlk önce yöntemimle ilgili bazı şeyler söylemeliyim.
Yeni medya üzerine bitirmekte olduğum kitap için yaptığım incelemelerde resmi kanalların alternatifi olabilecek yüzlerce haber kaynağı site buldum ve gündelik çalışma listeme aldım.
Artık erken sabahlarım gazetelerle değil, bu alternatif haber kanallarını uzun bir okuma maratonuyla başlıyor.
"Huffingtonpost.com"dan başlayıp "talkingpointsmemo"dan geçip arada (slate, salon, atlantic, global voices, npr gibi) birçok durağa uğradıktan sonra "politico.com"da sonuçlanan bir istihbarat toplama çalışması bu. Evet dikkatli ve bilgili okununca çok değerli bir açık istihbarat kaynağına dönüşebiliyor bu siteler.
Ben çok önceden kendime tanımladığım misyon çerçevesinde Doğu'ya ait hiçbir şeyi takip etmemeye, öğrenmemeye, buna karşılık hayranı olduğum ve fikri yapımın tamamen örtüştüğü Batı âlemine ilişkin her şeyi ayrıntılı öğrenip içselleştirmeye uğraşıyorum. "Hemen herkesin Türkiye ve Ortadoğu uzmanı olduğu Türkiye'de arada bir kişi açıkça bunu reddetsin ve sadece Batı'yı kültürü, sosyal yaşamı, popüler kültürü ve siyasetiyle anlamaya ve kafasında yaşatmaya çalışsın, bunun ne zararı olabilir" tavrında oldum hep.
İşte bu yüzden İhvan hareketi Türkiye dahil tüm bölgeyi etkisi altına almışken ben bu hareketin adını bile duymamıştım ve bundan da utanç duymuyorum. Ortadoğu coğrafyası bana yabancı, sevimsiz ve itici geliyor. Açıkça söyleyeyim, bu coğrafyayı ve insanlarını hiç düşünmek zorunda kalmadığım şartlar olsun isterdim. Bu imkânsız ama olsun, ben doğru ve en iyi bildiğim şeyi yapmaya çalışacağım.
Bu iş Türkiye gibi kültürel açıdan Ortadoğululaşmakta olan bir ülkede niş bir hayat tarzı haline gelecektir belki ama olsun, bir insanın da bunu yapmasında yarar var.
Bu Batı'yı takip ve olan biteni öğrenme işini büyük ciddiyetle her gün yapıyorum. Çalışmaya ayırdığım zamanın büyük bölümünü bu alıyor. Savaşa gidilmeye çalışılan Batı dünyasında son 24 saatte olanlar hakkındaki bilgileri de bu bahsettiğim kaynaklardaki açık istihbaratlardan derledim.
Açık istihbaratı veren kaynak çoğunlukla bunu verdiğinin farkında değildir, bunu rutin bir haber olarak pek de farkına varmadan yazar. Sizin işiniz, istihbaratı dikkatli bir gözle toparlayıp cımbızla çıkarır gibi çıkarmaktır. Bunu da ancak benim gibi Batı'yı anlayıp anlamlandırmayı kendisine iş, misyon edinmiş bir kişi yapabilir.
İşte açık istihbarat kaynaklarından edindiğim son 24 saat bilgileri:
1- Başta izlediğim gelişme, Türkiye açısından hayli tehlikeli olabilecek bir potansiyele sahip. Amerika, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere bazı önemli merkezlerde istihbarat çevrelerinde son bir gruplaşma yaşanıyor.
Bir grup Suriye'de kimyasal silahların merkezi otorite tarafından kullanıldığını söylerken, diğer grup kimyasal silah kullanımında muhalif grupların da rolü olabileceğini söylemeye başladı. Bu söylem Amerika ve İngiltere'de kamuoyuyla gündelik bire bir ilişki içinde olan siyasetçileri çok etkilemeye başladı. Onların tavrı da ülke liderlerini ikilemde bırakıyor.
Şimdi dikkat; ikinci grup içinde bölgede Türkiye'nin gücünün artmasına kendi çıkarları açısından karşı olanlar, başka tehlikeli bir söylentiyi medyada kendilerine yakın gazetecileri kullanarak yaymaya başladılar. Bu söylenti ise şu: "Suriye'de kullanılan sarin gazının Türkiye'den muhaliflere gönderildiği."
Adana'da sarin gazı operasyonunda El Nusra elemanlarının yakalandığı ve Hollanda'da yapılan bir operasyonda sarin gazıyla bağlantılı olarak bir Türk'ün yakalandığı, bu gazın kullanıldığı üç ayrı gün tespit edildiği haberlerinin yanı sıra Suriye'nin Birleşmiş Milletler temsilcisinin bu söylentiye resmi bir açıklamayla destek vermesi, Türkiye'yi bu pis işin içine çekme operasyonunun bir parçası gibi görünüyor.
Tabii böylesine tehlikeli söylemin içine girilebilmesini kolaylaştıran durum da, Türkiye hükümetinin, içinde terör bağlantılı grupların varlığına rağmen muhalif gruplara açık destek vermesi ve silah sağlaması olarak ortaya çıkıyor.
2- Amerikan ordusunun generalleri, kimyasal silahın kim tarafından kullanıldığının henüz netleşmediğinin de belirtildiği Başkan Obama'ya yaptıkları uyarıda, "Diyelim ki Suriye'yi şimdi bombaladık, 3 ay sonra neler olacağını tahmin edebiliyor muyuz?" diye sordular. Generaller Amerika'da, İngiltere'de olduğu gibi bölgeyi iyi bilen Arapların davranış normlarını tanıyan iyi Arabistler olmadığını, bu yüzden 3 ay sonraki manzarayı kimsenin tahmin edemediğini de söylemeye başladılar.
3- İlk önce New York Times'ın, hemen sonra da Washington Post'un editoryal üst yönetimi fikir değiştirerek şu anda Suriye'nin vurulmasını desteklemekten vazgeçtiler.
Özellikle New York Times Gazetesi'nin kararında, sessizliğini sürdürür gibi görünen Yahudi lobisinin etkin olduğu söyleniyor. Yahudi lobisinin, Suriye'de merkezi hükümetin gitmesinden sonra daha tehlikeli olabilecek bir İslami terör devleti kurulabileceğinden ve Suriye'nin Afganistanlaşmasından korkup temkinli yürümeye çalıştığı satır aralarında yazılıyor.