Yolsuzluk fosilleşiyor!
DİJİTAL çağın ve hukukun ilerlemesiyle yolsuzluk, küresel risklerden çıkarken, özellikle Brezilya ve Hindistan’ın bu alanda başlattığı mücadele “yatırım ve sermaye” hareketinin yönünü etkileyecek.
Adını nadir duyacağınız bir uzmanlık alanı “adli muhasebe”den başlayayım...
Bilanço kalemlerini düzenlemekten farklı olarak kurum içinde mahkemelere konu olacak şirket içi suiistimalleri soruşturmayı içeriyor.
2007 yılında merkezi ABD’de bulunan Sertifikalı Suiistimal İnceleme Uzmanları Derneği - Association of Certified Fraud Examiners (ACFE) tarafından verilen, Suiistimal İnceleme Uzmanı (CFE) sertifikasını alan Fikret Sebilcioğlu, Türkiye’de sayıları çok da olmayan “adli muhasebe” uzmanlarından biri.
Kurucu ortağı olduğu Cerebra şirketi, 2009 yılından beri Türkiye’de adli muhasebe incelemeleri yapıyor.
Türkiye’de “adli muhasebe” soruşturması yapan şirketlerin hepsi küresel şirketlermiş: Yerlilerin bu denetimlere ihtiyacı yok!
Sebilcioğlu, küresel şirketlerin kendi ülkelerindeki prosedürlerin karşılığı olarak Türkiye’de 2010 yılında kurdukları Etik ve İtibar Derneği’nin (TEİD) de yönetim kurulu üyesi.
Gümrük müşavirliği şirketi bulunan Asım Barlın’ın başkanlığını yaptığı TEİD’nin önceki yıllarda başkanlıklarını Prof. Dr. Metin Çakmakçı, Mehmet Buldurgan ve Selçuk Öncer yapmıştı.
KÜRESEL RİSKTEN ÇIKTI
TEİD’in Kurucu Genel Sekreteri Tayfun Zaman’ın da aramıza katılmasıyla, Türkiye’deki şirketlerin “yolsuzluk” algısı üzerine konuşuyoruz.
Zaman, geçen yıl dernekteki profesyonel görevinden ayrılıp alanında uzmanlaşmış 3 ayrı danışmanlık firmasıyla Çin’in uluslararası denetim ve danışmanlık ağı Reanda’nın Türkiye temsilciliğini almış.
Integrity Partners adıyla faaliyet gösterecek bu yeni şirket, iki ülke arasındaki yatırımları steril hale getirecek.
Zaman, “Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 Global Risk Raporu’nda, yolsuzluk, suiistimal geçen yıllarda olduğu gibi ilk 5 madde arasında yer almıyor. Bu yıl Davos’ta düzenlenen toplantıda da çevre, korumacılık, terör-güvenlik, teknoloji, refah paylaşımı gibi konular öne çıktı” diyor.
Küresel yolsuzluk ekonomisi dünya GSMH’sinin yüzde 5’ine karşılık geliyor. Bu da 1.3 trilyon dolara denk gelir. Hesabı Türkiye’ye indirgersek kişi başına 2 bin TL yolsuzluklara kaynak aktarıyoruz demektir.
Sebilcioğlu, “yolsuzluk-şirket içi varlık kaçırma-mali tabololarda tahrifat” konularını içeren suiistimallerin küresel ekonomiye maliyetinin 3.8 trilyon dolar olduğunu söylüyor.
TÜRKİYE’NİN YASASI YOK
Türkiye’de “rüşvetle mücadele yasası” olmadığına dikkat çeken Zaman, Berlin merkezli Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün açıkladığı “2016 Yolsuzluk Algı Endeksi”nde Türkiye’nin, 176 ülke içinde 66’ncı sıradan 75’inci sıraya düşerek 9 basamak gerilemesini vurguluyor. Bu kadar hızlı gerileyen başka ülke yok. 2017 verileri önümüzdeki günlerde açıklanacak.
Sebilcioğlu bir başka ilginç veriyi daha paylaşıyor.
Şirketler yolsuzluğu, suiistimali nasıl ortaya çıkarıyor?
Yüzde 40’ı “ihbarlar”la ortaya çıkıyor. İhbarın kaynağı “çıkar kümesi dışına çıkarılan” sekreter, aldatılan müşteri ya da eş olabiliyor.
İkinci sırada yüzde 17 ile “iç denetim” geliyor. Bir şirket iç denetim yoluyla, yolsuzlukla mücadeleyi kurum kültürüne dönüştürebiliyor.
Yüzde 10’u “yönetim raporlamaları”yla, yüzde 6’sı ise “rastlantısal” ortaya çıkıyor. Yani ekranda unutulan bir mail ya da postaya düşen fatura gibi...
Suiistimali ortaya çıkarmada yüzde 3.8 ile en son “bağımsız dış denetim” pay sahibi oluyor.
Bağımsız dış denetime kadar ortalık temizlenmiş olabiliyor.
Sebilcioğlu, “minnet duygusunun” altını kazıyor. Çünkü suiistimal bu kavramın altında besleniyor...