Kılıçdaroğlu Alevi kökenli olmasaydı belki kazanırdı ama...
İŞİN gerçeği, aldığım duyumlar ve kulislere göre, uzun zamandır istiyordum bu konuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmayı, ama kulağıma üflenenler belki yanlıştır deyip ötelemiştim konuyu. Ancak önceki gece Kılıçdaroğlu’nun, Habertürk TV’nin başarılı ismi Ece Üner’le yaptığı söyleşide adaylığıyla ilgili sorulan soruya verdiği yanıt, benim de meseleye dalmamı zorunlu kıldı...
Anladım ki gelen bilgiler doğruymuş. CHP kulislerinden aktarılan gerçekmiş. Yani Kılıçdaroğlu, ciddi ciddi Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını koymayı düşünüyormuş 2019’da.
Şimdi değerli okurlarım, bundan sonra okuyacaklarınız biraz kitabın ortasından olacak. Biliyorum ki bu kitap ortası misali yazdıklarım, başta yakın çevrem, akrabalarım olmak üzere CHP’li birçok kişinin canını sıkacak, ama yapacak bir şey yok! Can sıksa da, moraller dümdüz olsa da, hem CHP siyasetini, CHP tabanını çok iyi bilen, hem de Türkiye siyasetinin iyi takip eden bir gazeteci, yorumcu olarak bir gerçeği haykırmak zorundayım.
Üzülerek söylüyorum, eğer CHP 2019 yılında cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu halkın karşısına çıkarırsa büyük hezimet yaşar! Hem de öyle böyle değil, çok ama çok büyük hezimet yaşar.
Bunun böyle olacağını öngörmemin nedeni de tek değil. Çok ama çok neden var CHP’nin Kılıçdaroğlu’yla zafer kazanmasının mümkün olmayacağına dair. Bunların en başında geleni de üzgünüm ama Kılıçdaroğlu’nun mezhebidir. Alevi kökenli olmasıdır.
Biliyorum ki şimdi bu son cümlemi okuyan birçok Alevi’nin, Alevi olmasa da demokrat ve özgürlükçülerin tansiyonu tavana vurdu, ama zaten demiştim en başında, “Yazacaklarım kitabın ortasından olacak” diye...
Evet, Alevi kökenli bir insan olarak söylediklerim çok nahoş olsa da maalesef bu gerçeği açık bir şekilde dile getirmek durumundayım. Kılıçdaroğlu’nun her bir şeyi tamam, yani lider olarak karizmasının yeterli, halkın en az yüzde 50’sinin sempatisine sahip desek bile bu gerçeği yine üzülerek de olsa haykırmak zorundayım. Kemal Bey’in salt Alevi kökenli olduğu için bu yarışı kaybedeceğini, altını çizerek dile getirmeliyim!
Ha, bu söylediğim sadece Kılıçdaroğlu için de geçerli değil. Kılıçdaroğlu yerine başka bir Alevi de olsa kaybeder! Abartmıyorum. Peki neden? Çünkü Türkiye’nin gerçeği bu! Türkiye’nin yüzde 50’sinden bir fazlası henüz bu ayrışmaya karşı yüksek bir duvar örebilmiş değil. Hâlâ Aleviliğe bakış açısı eskisi gibi olan insanlar var ve bu insanların dünya görüşünün değişmesi için de belki bir 20 yıl falan lazım. Birçok insanın bu yazdıklarıma itiraz edeceğini, bir kısmının da -ki bunların çoğu Aleviler olacak- hakaret edeceğini biliyorum, ama keşke ben yanılıyor olsam. Keşke gördüklerim, gözlemlerim hatalı olsa, ama değil!
Kendi ilişkilerimden, yakın çevremden biliyorum. Etrafımda bu tipte olan insanlar var. Görünüşte gayet demokrat, farklı inançlara saygılı olan, ama iş bir tercihe geldiğinde gelenekçiliğinden vazgeçmeyen.
Tabii tüm bu yazdıklarım, CHP’nin Cumhurbaşkanlığı makamını elde etmek isteği söz konusu ise geçerli. Değilse hiç sorun yok, herkes dilediğini yapabilir. Yani anlayış, mevcut “Küçük olsun ama bizim olsun” anlayışı ise buyursunlar devam etsinler, ama “Hayaller Paris, gerçekler Yeni Delhi” mottosunu da akıllarından çıkarmasınlar...
***************
YARIN GECE BU DEDİĞİMİ YAPIN LÜTFEN!
SİZİ bilemem ama ben acayip meraklıyımdır. Astrolojiye ve çok inanırım. Bu yüzden de işinin ehli olanı yakaladığım zaman yakasına yapışırım hemen. Bu yıl maalesef bendenize yakasını kaptıran gazetemizin de astroloji yorumlarını yapan Hande Kazanova oldu. Daha önce hep Vedic yani Hint Astrolojisi ile baktırmıştım haritama. Aynı zamanda yakın arkadaşım olan Vedic Astrolog Ebru Cinek, benden artık bıktığı için bu defa Hande’ciğimden rica ettim, haritama Batı astrolojisi ile baktı.
Valla şöyle söyleyeyim... Hande’nin deyişine göre 2018 benim yılım. Acayip mutlu etti yorumlarıyla. Çok heyecanlıyım. Bu arada Hande’ye göre neyi istersen o gelirmiş. Ne istersen o olurmuş. Ben de katılıyorum ona. O yüzden yarın akşam saat tam gece 24.00’te dua edin Allah’a ve iyi şeyler isteyin, “Hoş geldin 2018!” deyip onu sevgiyle kucaklayın. Ki o da sizi öyle kucaklasın...
******************
EEE, YEDİĞİMİZ ONCA KÜFÜR NE OLACAK?
LAFI dolandırmayacağım... Dümdüz dalacağım şu ByLock ile ilgili Mor Beyin meselesine. Güzel bir söz vardır hani, “Geç kalan adalet, adalet değildir” diye... Bence Mor Beyin meselesi de bu güzel sözün pratiğe döküldüğünün beyanıdır. Açıkçası büyük utanç içerisindeyim.
Ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilemiyorum bu hususta. O yüzden buradan topluca özür dilemek istiyorum, “Ben ByLock filan indirmedim. Böyle bir programın varlığından bile haberim henüz oldu. Bu program inmişse bile benim iradem dışındadır” deyip de aylardır bana derdini anlatmaya çalışan insanlardan!
Hiçbirini ciddiye almadım, hiçbirinin söylediğine itimat etmedim. Zira yargının, “ByLock, FETÖ için en kesin delildir!” açıklamalarına güvendim. Tarafıma, “ByLock nedeniyle görevimden oldum. İşimi kaybettim ama ben ByLock filan indirmedim” diyenlere açıkçası hep yalancı gözüyle baktım.
Gelinen noktada o nedenle çok mahcubum. Keşke, şeytanın bile aklına gelmeyeceği Mor Beyin adlı yöntemi kullanarak işi sulandırma çabasında olan FETÖ’nün, böyle şeytanlıklar yapabilme olasılığı çok önceden hesap edilmiş olsaydı. Bu kadar geç kalınmamış olunsaydı. Yine de Ankara Başsavcılığı’nı yaptıkları çalışmalardan ötürü kutluyorum. En azından geç de olsa böyle bir hilenin varlığından haberdar olmamıza vesile oldukları için tebrik ediyorum kendilerini. Ve naçizane şu minik uyarıyı yapmayı da bir görev kabul ediyorum:
Mor Beyin dolayısıyla mağdur olanların tam listesinin açıklanması lazım. Kim bunlar ve gerçekten böyle bir mağduriyete maruz kalmışlar mı tüm kamuoyunun bilmesi gerekiyor. Aksi halde kafalar karışır ve şüphecilik üst düzeye çıkar. Nereden bileceğiz Mor Beyin vesilesiyle bazı kötü niyetlilerin, gerçek FETÖ’cüleri de işin içine dahil edip tahliye ettirmeyeceğini...
Haksız mıyım?