Hem et yemek hem de şarbona yakalanmamak mı istiyorsunuz?
Dün, şarbonla ilgili endişemi dile getirince ve hastalıktan korunmak için et yemeyi tamamen hayatımdan çıkardığımı yazınca sabahın köründe etin babası olarak bilinen Cüneyt Asan tarafından arandım.
Bilen bilir ama bilmeyenler için hakkında küçük bir bilgi vereyim.
Cüneyt Asan’ın lakabı kamuoyunda, “Et Profesörü”dür.
9 yaşındayken ekonomik olumsuzluklar nedeniyle çırak olarak çalışmaya başladığı kasaplıkta hala bir numara olarak gösterilir.
Ve adı Türkiye’yi aşan ve gerek tarzıyla, gerekse yaptığı şovlarla dünyada bir marka haline dönüşen Nusret dahil, İstanbul’da, “Steak House” olarak bilinen ünlü tüm restoranların işletmecilerinin de hocasıdır, ustasıdır Asan.
Uzatmayayım çok üzülmüş benim, “Eti dünyamdan çıkardım” ifadelerime.
Anne tarafından uzak akrabalığımız da olan Cüneyt Ağabey piyasaları son derece olumsuz etkileyecek endişemin arkasını önünü düşünmeden dile getirdiğim için önce bir güzel fırçaladı bendenizi.
Sonra da 9 yaşında kasap çırağı olarak başladığı hayatının neredeyse tamamını et dünyasının içerisinde geçirmiş bir duayen olarak, “Kaç türlü şarbon var ve nasıl bulaşır?” sorularının yanıtlarının da olduğu bir metni tarafıma iletti sağ olsun.
Ancak bunların tamamını yazmama gerek yok zira günlerdir zaten yazılıp çiziliyorlar.
Benim Asan’dan öğrendiğim çok daha önemli bir kritik bilgi var onu paylaşmak istiyorum sizlerle.
Diyor ki; “Şarbon riski tüm dünyada, her zaman var. Olmaya da devam edecek. Mühim olan bu riski ortadan kaldıracak tedbirleri almak”
Kesinlikle katılıyorum bu söylediğine ancak bu üreticinin, satıcının, aracının alacağı, alması gereken önlemler.
Bir tüketici olarak ben nasıl korurum kendimi şarbondan?
Esas mesele bu!
İki yolu varmış bunun…
Biri, tıpkı dün benim yazdığım gibi et ve et ürünlerini tamamen hayatından çıkarmakmış…
“Seninki kesinlikle şarbondan kendini korumak için bir yöntem ama eğer et seviyorsan, geri kalan yaşamına et yiyerek devam etmek istiyorsan, o zaman bu yöntem geçici bir yöntem olur. Çünkü et hayatında oldukça şarbon tehlikesi de hep olacaktır hayatında!” diyor Cüneyt Asan.
Ve sadece şu an değil, bir insanın ömrünün sonuna kadar şarbondan kendini korumak için mutlaka ama mutlaka dikkat etmesi gereken şeyin denetimli et tüketmesi gerektiğine vurgu yapıyor.
“İster büyük market olsun, ister küçük kasap ya da restoran…
Tüketeceğiniz etin günlük denetim raporunu isteyin yeter!
O rapor yoksa, o et ile ilgili mutlaka bir sorun vardır. Şarbon değilse de başka bir şey vardır. O nedenle alınmaz da, yenilmez de!“ diyerek çok net bir biçimde noktayı koyuyor.
Veganlar belki kızacak bana ama ben eti seviyorum. Gerçekten de şu anda ara vermeye karar vermiş olmam sadece palyatif bir tedbir.
Hayatımdan tamamen çıkarmak mümkün değil.
O yüzden bundan sonra nerede olursa olsun et yemek istediğimde denetim raporunu isteyeceğim.
Eğer aranızda benim gibi etten vazgeçmesi mümkün olmayanlar var ise bence onlar da aynını yapmalı…
“Bu etin sertifikası nerede?“ diye sormalı…