Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hani bir ankete denk gelseydim… Mesela aralarında Ahmet Kural’ın olduğu ünlü 5 erkek ismi verilip de, “Sizce bunlardan hangisi kadın dövmeye meyillidir?” şeklinde bir soru yöneltilmiş olsaydı…

        Cevabımda katiyen Ahmet Kural olmazdı.

        Neden?

        Çünkü gerek Kural’ın sosyal hayatta duruşu, gerekse bir oyuncu olarak sergilediği profil, o kadar şiddete meyili olmayan bir profil gibi duruyor ki; “Bırakın dövmeyi, sövmeyi… Bir kadına el bile kaldırmaz!” bir adam sanırdım.

        O nedenle şoka girdim dün gündeme bomba gibi düşen şarkıcı Sıla’nın Kural’dan şiddet gördüğüne yönelik haberler üzerine…

        İnanamadım.

        Dönüp dönüp okudum Sıla’nın savcılıkta verdiği ifadeyi.

        Diyor ki: "Yerlerde sürüklendim, kafam duvarlara vuruldu. Kaçmaya çalıştığım sırada, Ahmet Kural tekrar yakaladı ve kafama kül tablasıyla vurdu. Yoğun hakarete maruz kaldım. Yaklaşık 45 dakika sürdü bu saldırı. Evden çıkmaya çalışırken tekrar yakaladı beni ve tekrar bir boğuşma oldu. Bu sırada üstüm başım parçalandı ve zar zor kapıyı açıp kaçabildim.”

        Samimiyetle söylüyorum; Allah korumuş kadıncağızı…

        Ya yaptığı bir iyilik ya da birine yaptığı bir hayır işi karşı gelmiş.

        Öldürülebilirdi de…

        Bir kadının kafasına kül tablası indiren adam eline geçirdiği keskin bir aletle daha fenasını da yapabilirdi.

        Umarım bir daha böyle korkunç bir şey yaşamaz.

        Geçmiş olsun diliyorum kendisine.

        Bu arada haberde okuduğuma göre Sıla’nın avukatı Ahmet Kural hakkında 3 ay uzaklaştırma istemiş savcılıktan. Ve Aile Mahkemesi de bu talebi kabul etmiş. Ancak bence bu adamla ilgili bundan çok daha fazlası yapılmalı.

        Çünkü belli ki normal bir ruh haline sahip değil.

        Psikiyatristler, psikologlar nasıl bir teşhis koyarlar Ahmet Kural’a bilmiyorum ama Sıla’nın anlattıklarına bakarak, ben çok net, “Ağır psikopat” diyorum.

        Evet. 3 ay uzaklaştırma şarkıcı Sıla’yı bu psikopat adamdan gelecek herhangi bir tehlikeden koruyabilir ama başka kadınları koruyamaz!

        Sonuçta Kural 3 ay Sıla’dan uzak duracak ama toplum içinde olmaya, başka kadınlarla beraber olmaya devam edecek.

        O nedenle bence Ahmet Kural’ın ivedilikle üzerine bir deli gömleği giydirilip derhal bir psikiyatri kliniğine yatırılması gerekiyor.

        Haksız mıyım?

        ***

        Bu mudur sizin belediyecilikten anladığınız?

        Fotoğrafı dün bir okurum yolladı.

        Baktığınızda cicili bicili renkler ve çocuk resimleriyle üzeri kapatılmış bir kule görüyorsunuz.

        Okurum yazmasa, o kulenin ne olduğunu söylemese, ben bu kuleyi parkı güzelleştirsin diye dikilmiş bir yapı zannederdim.

        Eminim siz de öyle zannettiniz.

        Ama sıkı durun!

        O kule öyle sıradan bir kule değil.

        İçinde insan sağlığını tehdit eden, hatta bazı bilim insanlarına göre etrafa zehir saçan bir şeyler var.

        Evet! Yanlış okumadınız değerli okurlarım.

        O cicili bicili renklerle, resimlerle boyanarak kamufle edilen kule aslında bir “baz” istasyonu!

        Ve Maltepe Belediyesi çocuk parkının tam yanında izin verdiği bu baz istasyonunu vatandaştan saklamak için uyanıklık yapıp bu şekilde kapatmış.

        Sonradan, “Doğru mu değil mi bu aktarılan bilgi?” diye araştırınca bir de aynı konuyla ilgili video elde ettim.

        O videoyu da paylaşıyorum sizlerle.

        Şimdi…

        İzninizle o parka çocuğunu götüren tüm Maltepeliler adına Belediye Başkanı Ali Kılıç’a sormak istiyorum:

        Baz istasyonuna izin vermek elbette ki yasal hakkınız.

        Ama bu hakkınızı bir lokma çocukların oyun oynadığı parkın dibinde kullanmış olmanız büyük bir rezalet!

        Bu yaptığınızın, “Önce insan” diyen partinizin politikalarıyla nasıl bir zıtlık taşıdığı zaten malumunuz.

        Belli ki sizin için “Önce insan” değil, “Önce para” önemli.

        Asla kabul edilir bir şey değil böyle bir anlayışa sahip olmanız ayrı konu ama…

        Bazı bilim insanlarına, bilimsel verilere göre insan sağlığı için tehlikeli olduğu iddia edilen baz istasyonunu vatandaştan gizlemek için süsleyip, püsleyip yutturmak niye?

        Diyelim o baz istasyonu sayesinde elde edeceğiniz gelir sizin için çok kıymetli.

        Peki bunu vatandaştan niye saklama gereği duyuyorsunuz?

        Niye gayet şirin bir şeymiş gibi algılansın diye çocuk resimleri ile etrafını kapatıp milleti kandırıyorsunuz?

        Bu mudur sizin belediyecilikten anladığınız?

        Yıllarca yaşadığınız Almanya’da size bunu mu öğrettiler?

        Siz bu tür bir belediyecilik yapmak için mi kalktınız geldiniz ta Avrupalardan Ali Bey?

        ***

        Sakın gitmeyin Başsavcım!

        Önceki gün kaleme aldığım Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine dair yazımı İstanbul Başsavcılığı resmen teyit etti.

        Bilindiği gibi Kaşıkçı’nın boğularak öldürüldüğünü ve cesedinin parçalara ayrılarak yok edildiğini söyleyen savcılık, bu açıklamayı Suudi savcının ziyaretinden hemen sonra yaptı.

        Nerede yaptılar bunu, Konsolosluk binasının içinde mi, yoksa dışarıda bir yerde mi bilmiyorum ama sanıyorum ki; ”Asitle yok edildi!” bilgisi de doğru.

        Ben bununla da ilgili çok yakın zamanda kanıt sunan bir verinin kamuoyuyla paylaşılacağına inanıyorum.

        Bu arada öğrendik ki, olayın iç yüzünün aydınlanması için Türkiye’ye gelen Suudi Savcı, araştırma yapabilmesi için iki kez görüştüğü İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan’ı ülkesine davet etmiş.

        Suudi Arabistan’a yani…

        Tabii gidip gitmeyeceği Sayın Fidan’ın bileceği iş ama ben olsam gitmem.

        Vallahi de gitmem, billahi de gitmem…

        “Burada, üstelik de kendi yurttaşını korkunç bir şekilde öldüren, bir vahşete imza atan bu haydutlar kim bilir kendi ülkelerinde insanlara ne yapar?” diye çekince duyar ve adımımı dahi atmam!

        Diğer Yazılar