Bir Sağlık Turizmi Bakanlığı şart bu ülkeye!
Birkaç gündür Antalya’da yaşayan eski bir arkadaşımın yanındayım.
Çalıştığı alan turizm sektörü olunca haliyle hem onunla hem de onun çevresiyle yapılan sohbetlerin tamamı da turizm üzerinden oldu.
Mevsim sonbahar ve hava da önceki yılların aksine soğuk ve rüzgarlı olduğundan otellerdeki doluluk oranları düşük.
Ancak yine de otel işletmecilerinin keyfi yerinde. Çünkü bilindiği gibi yaz sezonu inanılmaz verimli geçti Antalya için.
2016 ve 2017'deki iki zor yılın ardından 2018'de tarihinin en iyi dönemini yaşadı. Ve rekor üstüne rekor kırıldı şehre gelen turist sayısında. Önemli bir acentenin yetkilisinin aktardığına göre 10 milyon baraj aşılalı epeyce bir zaman olmuş.
Ancak otel işletmecilerini ve acenteleri mutlu eden bu durumdan kentteki esnaf son derece mutsuz.
Tabir-i caizse kan ağlıyor.
Çünkü Antalya'daki hemen tüm otellerde uygulanan, “her şey dahil sistem” turistin dışarı çıkıp para harcamasına adeta duvar örüyor.
Çok dert dinledim bu konuda. Tamamını aktarmaya kalksam herhalde yazı dizisi çıkar.
Ancak onlara da dedim. Bu konuda yapılabilecek çok fazla bir şey yok. En azından şimdilik. Çünkü Antalya başta olmak üzere güneyde geçtiğimiz yaz gelen turist sayısında bu kadar büyük bir rekorun kırılmasının en büyük nedeni zaten “her şey dahil” denilen bu sistem.
Bu sistem devre dışı kaldığında Antalya’nın bugün olduğu gibi bir kapasite ile turizme hizmet vermesi mümkün değil.
Gelen turistlerin ancak küçük bir kısmı kalburüstü şeklinde tabir edeceğimiz türden zenginlerden oluşuyor.
Büyük kısmı ise ancak “her şey dahil” sistemle Antalya’ya gelip tatil yapma olanağı yakalayan yabancılar.
HERKESİ MUTLU EDECEK TURİZM SAĞLIK TURİZMİDİR!
Hülasa… Esnafı mutsuz eden bu sistemin şu an için devre dışı bırakılmasını mümkün görmediğim için bu sorunu çok uzatmayacağım.
Yine turizm ile ilgili ama başka bir koluna dikkat çekeceğim.
Sağlık turizmi…
Bence sektörde bu kanal doğru bir biçimde kullanılabilirse sadece turizmciler değil, bütün memleket çok mutlu olur.
Yurt dışında yaşamamış, herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle hastaneye işi düşmemiş insanların anlaması çok zor bu yazdıklarımı ama çok içten ve bir bilen olarak söylüyorum; Türkiye sağlık alanında bırakın Ortadoğu ve Arap ülkelerini, Avrupa’nın bile çok çok ilerisinde bir kaliteye sahip.
Abartmıyorum, gerçekten de belki de en iyi, en güçlü ve en rahat olduğumuz alan bu alan.
Bunun tabii ki çok sebepleri var.
Bir kere alanında çok başarılı, dünya çapında parmakla gösterilecek binlerce tıp adamımız var.
Ve en önemlisi son derece donanımlı ve seri biçimde hizmet veren hastanelerimiz…
Tamam kullanıyoruz bu alanı. Sağlık turizminde kesinlikle kötü değiliz ama bu kalitemiz ve altyapımıza göre maalesef hâlâ olması gereken yerde de değiliz.
Potansiyelimizin ancak yüzde 5’ini kullanıyoruz.
Bakın birkaç rakam vereceğim sizlere…
Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi verilerine göre, 2016'da 746 bin sağlık turisti ağırlanmış ve bunlardan 5.8 milyar dolar gelir elde edilmiş.
2017 yılında 8 milyar dolar…
2018 için tahmin edilen rakam 10 milyar dolar.
2023 yılında hedeflenen rakam ise 30 milyar dolar.
İstenilse bunun da çok daha üzerinde rakamlara ulaşılabilir.
Ekonomi ve Hazine Bakanlığı'nın bu konuda çabası takdirlik.
Bakanlık özellikle özel sektörü bu konuda teşvik amacıyla sağlık turizmi ile ilgili yabancı medyaya verilen reklam giderlerinin büyük bir kısmını karşılıyor.
Ancak diğer bakanlıklar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Alanları birbirinden farklı iki bakanlık da da yani Sağlık Bakanlığı'nda da, Turizm Bakanlığı'nda da maalesef bu alana dair özel bir çalışma yok.
Olmasını da beklememek lazım çünkü zaten her iki bakanlığın da iş yükleri çok ağır.
Bence normal turizmin 12 katı gelir getirecek bu alanın müstakil olarak yönetilmesi gerekiyor.
Mesela Sağlık Turizmi Bakanlığı…
Sadece bu alanda yoğunlaşacak ve yapılacak özel çalışmalar ve projelerle Türkiye’yi dünyanın en cazibeli, en popüler sağlık hizmeti veren ülkesi haline dönüştürecek bir bakanlık neden olmasın?