Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dün öğlen saatlerine doğruydu…

        CHP’li bir kaynağımdan gelen, “Duydun mu bomba haberi? Binali Yıldırım vazgeçmiş İstanbul adaylığından!” mesajını okur okumaz; “Yok öyle bir şey! Kim söylüyor ise sallıyor!” cevabını verdim.

        “Kemal Bey sallamaz” dedi o da. Sonra konu ile alakalı haberin linkini yolladı.

        Haberde yazılanları okuyunca gördüm ki, “Sallıyor” diyerek günahını almışım CHP Genel Başkanı’nın. Çünkü Kılıçdaroğlu, “Binali Yıldırım aday olmaktan vazgeçti” filan demiyor.

        “Adaylıktan vazgeçerse hiç şaşırmayın!" diyor.

        Bu arada günahını aldım diyorum ama esasında ben almadım. CHP’li kaynağım aldırttı. Çünkü attığı ilk mesajda doğrudan Yıldırım’ın adaylıktan vazgeçtiği yazıyordu.

        Hülasa… O yanlış okuduğu ya da okuduğunu yanlış anladığı için böyle bir karışıklık oldu ama baktım ki sonradan Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri bayağı gündem olmuş sosyal medyada.

        Birçok insan ciddi ciddi Binali Yıldırım’ın İstanbul adaylığından vazgeçip, geçmeyeceğini sorguluyor, merak ediyor.

        Ben o merakları gidereyim hemen.

        Zinhar böyle bir şey yok değerli okurlarım.

        Bu sadece Kemal Bey’in arzusu, içinden geçen niyeti.

        “Keşke böyle bir şey olsa! Keşke Binali Bey adaylıktan vazgeçse de bizim de İstanbul’u almakta şansımız olsa” diyecekken; “Vazgeçerse şaşırmayın” deyivermiş CHP lideri.

        Çoğunuz belki resmi olarak açıklanmamasından dolayı ortalıkta dolaşan bu söylentilere bakarak şüphe duyuyorsunuz aday olup olmayacağından ama bu şüphelerin tamamı yersiz.

        Çünkü AK Parti’nin İstanbul adayı kesin olarak Binali Yıldırım.

        Ankara, İzmir, Antalya gibi büyükşehirlerdeki adayların epeyce bir zaman önce açıklanmasına rağmen Binali Yıldırım’ın isminin kamuoyuna henüz deklare edilmemesinin nedenini 25 gün önce yazmıştım zaten.

        Ama bir kez daha yazayım:

        Cumhurbaşkanı Erdoğan için hem İstanbul’un hem de Binali Yıldırım isminin kalbindeki yeri çok ayrı ve özel.

        Bunun için de Yıldırım ismini ayrı ve farklı bir biçimde kamuoyuyla paylaşmak istiyor.

        Başka hiçbir şey yok emin olun.

        Ortada dolaşan laflar dedikodudan, spekülasyondan öte değil.

        Ve dün öğrendim ki bu açıklama yeni yılın ilk haftasında yapılacakmış.

        Yani 2 Ocak ve onu takip eden birkaç gün içerisinde.

        ***

        Bence Mart’ta da değil, Haziran'da olmalı tam açılış!

        Biliyorsunuz… 29 Ekim'de yapılan resmi açılışından hemen sonra İGA’nın davetlisi olarak gidip İstanbul Yeni Havalimanı’nı gezmiş ve gördüklerimi de sizlerle paylaşmıştım.

        Son derece modern, şık ve konforlu bir proje olan İstanbul’un bu dev yeni havalimanına da tam not vermiştim.

        Ancak sonrasında test amaçlı yapılan uçuşlarından gidiş-geliş olmak üzere 3 uçuş gerçekleştirince şunu gördüm ki, proje muhteşem ama 31 Aralık tarihindeki büyük açılışa hazır değil.

        Bu uçuşlardan en sonuncusu geçtiğimiz pazartesi gününün sabahıydı.

        Önceki uçuşlarımızda da birtakım eksiklikler gördüm ama o gün yani son uçuşumuzun dönüş günü yanımdaki arkadaşlarımla şuna kanaat getirdik ki; Havalimanı eğer 31 Aralık’ta tam teşekküllü hizmet vermeye başlarsa büyük kaos yaşanır.

        Bunun en büyük nedenlerinden biri İstanbul’da kış şartlarının başlamış olması.

        Hava şartlarındaki olumsuzluk o gün epeyce yordu bizi.

        Mesela giderken hava gayet güzeldi. Ve Ulus’tan yani benim evden yeni havalimanına kendi aracımızla 40 dakikada ulaşmıştık.

        Ancak dönüşte aynı güzergahta tam 1 saat 45 dakikamız yollarda geçti.

        İkinci neden ise kullanılmakta olan ve tam açılış gerçekleştirildikten sonra da kullanılacak olan alanlarda hâlâ inşaat çalışmalarının devam ediyor olması.

        Otoparklar büyük sorun mesela.

        Hâlâ ortada doğru dürüst bir otopark yok.

        Evet. Hummalı bir çalışma yürütülüyor 31 Aralık tarihine yetişsin diye ama bu çalışmaların da yeterli olacağını sanmıyorum.

        Ve bir başka neden de THY’nin yeni havalimanında hizmet vermeye hiç hazır olmaması.

        Bilet check-in bölümleri on numara. Pasaport kontrol ve çıkış noktaları da öyle. O bölgelerde büyük bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum ancak sonrasında THY yolcularını büyük problem bekliyor.

        Biz o uçuşlarımızdan ikisinde yurt dışına gittik. Birinde ise yurt içine. Ve gördük ki yapımı da, işletmesi de tamamen THY’nin sorumluluğunda olan CİP salonları açık değil henüz.

        İnşaatların yapımı devam ediyormuş ancak öğrendiğim kadarıyla 31 Aralık’a hem yurt dışı, hem de yurt içi CİP Lounge’ların yetişmesi çok mümkün görünmüyormuş.

        Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu durumu ben pek dert etmem ama elin Japon’u, Çinlisi ya da Amerikalısı için büyük dert olur CİP salonlarının henüz hazır olmaması.

        Sadece o da değil.

        Dünyanın en önemli havayolu şirketlerinin ittifakı olan Star Alliance üyesi Türk Hava Yolları da, şu anda Atatürk’te verdiği CİP hizmetini veremez ise marka değeri büyük sarsıntı geçirir.

        Hülasa…

        “Aklın yolu birdir” diye boşa denilmemiş.

        Geçen Salı günü havalimanında Ulaştırma Bakanı’nın başkanlığında yapılan toplantının sonucunda alınan açılışın ertelenme kararını destekliyorum.

        Çok doğru bir karar olarak görüyorum ve hatta ben bu ertelemenin Mart değil, Haziran olması gerektiğine inanıyorum.

        Hem İstanbul yaz havasına girince daha konforlu oluyor. Bir de bu arada metro dahil, havalimanındaki inşaatlar tamamen bitirilmiş hem de THY kendi sorumluluğunda olan CİP, VİP gibi salonlarda uluslararası düzeyde vereceği hizmete tam teşekkülü hazır olur.

        Diğer Yazılar