Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Daha önce yazdığım yazılarda olduğu gibi bir kez daha aynı suçlamalarla karşı karşıya kalacağımı bildiğimden hemen başında şu notu düşeyim yazımın!

        “İster ırkçı, kafatasçı, isterse faşist” deyin inanın hiç umurumda değil!

        Çünkü Suriyeliler konusunda ilk yazdığım yazı dahil, diğerlerinde de ne dediysem, nasıl bir tavır sergiledi isem hâlâ o noktadayım!

        Ve başka bir noktaya geçeceğimi de sanmıyorum!

        O nedenle yormayın o güzel parmaklarınızı! Sallamayın bana boşu boşuna n’olur!

        Gelelim şimdi şu “Suriyelilerin Türkiye ekonomisine katkısı” mevzusuna…

        Bu konuda savunma pozisyonunda olanların tamamı gibi Nagehan Alçı da aynı şeyi yaptı.

        Önceki günkü yazısında; “Suriyeliler kaynaklarımızı tüketmiyor bilakis ekonomimize katkı sağlıyorlar” diyerek avuntudan ibaret olan meşhur tezi savundu.

        Bir kere bu konuda kesinlikle Nagehan’a katılmıyorum onu diyeyim...

        Ayrıca hangi veriye göre iddia ediyor Suriyelilerin ekonomimize katkı sağladığını bilmiyorum ama yazısında bu tezini destekleyen herhangi bir data da göremedim bendeniz.

        Bakındım dün internette acaba var mı somut bir veri, rakam bu tezi destekleyen...

        Orda da göremedim.

        Gördüğüm benim bildiklerimden ibaret.

        Yani katkı sağlamıyorlar bilakis ekonomimize zarar veriyorlar...

        Nasıl mı?

        Uzmanlık alanım olmadığından yazacaklarımın ahkam kesiyorum şeklinde anlaşılmaması için dün işin erbabı olan ekonomist arkadaşım Murat Sağman’ı aradım.

        İŞSİZLİK ORANININ DÜŞMESİNİ ENGELLEDİLER!

        Ve sırf olur a benim fikrimden etkilenir de filan diye tek bir yorum yapmadan sadece; “Suriyelilerin ekonomimize katkısı nedir sana göre?” diye sordum.

        Ve aldığım yanıtlarla da yanılmadığımı anladım.

        Çok uzun bir sohbetti, tamamını aktarmam mümkün değil ancak Sağman’ın bu konudaki analizinin özeti şöyle...

        Diyor ki; “Suriyelilerin ekstra tüketici olarak ve devasa olmasa da yaptıkları irili ufaklı yatırımlarla ekonomimize katkı sağladıkları bir gerçek. Ancak bunun yanı sıra bir de bu devletin sayıları 4 milyonu bulan Suriyeli sığınmacılar için bu güne kadar harcadığı yaklaşık 40 milyar dolar var!

        Terazinin bir yanına ekstra tüketici olarak sağladıkları katkıyı ve yatırımlarını koyalım… Diğer tarafa da devletin kasasından harcamış olduğu rakamı…

        Asla; “Suriyeliler ekonomiye katkı sağlıyor!” denilemez!

        Aksine eksi etki yaptığı söylenmelidir.

        Çünkü Suriyelilerin ekonomimize katkı sunduklarını söyleyebilmemiz için önce onlar için harcanan 40 milyar doları ve biraz fazlasını hazineye sokmuş olmaları gerekirdi.

        Bildiğim kadarıyla böyle bir durum söz konusu bile değil.

        Ayrıca bir husus daha var. Ki ekonomik göstergeler açıdan en büyük olumsuzluklar arasında sayabileceğimiz husus.

        Yani işsizlik meselesi...

        Bir kere tüm ekonomistler şundan yüzde yüz eminiz ki; ‘Suriyelilerin Türkiye’ye sığınmaları ile birlikte işsizlik oranının düşmesi engellendi’.

        Tabii ki çoğu kaçak yani kayıt dışı çalıştırıldığı için bir rakam vermek mümkün değil ama herkes, hepimiz biliyoruz ki bu sığınmacıların yarattığı ekstra iş gücü nedeniyle zaten yüksek olan işsizlik oranımız düşmediği gibi yükseldi de!”

        REKLAM

        ***

        Bayramda ülkeye gezmeye giden sığınmacılar!

        Sağman’ın meselenin ekonomik tarafı ile ilgili söyledikleri bu.

        Şimdi gelelim sosyolojik boyutuna…

        Bir kere şu meseleyi konuşmaya kalkıştığımız anda Suriyeliler konusunda endişelerini, tespitlerini dile getiren insanlara ırkçı, kafatasçı, faşist bilmem ne diyerek ithamlarda bulunmaktan herkes vazgeçsin!

        İşin en kolay tarafı bu konuyu sadece insan hakları perspektifinden ele alıp ona göre yorum yapmak.

        Ancak bu mesele sadece o çerçevede değerlendirilecek; “Kapatın şu konuyu artık! İnsanlık değil yaptığınız!” denilip de geçiştirilecek sıradan bir mesele değil!

        Kabul edilsin edilmesin Türkiye için bir “Milli Güvenlik” meselesidir Suriyeliler meselesi...

        Tekrara düşmemek adına 2 Ocak 2019 yazmış olduğum yazının linkini iliştiriyorum… Lütfen orada verdiğim rakamlara ve yapmış olduğum analizleri dikkatlice okuyun…

        Bir konu daha var...

        Türkiye’deki Suriyelilerin Almanya’daki Türklerle kıyaslanması konusu...

        Bu kıyaslamayı da şiddetle reddediyorum.

        Kesinlikle yanlış bir yaklaşım!

        Neden?

        Bir kere Almanya’ya ilk giden Türk işçiler ülkelerinde savaş var, zulüm var, eziyet var diye gitmediler.

        Onlar, 2. Dünya Savaşı’nın ardından iş gücünde yaşadığı açığı kapatmak için Türkiye’den bu konuda destek isteyen Almanya Devleti’nin davetine icabet ettiler.

        ,

        İkincisi ise… Sonradan özellikle de 80 darbesi öncesi ve sonrası o günkü faşist devlet uygulamalarından, baskılarından, işkencelerinden dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalan insanlardır.

        Sadece Almanya da değil tüm Avrupa ülkelerinde olan bu insanlarla da Suriyeliler aynı durumda değil!

        Çünkü o insanların hepsi gittikleri ülkede mülteci statüsü alıp, iltica edip sonra da o ülkenin vatandaşlığına kabul edilmiş insanlardır.

        Türkiye de ki Suriyelilerin statüsü ise ne Almanya’ya işçi olarak ne de sonradan gidenler gibidir.

        Türkiye’deki Suriyeliler ülkelerinde savaş olduğu için kabul edildiler ama statüleri hukuken “Geçici koruma statüsü”.

        Uluslararası hukuka göre bu statünün çerçevesi de çok nettir!

        Bu statüye göre geçici olarak ülkesini terk eden sığınmacılar ülkelerinde şartlar düzeldiği anda geri gönderilir.

        Şimdi diyecek ki bazıları; “Adamların tepesine bomba yağarken nasıl geri gönderelim Sevilay? Ne diyorsun sen?”

        Valla kimse kusura bakmasın daha önce de demiştim zaten…

        (O yazının da linkini iliştiriyorum...)

        Yine diyorum!

        Madem bayramı seyranı fırsat bilip elini kolunu sallayarak Suriye’ye gidebiliyor ve gittiklerinde de sorunsuzca günlerce kalabiliyor bu insanlar...

        Demek ki savaş yok artık o gittikleri yerde! Sanıldığı gibi can güvenliği tehlikesi yaşamıyorlar...

        O zaman uluslararası hukuka göre verilen statüsünün gereğini yerine getirsin ve geri de dönmesin artık sığındığı ülkeye!

        Haksız mıyım?

        Diğer Yazılar