Bülent Arınç da mı ihraç edilecek?
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 6 yıl önceki sosyal medya paylaşımları nedeniyle hapis cezasına çarptırılması kararına dair çok enteresan bir isimden çok farklı yorum geldi.
Canan Hanım’ı sevmediğini, beğenmediğini ve yazdıklarına da kesinlikle katılmadığını belirttikten sonra; “Ama ifade özgürlüğüne saygı duymalıyız, tahammül etmek zorundayız” diyerek adeta iktidar cephesine gol atan eski AK Parti Milletvekili ve TBMM Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ın bu tavrı sadece iktidar kanadını değil, muhalif kesimleri de epeyce şaşırttı.
Tabii tam “Bu karar siyasi mi yoksa hukuki mi?” tartışmasının olduğu bir dönemde YİK üyesi Arınç’ın, “Ben de bir hukukçuyum… Bu mesajlar toplumu infiale sürükleyecek olsa, 2013'te bir soruşturma açardı savcılarımız. Ama üzerinden 6 yıl geçtikten sonra dava açılıp hemen 2-3 celsede karar veriliyorsa buna nasıl bakmak lazım?” ifadelerini kullanması… Bir de kayyum ile alakalı konuşurken üzerine, “Ben sadece Ahmet Türk'ü tanıyorum ve ona saygı duyuyorum. Ahmet Türk'ün benim üzerimdeki hakkı şudur. Bu kişinin terörle alakası yoktur. Ahmet Türk'ün terörle alakası yoktur. Barış olsun isteyen biridir!" sözleri akıllara, “Bu Arınç ne yapmaya çalışıyor?” sorusunu getirdi.
Çok çeşitli tezler var bu soruya cevaben…
Bir kısma göre… Arınç, partisinin toplum nezdindeki algısını “dengeleme” maksadı ile bu tavrı sergiledi…
Onlara göre danışıklı dövüş söz konusu… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde oldu her şey. Yani bir anlamda iyi polis rolünü oynuyor Bülent Bey.
Bazıları ise tam tersi tezi savunuyor…
Onlar da Arınç’ın kurucuları arasında olduğu partisinin kuruluş felsefesinden fazlasıyla uzaklaştığını ve partinin lideri Erdoğan ve kurmaylarına bu uzaklaşmanın pek hayra olmadığını göstermek, işaret etmek için bu ekstrem çıkışı yaptığını düşünüyor.
Diyorlar ki; “Tipik Bülent Arınç! Kimseye sormamıştır… Kimseyle konuşmamıştır… Sonucunun neye mal olacağını, nasıl bir reaksiyona neden olacağını hesaplamadan kendi kendine almıştır bu tavrı… Ona göre AK Parti son dönemde freni patlamış bir kamyon gibi uçuruma doğru sürükleniyor. Bir ağabeyin, eski ama usta bir kaptan olan kendisinin de yapması gereken şey hızla gitmekte olan kamyona atlayıp el frenini çekip, kamyonu mümkün olduğunca erken durdurmak!”
Bir kısma göre ise “gemileri yaktı” Bülent Arınç!
O da artık bir yol ayrımında ve ayrılmadan evvel de ne niyette, ne görüşte olduğunu kamuoyuna açıkça deklare edip öyle gitmek istedi.
Bir küçük grup ise diyor ki; “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasında AK Parti genel başkanlığını başka bir isme devretmek gibi bir proje var… Eğer Erdoğan bu projeyi hayata geçirme kararını verirse partinin liderinin kim olacağını da genel kurul üyelerine bırakacak. Yani emanetçi bir genel başkan değil, seçilmiş bir genel başkana devredecek koltuğu… Arınç, Erdoğan’ın yakın gelecekte hayata geçireceği bu projeye dahil olmak istediği için bu çıkışları yapıyor!”
Bana sorarsanız eğer bu tezlerden en inandırıcı geleni ilk tez…
Yani şu danışıklı dövüş meselesi…
Ben de oğlu MYK’da, kendisi Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nda üye olan Arınç’ın önceki gün Habertürk TV’de… Arkadaşımız Mehmet Akif Ersoy’un programında sergilemiş olduğu tavrı Cumhurbaşkanı’ndan ve onun yakın kurmaylarından habersiz sergilemiş olabileceğine inanmıyorum…
Zira öyleyse zaten… Yani diğer tezlerden herhangi biri doğruysa…
Bülent Arınç’ın da tıpkı eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nda olduğu gibi parti tüzel kişiliği hakkında basın yayın araçları ile kamuoyu nezdinde küçük düşüren beyanlarda bulunduğu gerekçesi ile disipline sevki ve kesin ihracının istenmesi lazım.
Yanılıyor muyum?