Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bekliyordum esasında KHK mağdurları ile ilgili yazdığım yazıların devam etmemesi için FETÖ’cülerin şahsıma saldırıya geçeceğini…

        O nedenle şaşırmıyorum.

        Hatta bilakis seviniyorum.

        Demek yazdıklarım bu konuda bir aydınlanma sağlıyor ki toplumda ufak ufak tekere çomak sokmak için gelmeye başladılar diye düşünüyorum.

        Niye böyle düşünüyorum peki?

        Ee çünkü KHK dolayısıyla yaşanan bu mağduriyetlerden en büyük kazancı sağlayanlar yine onlar!

        Özellikle bu mağduriyetleri yurtdışında kullanarak prim yapmaya devam eden yine onlar!

        O nedenle de mağduriyetlerin ortadan kalkmasını istemiyorlar tabii...

        Baktılar ki bir deli çıktı meydana ve ortada heyula gibi duran bu mağduriyetlerin bir an evvel sonlandırılması için yetkililerin dikkatini çekmek için çırpınıyor!

        “Kesmeliyiz bunun önünü” deyip parazite başladılar.

        Bakın ben bunlarını ciğerini bilirim.

        Yani FETÖ’cülerin…

        Sinsi ve çok şeytanidirler.

        O kadar ki...

        Sosyal medyada epeyce ses getiren KHK ile ilgili yazılarımın altına dümdüz; “Bizim hain bir yapı olduğumuz konusunda en çok bağıran bu kadındı! Alçaklığımızın deşifre olmasında bu kadının payı çok büyüktür!” diyemedikleri için kendileri de sanki mağdurmuş gibi bir görüntü verip; “Bu kadına sakın inanmayın! Vaktinde en çok gazı veren, ateşi körükleyen, acımasız olanlardandı bu kadın!” mealinde yorumlarla işi sulandırmaya, yazılarımın önünü kesmeye çalışıyorlar.

        Ama beyhude!

        Çünkü evet, o gün aynen dedikleri gibi... Devletin tüm kanallarına sızıp ahtapot gibi her bir yanını sararak ve adeta paralel devlet kuran ve kurdukları bu devletin imkanlarını kullanarak, devleti içeriden çökertmeye çalışan alçaklara karşı ilk mücadeleyi başlatan ve sonuna kadar da devam ettiren gazetecilerden biriyim.

        Hem de yargı, emniyet dahil tüm ülkede muktedir ve iktidarla da el ele, kol kola yürürlerken!

        Tehditlerine, şantajlarına ve hakkımda ortaya attıkları bir yığın iftiraya aldırış etmeden çata çat mücadele ettim!

        Ve kimsenin şüphesi olmasın bugün de olsa aynı mücadeleyi aynı şekilde veririm...

        Çünkü o günkü mücadelemde haklı ve çok doğru bir yerdeydim.

        Bugün de öyle bir noktadayım!

        Bu yazıları onların arkasını toplamak ya da onları aklamak için yazmıyorum!

        Tam aksine topuklayarak ülke dışına kaçan o alçakların vesilesi ile mağdur olmuş gariban insanlara sahip çıkıyorum.

        Onların hainliği nedeniyle masum insanlara yapılan haksızlığın giderilmesi adına adalet için mücadele veriyorum.

        Şunu da söyleyeyim yeri geldi…

        Bu köşe, bu kalem bana halkın, milletin sesine tercüman olayım diye emanet edilmiştir.

        Bunun bilincinde olmaya gayret ediyorum ve her yazımda ünlü düşünür Montesquieu’nün; “Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir!” sözünü rehber olarak görüyorum.

        Eğer yazdıklarımla değil yüzbinlerin… Bir kişinin dahi mağduriyetinin ortadan kalkmasına faydam olabiliyorsa da vicdanen huzura kavuşuyor ve inanılmaz mutlu oluyorum!

        NOT: Bu arada gerçek mağdurlardan ricam, nerede olursa olsun esasında mağduriyetlerin kalkmasına blokaj koymak isteyen bu hainlerin parazit yapmalarına izin vermemeleridir! Unutulmasın ki bu örgüt mensupları bu ülkede bir değil, birden fazla kere darbe girişiminde bulunmuştur. Ve son girişimlerinde de yüzlerce masum insanın şehit olmasına sebep olmuşlardır!

        REKLAM

        ***

        Tatlıtuğ ile resim çektireni genç diye affetmek mi lazım?

        Ben de ilk gördüğüm anda o fotoğrafı, şaşkınlık içerisinde tepkimi gösteriverdim.

        Ama sonradan HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz tarafından; “Hakim ve film yıldızının sosyal medyada yer alan fotoğrafı üzerine başlatılan incelemede ilk saptanan resmi gerçek, ilgilinin yargılandığı mahkemenin 13. Asliye Ceza Mahkemesi olup, fotoğrafta yer alan hakimin 12. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi olduğudur” açıklamasını okuyunca; “Çok mu üzerine gittik” diye de bir sorgulama başlayınca sosyal medyada…

        Yalan söylemeyeceğim… Ben de kendi kendime sordum.

        Ve ama enteresan olan doğru muydu o ilk tepkim, değil miydi uzunca bir süre de karar veremedim.

        Ne zaman ki Habertürk’ün başarılı muhabiri Arzu Kaya’nın emekli ve görevde olan bazı yargı mensuplarının konu hakkında yorumlarını derlediği haberi gördüm…

        Ondan sonra inandım ki, ben de diğer insanlar da hiç haksız değilmişiz verdiğimiz tepkilerde.

        Söz konusu haberin linkini veriyorum sizlere de…

        Mümkünse lütfen okuyunuz Hakime Hanım’ın kürsüde ve cübbesi üzerinde olduğu halde ünlü oyuncu Kıvanç Tatlıtuğ ile çektirip sonra da sosyal medyasında paylaştığı o fotoğrafa ilişkin olgun yaşta olan yargı mensuplarının yorumlarını.

        Genellikle genç ve deneyimsiz olduğuna vurgu yapılmış ama yine de tamamı bu fotoğrafın etik olmadığı yönünde ortak kanaat bildirmişler.

        Ben de aynen katılıyorum bu yoruma.

        Evet. O da nihayetinde bir insan. Onun da mesleğinin dışında sahip olduğu bir sosyal çevresi var ama her ne olursa olsun, bırakın sosyal medyada filan yayınlanmasını, öyle bir fotoğrafın çekilmiş bile olması büyük ayıp bana göre.

        “Gençtir, deneyimsizdir, düşünememiştir” yorumlarına da katılmıyorum bu arada.

        Bir insanın taşıdığı cübbesinin ağırlığının ne olduğunu… O cübbenin kendisine ne gibi sorumluluklar yüklediğini bilmesi için yaşının olgun, meslekte deneyimli olması filan gerekmiyor.

        Nihayetinde zaten hakim ya da savcı olanlar görev alanları, sorumlulukları ve görevlerinin gerektirdiği davranışları çok net bir biçimde anlatan bir mevzuatı hatmedip öyle başlıyorlar mesleğe.

        Bir lokma çocuğun bile önüne o mevzuat konulsa ileride hakim ya da savcı olduğunda nasıl bir tutum içerisinde olması gerektiğini mutlaka idrak eder.

        Hülasa… Hiç kusura bakmasın Hakime Hanım da ve; “Ama siz de çok üzerine gittiniz” diyenler…

        O fotoğrafın o kürsüde, o cübbeyle çekilmiş olması skandal bir durumdur. Sosyal medya hesabından yayınlaması ise fecaattir.

        Ve bence bunun da mutlaka bir karşılığı olmalıdır.

        Demiyorum elbette “Hanımefendi meslekten ihraç edilsin” falan ama yapılanın da yanlış olduğunun, etik olmadığının altının çizilmesi adına da hiç değilse bir disiplin cezası verilsin!

        Haksız mıyım?

        Diğer Yazılar