KHK ile nasıl hayat karartılmış net bir örnek daha!
Biliyorsunuz birkaç defadır KHK yani kanun Hükmünde Kararnameler neticesinde mağdur olmuş insanların sorunlarının çözümü için, adalet çağrısı için çabalıyorum.
Sebebine gelince…
Daha evvelki bir yazımda demiştim...
Bu köşe, bu kalem, bana kamudaki aksaklıkları, hukuksuzlukları, haksızlıkları geniş kitlelere duyurmam için emanet edildi.
Olabildiğince bu emanete uygun davranmaya gayret ediyorum.
Çabam hukuk dışına çıkılarak mağdur edilmiş herkesin haklarının geri verilmesi içindir.
İşte bugün de aynı şey için uğraşıyor bu kalem.
KHK mağduriyetleri denilince genellikle akla kamuda çalışanların ihraç edilmesi geliyor.
Elbette ki en acıklı hikayeler o alanda yaşanıyor ama kamuda olmayıp, kamuyla alakası olmayanların da yaşadıklarını öğrenince akıllara durgunluk veren birbirinden farklı öyküler var değerli okurlarım.
Bunlardan biri de Adana’dan mesela.
Ben de bu hikayeden, KHK ile ilgili yazılarımı dikkatle takip eden ve yazılarımı sosyal medyadaki hesapları üzerinden de paylaşarak destek veren Balyoz davası mağdurlarından emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz; “Takdir ediyorum verdiğiniz çabayı… KHK’lar ile hukuk dışına çıkıldı gerçekten ve çok büyük mağduriyetler yaratıldı. Bu mağduriyetlerden birine de ben şahidim! Lütfen bu konuyu da gündeme getirin” dedikten sonra haberdar oldum.
Ahmet Yavuz’un kefalet verdiği bu mağdur hikayesi; “Hakikaten bu kadar da olmaz!” dedirten bir hikaye…
Bilen bilir… Anadolu’daki yerel gazetecilik İstanbul'a göre çok daha zordur.
FETÖ ile 2006'dan bu yana mücadele eden bir gazete var Adana'da; Adana Haber Gazetesi.
Yayına başladığı tarih 29 Ekim 2005.
Gazetenin 1. yıl kutlamalarında; "Cumhuriyet’e hizmet ödülleri” dağıtmış bir gazete Adana Haber.
Türkan Saylan, Yılmaz Büyükerşen, Tuncay Özkan, Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe, Mustafa Balbay, İlhan Selçuk ve tanınmış birçok Cumhuriyet savunucusu bu özel gecede ödüllerini almışlar.
Ve 2006 tarihli Adana Haber arşivleri...
Neredeyse ülkeyi yönetenlerin tamamının; “Muhterem Hocaefendi” diye hitap ettikleri dönemde Adana Haber gazetesi bu hain yapılanmanın Adana'daki rant ve vurgun düzenini manşetlerine taşımış.
Ve “FETHULLAH” diye cesur manşetler atmış.
Gazetenin yazarı Rıfat Söylemez, 19 Mayıs 2007’de katıldığı bir tv programında Fethullahçı yapılanmanın emniyet teşkilatını ele geçirmeye çalıştığını eğer bu işe göz yumulursa Mustafa Kemal'in laik ve çağdaş cumhuriyetinin büyük bir tehlikeye gireceğini haykırmış.
Bu programdan hemen sonra emniyet ve yargıdaki Fethullahçı yapılanma gazeteci Rıfat Söylemez hakkında önce soruşturma ardından Türk Emniyet Teşkilatını aşağılamaktan dava açmış.
Adana Haber gazetesi bir dönem hiç kimsenin sütunlarına yansıtmadığı Balyoz ve Askeri Casusluk kumpaslarında Atatürkçülerin, Kemalistlerin yanında yer almış ve FETÖ kumpaslarıyla cezaevlerinde tutsak edilen komutanların ve ailelerinin Adana'dan Türkiye'ye sesi olmaya çalışmış.
Ta ki yıllarını cezaevlerinde geçirmek zorunda bırakılan askerler tahliye olduğu güne kadar…
Murat Eren FETÖ kumpaslarıyla hayatı karartılan ve sonrasında cezaevlerinde unutulan bir yüzbaşıydı.
Bu aşağılık örgütün ilk mağduruydu Murat Eren.
Onun varlığını, çektiği sıkıntıları ve adını Türkiye'ye ilk duyuran gazete yine Adana Haber olmuş.
2014 yılından itibaren Adana'daki FETÖ yapılanmasına dikkat çeken bu gazete yüzlerce manşetinde bu yapıya, bu yapının Adana'daki finans ve bürokrasi ayağına neden dokunulmadığını sorgulamış…
Sosyal demokrat kimlikli insanların yazdığı ve yönettiği bu gazete, siyasi görüşü tamamen zıt olsa da; “FETÖ ile mücadelede sonuna kadar seninleyiz Uzun Adam!” manşetini atarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında yer aldığını duyurmuş.
Üstelik bu manşetin altındaki spotta; “Adana’da FETÖ ile Mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan yalnız” diyerek en az manşet kadar önemli bir duruma da dikkat çekmiş .
Özetle yani bu gazete her daim, “Atatürk” demiş Cumhuriyet değerlerine sımsıkı bağlı olduğunu haykırmış ve tarikatlar, özellikle de FETÖ ve onun gibi terör örgütlerinin her zaman karşısında yer almış bir gazete.
Eminim ki eğer 15 Temmuz hain darbe girişimi başarılı olsaydı bu aşağılık örgütün Adana'daki ilk hedefi her halde Rıfat Söylemez ve Adana Haber gazetesi olurdu.
Hiçbir tehdide aldırmamışlar.
Yargı ve polis içerisindeki o büyük yapılanmadan hiç çekinmemişler ve FETÖ hain örgütünün gizli kalmış tüm sırlarını açığa çıkartmışlar.
Peki 15 Temmuz sonrası ne olmuş?
Şaka gibi ama Türkiye'de asker, yargı ve emniyet mensuplarının ardından FETÖ suçlamasıyla ilk göz altına alınanlar Adana'daki işte çoğunluğu sosyal demokrat olan bu gazeteciler olmuş.
Rıfat Söylemez hain darbe girişiminden tam bir hafta sonra FETÖ örgüt üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınmış.
3 gün sonra sevk edildiği mahkemede yurt dışı yasağıyla serbest bırakılmış ama 2 gün sonra eşi Sevgi Söylemez'in imtiyaz sahibi olduğu Adana Haber gazetesi Türkiye'nin ilk KHK'sıyla FETÖ’cü suçlamasıyla kapatılmış.
Sevgi Söylemez'in arabalarına ve bütün mallarına el konulmuş. Ve sonradan bunlar alelacele bir şekilde TMSF tarafından satılmış.
Bu arada Sevgi Söylemez'in emekli maaşı bloke edilmiş.
Düşünün… Gazeteye yönelik en ufak bir suç delili yok.
Olamaz da zira gerçekten de FETÖ’ye herkesin secdeye durduğu dönemde Adana Haber gazetesi bu hain yapıya karşı çok cesurca mücadele vermiş.
Peki eşinin adına olan gazeteyi KHK ile kapattıran, yazar Rıfat Söylemez'e yönelik suçlamanın delilleri ne?
17/25 Aralık sürecinin ilk 15 gününde atılan 8-10 tweet!
İşin komik tarafı…
Aynı tweetlerden ötürü zaten bazı AK Partili isimlerin şikayetiyle ifadesi alınmış Rıfat Söylemez’in.
Ama dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan Ümit Şahiner (Halen Adana Bölge Mahkemesi’nde savcı olarak görev yapıyor) tarafından yürütülen soruşturma sonunda kovuşturmaya yer yok kararı verilmiş.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sadece bir hafta sonra takipsizlik verilen tweetlere yeni hiçbir delil eklemesi yapılmadan bu kez Adana Adliyesi’nde terör soruşturmalarına bakan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Şirin Acar'ın talimatıyla terör örgütü üyeliğinden gözaltı kararı verilmiş.
Deniliyor ki; “FETÖ soruşturmaları maalesef bir intikam aracına dönüştürüldü!”
Bu hikaye tam da böyle bir hikaye işte değerli okurlarım.
Söz konusu gazete ve yazarı Rıfat Söylemez Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Laik çizgide bir yayın politikasına sahip.
Şu çok net ki; Bu gazetenin yayın çizgisi nedeniyle rahatsız olan Adana’daki bazı AK Partililer intikam ve rövanş amacıyla bu insanları FETÖ soruşturmasına dahil edip hayatlarını karartmışlar.
Bu arada gazetenin sahibi Sevgi Söylemez hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı yaklaşık 3 yıl süren bir soruşturma yürütmüş. Ve geçmişini, sosyal medya hesaplarını, banka hesap hareketlerini didik didik eden o soruşturma sonunda Sevgi Söylemez hakkında FETÖ ile iltisakı, irtibatı ya da bir başka yakınlığı tespit edilememiş ve şüpheli hakkında kovuşturmaya yer yok kararı verilmiş.
İşte değerli okurlarım size kapı gibi bir başka açıdan bir KHK mağduriyeti daha!
Biz hep sadece işlerine son verilen, memuriyetle ilişkisi kesilen mağdurları biliyoruz ama birde malına, mülküne iş yerine haksız yere, hukuksuzca el konulan böyle insanlar var!
Soruşturma ve davaları takipsizlik ve beraatle sonuçlanan insanlar nasıl işlerine dönmeyi hak ediyorlarsa… Hakkında hiçbir suç bulunamayan bu insanların da gazetesini yeniden yayın hayatına başlatma ve el konulan tüm mallarını da geri alma hakkı var!
Olmaz böyle hukuksuzluk, adaletsizlik!
Olmaz!
Haksız mıyım?