Millet canının, trollerse iftira ile linçin derdinde!
“Koyun can, kasap et derdinde” diye bir laf vardır hani…
Bizim sosyal medyada uyarlarına gelmeyeni, hoşlarına gitmeyeni güruh halinde linç etmeyi gelenek haline getirmiş trol sürüsünün de ruh halini tam olarak özetleyen deyim aynen bu değerli okurlarım…
Zaten hepimizin canı burnunda!
Dünyanın başına bela olmuş korkunç bir salgınla mücadele için el birliği ile çabalıyoruz.
Ne yerdeyiz, ne gökte!
Topyekûn bunalmış, gerilmiş bir halde hayata bir şekilde tutunmaya çalışıyoruz…
Son gelişmeleri anbean izlemek için kulağımız televizyon ekranlarında, gözlerimiz sosyal medyada resmen yaşam savaşı veriyoruz…
Ama gelin görün ki işte…
Çoğu müstear isimle yazan ve ne oldukları, kime hizmet ettikleri tam olarak belli olmayan ve çoğunlukla da belli bir merkezden aldıkları talimat gereği sürü halinde hareket eden malum trol tayfası…
Böylesi zor, güç bir dönemden geçerken bile aldıkları maaşın hakkını vermek adına utanmadan, hayasızca devam ediyorlar uyarlarına gelmeyeni linçlemeye!
Önceki gün ne kadar alçak ve hayasız olduklarını bir kez daha sergilediler.
Virüs bu ülkede tespit edildiği günden bu yana, bir gün dahi görevini aksatmadan, hayatını riske ederek görevi başında olan sevgili arkadaşım, meslektaşım Didem Arslan Yılmaz’ı hedef aldılar.
Didem’in hazırlayıp sunduğu Türkiye’nin Nabzı programında konu yine Koronavirüs (Covid-19) salgını ve maske kullanımıydı.
Programda Türkiye’den Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon ve Mikrobiyoloji Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, Beyinder Kurucu Başkanı ve Habertürk yazarı Prof. Dr. Derya Uludüz ile halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan vardı.
Bir de California Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu…
Uzatmayayım…
Başlarda gayet güzel giden programın ilerleyen dakikalarında tansiyon yükseldi.
Çünkü herkesten daha çok konuşan ve konuştuğu zamanlarda da nedense hep bir acayip agresyon sergileyen Prof. Çilingiroğlu sözünün kesildiğini, müdahale edildiğini falan söyleyip hem Didem’i hem de programdaki diğer bilim insanlarını rencide edecek kaba ve nahoş ifadeler kullanmaya başladı.
Sanki konuya bir tek o vakıfmış gibi o biliyormuş her şeyi gibi son derece kibirli hal ve hareketler sergileyip programı sadece kendisinin konuşacağı bir yayına dönüştürmeye çalıştı.
Tabii Didem de bir moderatör sorumluluğunda davranarak yayındaki diğer bilim insanlarını yok sayan Çilingiroğlu’nun bu garip tarzı üzerine müdahale etmek zorunda kaldı.
Ve bu müdahale üzerine sanki daha önce hiç konuşmamış ya da konuşması sürekli kesilmiş gibi bir manzara çizen Çilingiroğlu garip şekilde afra tafra sergileyerek yayından ayrıldı.
Bir kere hocanın yaptığı büyük bir saygısızlıktı ve bu saygısızlık Didem’den ya da programdaki diğer konuklardan çok biz izleyicilere idi.
Onun altını kalın kalın çizeyim.
Neyse…
Hoca o saygısızlığı yapıp bir,”Hoşçakalın” filan demeden ve üzerine hatta; “Bir daha da sizin yayınıza katılmayacağım” gibi tehditler savurup telefonu Didem’le birlikte tüm Türkiye’nin suratına kapatınca Didem’de de şafak attı sonunda ve; “Katılmazsanız katılmayın!” dedi.
Samimiyetle söylüyorum…
Sabır taşı olsa çatlardı zaten Çilingiroğlu’nun o hal ve tavırları karşısında…
Yine iyi dayandı Didem.
Bilmiyorum ben olsam ne yapardım.
Ve bariz, kanıtlı, ispatlı ortada olan bu olay Habertürk TV’ye saldırı için zaten apartta bekleyen maaşlı trol sürüsünü harekete geçirdi.
Ve; “Çilingiroğlu Türkiye’yi övmeye başlayınca Didem Arslan Yılmaz sözünü kesmeye çalıştı hocanın!” iftirasına dönüştürerek linç için servise başladılar.
Tabii işin acı tarafı bu maaşlı linççi sürünün neyi, ne amaçla yaptığına ve ne kadar doğru söylüyorlarına filan bakmadan bazı aklı başında sanılanların da peşlerinden sürüklenmesiydi.
Yani acı olan... Türkiye’nin en doğru, tarafsız medya araçlarından biri olan Habertürk’e ve bu bünye altında çalışan bizlere saldırmaları için hakikate değil, yalana ihtiyaç duyan maaşlı trol ordusunun alçaklığına “tarafsız haber istiyoruz” diye çığlık atanların da alet olmasıydı.
Bu arada; ”Hiç konuşturmadınız beni, sözümü kestiniz!” diyerek ekranda kendini paralayan Çilingiroğlu ve diğer konukların konuşma sürelerini yayınladı dün Didem twitter hesabında…
Aynen şöyle süreler:
45 dk. Prof. Dr. Mehmet Çilingiroğlu
20 dk. Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan
18 dk. Prof. Dr. İlyas Dökmetaş
12 dk. Prof. Dr. Derya Uludüz...
Söz konusu yayını ve özellikle de o bölümü dikkatinize sunuyorum.
Ve lütfen herkes…
Tam 47 dakika konuşup da; “Konuşamadım… Beni konuşturmadınız…” diyerek ekranda feveranlar yapan Çilingiroğlu’nun o garip hallerini ve Türkiye’nin en profesyonel moderatörlerinin başında gelen Didem’in sabrını iyi izlemesini ve sonrada vicdanına sorup öyle yorum yapmasını istiyorum...
Buna rağmen hâlâ birileri; “Yok! Habertürk TV, Didem Arslan Yılmaz yanlış yaptı!” diyorsa da onları da direkt Allah’a havale ediyorum!
*
Birçok otel sağlık çalışanlarının hizmetinde
Koranavirüs salgınında bulaş olacak en riskli insanların sağlık çalışanları olduğunu ve bu insanlara bebekler gibi bakılması gerektiğini anlattığım yazım…
Ve; “Sağlık çalışanlarını virüsten korumak için bir önerim var!“ başlıklı yazımdaki çağrım karşılık buldu çok şükür…
İstanbul’da hizmet veren birçok otel sağlık çalışanlarına her şey dahil hizmet vermek için kapılarını açtı…
Birçok otelden bu konuyla ilgili açıklama geliyor tarafıma…
Başta Taksim’deki The Marmara Otel olmak üzere…
Sonra Çeçen Holding bünyesinde faaliyet gösteren Avrupa’nın en büyük Hilton Otel’i unvanına sahip Şişli Bomonti Hilton…
Ve Anadolu yakasının yıldız otellerinden Cevahir Hotel Asia gibi İstanbul turizminin gözdesi olan tüm otellere ve bilmediğim için ya da bana ulaşmadıkları için adını yazamadığım var ise diğer tüm otellere, hepsine çok çok teşekkür ediyorum…
Sağolsunlar, varolsunlar…
İşte biz…
Ancak böyle el ele verir isek bu musibeti, belayı başımızdan def edebiliriz ülke olarak!
Birarada ve beraber…