Bu aileye yapılan resmen devlet terörüdür!
Tarih 17 Mayıs 2020…
Yer Ankara…
Saat 21.40 civarı…
İftar vaktinden yaklaşık bir saat sonra…
34 yaşındaki Serkan Kantık, üzerinde pijamaları olduğu halde çöpleri atmak için evlerinin hemen karşısındaki çöp kutusuna gidiyor.
Ve atar atmaz da evine dönüyor.
İşte tam o arada yani apartman kapısından içeri girmek üzereyken iki bekçi tarafından durduruluyor.
Ve bir devlet görevlisine yakışmayan üslup ve edayla niye dışarıda olduğu soruluyor.
“Çöp dökmeye indim” diyor Serkan Kantık.
Bekçilerden biri; “Sokağa çıkma yasağı var. İnemezsin. Kimliğini göster! Ben devletim lann” filan deyince de tartışma başlıyor.
O arada tabii iftar sonrası olduğu için başta ailesi olmak üzere konu komşu balkonda çay sefası yapıyor.
AİLENİN GÖZÜ ÖNÜNDE
Annesi, babası; “Çocuk çöp dökmeye gitti. Niye böyle yapıyorsunuz?” deyince bekçilerden biri bu defa da balkondaki aile fertlerine aynı tarz ve edayla çıkışıyor.
Ebeveynlerinin bu durum karşısında endişelenmesi üzerine Serkan Kantık; “Düzgün konuşun ailemle” diyerek uyarma ihtiyacı hissediyor.
İşte ondan sonra da Kantık Ailesi için kabus dolu saatler başlıyor…
Serkan Kantık’a 12 yaşındaki kardeşi dahil tüm ailesinin gözleri önünde önce biber gazı sıkılıyor, sonra dövülüyor, coplanıyor…
Oğullarını korumak amacıyla müdahale etmek isteyen aileye de biber gazı sıkılıyor ve astım hastası babanın göğsüne ayakları ile basılıp tüm aile teslim alınıyor.
Daha sonra da polis ve bekçi takviyesi gelince de Serkan Kantık ve kendisinden bir yaş küçük diğer kardeşine ters kelepçe takılıyor ve 12 yaşındaki kardeşi, annesi babası ile birlikte önce doktor muayenesine sonra da karakola götürülüyor.
TERS KELEPÇE İLE MUAYENE
Muayenede doktorun ikazına rağmen ters kelepçeler çıkarılmıyor.
İşin acı tarafı 2 mahalle bekçisinin gariban bir aileye başlattığı bu zulüm karakolda da olabildiğince devam ettiriliyor.
Askerliklerini komando olarak yapan iki kardeşe sürekli; “Siz teröristsiniz! Devletin ne olduğunu, gücünü öğreneceksiniz!” diyerek hakaretler ediliyor.
Bütün gece küçücük penceresiz bir hücrede bekletilen iki kardeşin en azından anne baba ve 12 yaşındaki küçük kardeşlerine kötü davranılmaması için yakarmalarını ise hiç kimse dinlemiyor.
Annenin namaz kılmasına müsaade edilmiyor.
Sahur vakti su içmek isteyen aile fertlerine tuvalet lavaboları gösteriliyor…
Kantık’ın o anları anlattığı videoyu dikkatinize sunuyorum.
Korkunçluğu, devletin bekçilerinin, polisinin eliyle halkını nasıl terörize ettiğini kulaklarınızla bir de siz dinleyin!
Konuyu Twiter’daki hesabından gündeme ilk getiren İYİ Parti Ankara İl Başkanı Yetkin Öztürk’tü, ilk önce onu aradım.
Diyor ki: “Bu mahalle bekçileriyle ilgili duyduğumuz ilk olay değil Ankara’da ama böylesini hiç duymamıştık! Bunların bu kadar ileriye gittiklerine hiç şahit olmamıştık!”
Sonra da Serkan Kantık’la konuştum.
Psikolojisi alt üst olmuş durumda.
O anları anlatırken sesi titriyor hâlâ.
Yemin ediyorum benim de dinlediklerim karşısında kanım dondu.
Ve böyle bir olayın kendi başıma gelmesi ya da sevdiklerimin, yakınlarımın başına gelmesi durumunda nasıl bir reaksiyon göstereceğimi düşündüm hep.
Ve kendi kendime; “Canımızı, malımızı, namusumuzu korumakla mükellef devlet görevlileri halka karşı nasıl bu kadar zalim olabiliyorlar ve bu zalim olma gücünü kimden alıyorlar!” sorusunu sordum.
AİLEYE SOKAĞA ÇIKMA CEZASI
Bu arada bütün bu olayların sonunda ailenin tüm fertlerine sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ceza kesildiğini de ekleyeyim.
Olayın bütünü çok sarsmış Serkan Kantık’ı ama özelde iki şeye kahrolmuş.
Birincisi 12 yaşındaki küçük kardeşine devlet eliyle yaşatılanlar.
Sosyal Hizmetler görevlisi, gözetmeni filan olmadan polis tarafından ifadesinin alındığı o anlardan belli ki çok etkilenmiş.
Çocuk o günden beri tek başına uyuyamıyor.
Uyuduğunda da sürekli kabuslar gördüğü için uyanıyor.
Dahası ne zaman aileden biri dışarı çıkmaya yeltense kapının önüne bedenini set çekip kimsenin dışarı çıkmasına izin vermiyor.
İkincisi ise olay boyunca kendisine ve ailesine mütemadiyen; “Siz gizli teröristsiniz! Vatan hainisiniz!” denilerek hakaretler edilmesi.
ŞIRNAK'TA ASKERLİK YAPTI
Şırnak’ta askerliğini yaparken içinde bulunduğu aracın yakınında mayın patladığı için bir kulağında işitme kaybı olan Serkan Kantık; “Sıkılan biber gazı, coplanmalar, darp edilmeler değil ama bizim gibi vatansever bir aileye edilen o ağır sözleri unutmak ve affetmek hiç mümkün değil” diyor.
Gerçekten değil…
Bütün yaşanan bu olaya balkonlarda keyif çayı yapan komşuların tamamı da şahit olmuş o gece.
Hatta Kantık Ailesi’ne göz göre göre uygulanan bu terörü durdurmak için araya giren bazıları da coplardan ve biber gazından payını almış.
Askerliklerini Güneydoğu'da yapan Hakan ve Serkan Kantık kardeşlerin aldığı Üstün Hizmet ve Takdirname belgeleri. Üstün Hizmet Belgesi kamuda işe alınmasında Hakan Kantık'a referans olmuş...Serkan Kantık; “İçişleri Bakanı bir müfettiş yollarsa mahalleye… O gece burada ne olduğunu bana ve aileme neler yaşatıldığını şahitleri ile tek tek öğrenir! Bilgileri olsun ki asla bu olayın peşini bırakmayacağız! Şahsımın ve ailemin yerlere atılan itibarını geri kaldırmak için sonuna kadar mücadele edeceğiz ve gerekirse AYM’ye kadar da gideceğiz!” diyor.
Umarım iş o kadar uzamaz.
Umarım başta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmak üzere bu devletin her daim hukuk devleti olduğunu savunan yöneticiler Serkan Kantık ve ailesine 17 Mayıs gecesi yaşatılan o hukuk ve insanlık dışı muamelenin hesabının yargı önünde sorulması için lazım olan mekanizmayı devreye sokarlar!
NOT: Ankara’da 17 Mayıs 2020 günü yaşanan olayla ilgili kaleme aldığım yazı sonrası Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından bir açıklama yapıldı.
O açıklamayı aynen dikkatlerinize sunuyorum;
“Bir siyasi parti il başkanı tarafından Çarşı ve Mahalle Bekçilerimizin Etimesgut ilçemizde bir aileye karşı aşırı güç kullandığı ve kötü muamelede bulunulduğu yönünde sosyal medya üzerinden gerçek dışı paylaşımlar yapılması üzerine aşağıdaki açıklamaya gerek duyulmuştur:
17.05.2020 günü saat 22:00 sıralarında ilimiz Etimesgut ilçesinde sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ikametine girmesi yönünde yaya devriye görevi yapan Çarşı Ve Mahalle Bekçilerimiz tarafından uyarılan ve kimliğini ibraz etmemekte ısrar ettiği için açık kimlik bilgileri sonradan tespit edilen S.K. isimli şahıs yapılan tüm ikazlara rağmen ikametine girmemekte direnmiştir.
Aynı siyasi partinin ilçe yönetim kurulu üyesi ve şahsın babası olan Ü.K. ile diğer aile fertleri olaya sonradan müdahil olarak görevli memurlara mukavemet ve hakarette bulunmuş, şahsın kardeşi H.K. ise Çarşı ve Mahalle Bekçimizin boynunu sıkmak suretiyle fiziki saldırı gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirilen saldırının şiddet ve yoğunluğunun artması üzerine takviye personel talep edilmiş, şahıslar göz yaşartıcı gaz dahil olmak üzere kademeli ve orantılı güç kullanılarak etkisiz hale getirilmiştir.
Cumhuriyet Savcısının talimatıyla doktor raporları alınarak polis merkezine intikal ettirilen şahısların Barodan görevlendirilen müdafi huzurunda “Görevi Yaptırmamak İçin Direnme, Görevli Memura Mukavemet ve Hakaret” suçlarından ifadeleri alınmıştır. “Basit tıbbi müdahale ile giderilebilir” şeklinde doktor raporu verilen şahıslardan Ü.K., Z.K. ve S.K. ifadelerinin ardından polis merkezinden salıverilmiş, görevli memura fiziki saldırıda bulunan H.K. isimli şahıs ise 18/05/2020 günü mevcutlu olarak çıkarıldığı adli mercilerce adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır.
Gerçeği yansıtmayan bu tür paylaşımlara itibar edilmemelidir!”
Ben de bunun üzerine tekrar Serkan Kantır’ı aradım ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün açıklamasındaki tüm iddiaları yönelttim.
Kesinlikle kabul etmiyor Kantır kendisi ve ailesi ile ilgili yapılan suçlamaları ve ısrarla İçişleri Bakanlığı’ndan söz konusu olayı çok yönlü soruşturması için müfettiş görevlendirilmesi talebini iletiyor.
Ve tabii polisin elindeki tüm kamera kayıtlarının da ortaya çıkarılmasını.