Hocanın sözünün üstüne söz söylemem!
Ayasofya…
Müze mi kalmalı yoksa camii statüsü mü verilmeli?
Kurnazca bulabilirsiniz ama ben bu tür marazalı, tartışmalı konularda yazmadan ya da konuşmadan evvel bilgisine, tecrübesine, samimiyetine ve etkisine güvendiğim apolitik akademisyenlerin görüşlerini açıklamasını bekliyorum.
Çünkü neredeyse ömrünün tamamını uzmanlık isteyen konularda otorite olmak için harcamış, emek vermiş bilim insanlarından daha fazla şey bilmem mümkün değil.
Bu tavrım sadece tarihi ilgilendiren konularla da ilgili değildir.
Hukuki, ekonomik ya da uzmanlık gerektiren başka konularda da aynıdır.
Mesela ceza hukuku ile ilgili bir konu gündeme geldiğinde ve tartışma yaşandığında evvela o alanda uzman hocaların ne dediğine bakarım.
Mesela Profesör Doktor Adem Sözüer’in son sözü her zaman başımın tacı olmuştur!
Yani; “Hocanın lafının üzerine laf söylenmez!” mottosu vazgeçilmezimdir.
Hülasa… Ayasofya konusunda da nazarımda tarih, özellikle de Osmanlı Tarihi denilince akla gelen ilk isim olan İlber Ortaylı’nın görüşü benim görüşümdür.
Diyor ki İlber Hocam; “Bunun müze kararına, Cumhuriyet hükümetimiz ve ilk Cumhurbaşkanımız ve Türkiye mareşali başkanlığındaki bir heyet karar vermiştir ve bu böyle olacaktır. Uygunu budur. Burada birtakım törenlere, gösterilere lüzum yoktur. Kaldı ki, bir bölümünde ezan da okunuyor, cuma namazı da kılınıyor. Buna itaat etmek zorundayız, bizim kararımızdır, bizim devletimizin kararıdır. Çocuk oyuncağı değildir. Politika aracı yapılmasını doğru bulmuyorum. Tehlikelidir. Bunu karşılayacak bir gücünüzün olması lazım. Bu varsa bile lüzumlu lüzumsuz sık sık kullanılmamalı!"
BİZ AVRUPALI BAĞNAZLAR GİBİ OLAMAYIZ!
Efendim bunun örneği dünyada var mı? Yok. Kurtuba Camii'ni çevirdiler kiliseye, ortasına bir de katedral inşa ettiler. Berbat bir şey. Bütün yapısını bozdular. Bugün bile kilise olarak devam ediyorlar. Biz onlara uymak zorunda değiliz. Biz İspanyol değiliz. Biz dünya devletiyiz. Bizim fütuhatımızda (fetih) da her zaman bir ölçü, bir saygı olmuştur başkalarına karşı. Kendimizi Batı Avrupa'daki bağnaz kitlelerle bir ayarda tutarak hareket edemeyiz!
EFENDİ BİZİZ, SAHİP BİZİZ!
Cumhuriyet hükümetinin 1934'teki kararına itaat etmek zorundayız. Durumlar değişir, başka çirkin olaylar meydana gelir. Hiç temenni etmiyorum. O zaman iş değişir. Efendi biziz, sahip biziz. Kimse bizi zorlayamaz ama biz de güne uyalım. Dünyanın bütün metropollerinde Müslüman cemaatleri yaşıyor, camilerimiz yapılıyor. Birtakım yerlerde, tarihte bizim olan camiler şimdi yabancıların elindedir. Bunun mukabiline geçtikleri zaman, mukabele-i bilmisil yaptıkları zaman ne yapacağız? Bunu da lütfen hesaba alalım ve ona göre konuşalım"