Bu ülkede kadına şiddet de, cinayet de, tecavüz de niye bitmez?
Bir kadın daha öldü…
Henüz 27 yaşında olan gencecik üniversiteli bir kız, Pınar Gültekin, alçak, namussuz, haysiyetsiz bir erkek bozuntusu tarafından katledildi.
Ve biz, hepimiz bir kez daha isyan ettik…
Tıpkı bir önceki cinayette, ondan öncekinde ve ondan bir öncekinde olduğu gibi…
Üzülerek söylüyorum ki; “Bir dahakinde de yine aynı şeyi yapacağız…”
Ülkenin bir yerlerinde yine bir kadın karşı cinsi tarafından ya dövülecek ya da öldürülecek ve biz hep beraber bir kez daha “Yeter artık!” diye haykıracağız.
Yani durmayacak…
Kadına şiddet, kadına taciz, kadına tecavüz, kadının ölümü bitmeyecek bu ülkede!
Çünkü maalesef yaşadığımız toplumdaki değerlendirmeler bu sonucun çıkması için resmen dayatıyor!
Üzülerek söylüyorum…
Erkeğin kadının üzerinde, bedeninde, yaşam biçiminde söz hakkı olduğu bir görüş, anlayış falan değil artık bu ülkede!
Bir kültür.
Ve bu kültür hakim olmaya devam ettikçe de biz daha çok kadının dövülmesine, ölümüne, tecavüze uğramasına şahitlik yapacağız.
İşin acı tarafı bu hakim kültüre sahip olan sadece erkekler de değil.
Ne analar var bu ülkede; “Karı kız benim ancak oğlumun elinin kiri olur” diyen…
Ne kadınlar var; “Dövse de, vursa da, aldatsa da, kırsa da… Yine de başımın tacı erkeğimdir!” deyip kocası ya da sevgilisi tarafından başına getirilen her türlü melanete göz yumup susup oturan!
Ne bacılar var… Ağabeyi aşağıladığında, itip kalktığında yengesine; “Ama canım sen kadınsın sonuçta! Haddini bil biraz!” deyip azarlayan!
Erkeklerin çoğunluğunun kadına bakış açısını, kadın ile alakalı değerlendirmelerini söylemiyorum bile…
Daha dün öldürülen Pınar’ın ardından sosyal medyada; “Su testisi su yolunda kırılır! O da evli barklı adamla niye fingirdiriyormuş!” şeklinde vicdansızca yorumlar yazanlar oldu!
Şaka gibi ama sanki o karaktersiz cani, Cemal Metin Avcı bekar olsaymış Pınar’ı katletmeyecek, Pınar’ın yaşama hakkını elinden almayacakmış gibi onu haklı göstermeye çalışan bir güruhun var olduğu topraklarda yaşıyoruz biz…
Özetle sevgili okurlarım…
Yarayan bir kana haline gelen kadına şiddetin, cinayetlerin son bulması için bu toplumun ihtiyacı olan tek şey köklü bir zihniyet değişimidir!
Bu zihniyet, bu yoz kültür değişmedikçe, dönüşmedikçe…
Her cinayette erkekten çok kadında suç arayan bir kafa var olmaya devam ettikçe pozitif yönde bir gelişme beklemek hayalperestlikten başka bir şey değildir.
Sakın bu sözlerimden İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını desteklediğim manası falan çıkmasın ama…
Gerçek şu ki; Kadının bedeni, yaşam biçimi üzerinde erkeğin tahakküm kurma hakkı olduğunu savunan bu anlayış devam ettikçe ister İstanbul Sözleşmesi olsun isterse idam kararı alınsın…
Sonuç değişmeyecektir!
Kadın dövülmeye, itilip kakılmaya, katledilip bir bidona ya da çöp tenekesine tıkılmaya devam edecektir!