Bir Ogün Samast daha başımıza bela olmadan! Lütfen!
Azerbaycan-Ermenistan savaşında nerede duruyorum?
Tabii ki haklı olanın.
Çünkü bu savaşta hangi ülkenin haklı olduğu ayan beyan bellidir.
Bırakınız filanca ülkenin ne dediğini…
Uluslararası hukuka göre Dağlık Karabağ olarak bilinen bölgenin Azerbaycan’ın bir parçası olduğu tüm dünya tarafından kabul görmüş bir realitedir!
Hal buyken sırf Ermeni nüfus o bölgede çok daha yoğun diye Ermenistan’ın Karabağ üzerinde hak iddia etmesi kabul edilemez.
Dış politika uzmanlık alanım olmadığı için ahkam kesmeyeceğim.
Ancak 33 yıl önce başlamış, can ve mal kaybına neden olmuş ve bugün hala da olmaya devam eden savaşta sorgusuz sualsiz Azerbaycan’ın yanında yer aldığımın bilinmesini istiyorum.
Ermenistan Karabağ’da işgalcidir ve yapması gereken tek şey derhal bu işgale son vermektir!
Tabii ki bu görüşüm savaşa destek verdiğim, savaşı istediğim anlamına da gelmez.
En kötü barışın bile en haklı savaştan daha iyi olduğuna inanan bir birey, bir demokrat olarak Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan savaşın son bulması şu anki en büyük arzularımdan biri.
Nihayetinde savaş demek kan dökülmesi demektir.
Savaş demek, bir lokma bebeklerin, çocukların, sivil, masum insanların hayatını kaybetmesi demektir.
Hülasa…
Umarım daha fazla çocuk, masum ölmeden Ermenistan-Azerbaycan arasındaki savaş son bulur.
Gelelim savaşın bizdeki etkisine…
Gerek Azerbaycan’ın hukuki haklı pozisyonu gerekse iki ülke arasında uzun yıllardır devam etmekte olan ileri derecedeki yakınlık Türkiye’nin tavrını Azerbaycan’dan yana ve net bir biçimde sergilemesi gayet normal ve doğal bir durum.
Ancak aşırı fanatik bazıları Türkiye’nin tamamen haklılık yanlısı bu duruşunu ya yanlış anlıyor ya da öyle anlamaya çalışıyor.
Sanki Türkiye Azerbaycan’ın yanında Ermeni nefretinden, Ermeni milleti ile husumetinden dolayı yer alıyormuş gibi bir anlayış içerisinde değerlendirip…
Türkiye’de yaşayan Ermenilere nefretini kusuyor.
Ermeni yurttaşlarımızı hedef alan paylaşımlarla iğrenç ırkçılıklarını faş ediyorlar.
Dün tanıdığım Ermeni dostlarımdan biri ile görüştüm.
Rahmetli dost, ağabeyimiz Hrant Dink gibi yine Malatyalı olan ve Ermeni cemaati içerisinde ağırlığı olan hemşerimle uzun uzun sohbet ettik.
Ve şunu gördüm.
Zaten hep tedirgindiler.
Maalesef her daim diken üzerinde yaşayan insanlar Türkiye’deki Ermeniler…
Ama Ermenistan-Azerbaycan savaşı başladığı günden bu yana bu tedirginlik 10 misli artmış durumda.
Çünkü bir provokasyon olması halinde başlarına gelebileceklerden dolayı çok korkuyorlar.
Haklılar da, zira bu ülkenin sicili bu tür provokasyonlarla dolu…
Benim görüştüğüm hemşerimin yaşı epeyce var ve pandemi tehlikesi dolayısıyla zaten hiç dışarı çıkmıyor ama onun iş güç sahibi olan aktif hayatta olan çocukları var…
Gencecik torunları var…
Diyor ki; “Mecbur olmadıkça artık hiçbirimiz dışarı çıkmıyoruz…”
Empati yapın ve düşünün bu insanların ruh halini lütfen.
Bu vatanın bir bireyi, mensubusunuz.
Sevdalısınız hatta bu vatana!
O kadar ki bu sevda…
Diğer Ermeniler gibi istediğiniz anda ve üstelik batıda bir ülkede istediğiniz gibi yaşayabilme imkanınız var.
Ama gitmiyorsunuz ve doğduğunuz bu topraklarda ısrarla ailenizle yaşamaya çalışıyorsunuz.
Ne acı ki hiç alakanız olmayan bir savaş nedeniyle hedefe oturtuluyor ve ırkçılığı maharet zanneden güruh tarafından olmadık hakaretlere, aşağılamalara, tehditlere maruz kalıyorsunuz…
Mutlaka İçişleri Bakanlığı da farkındadır tehlikenin ama bir de ben Sayın Bakan Süleyman Soylu’ya ve tüm Emniyet Teşkilatı’na çağrıda bulunmak istiyorum.
Ermenistan’ın haksız işgaliyle başlayan savaş nedeniyle klavyelerinden Türkiye’deki Ermenilerle ilgili sosyal medya hesaplarından nefret paylaşımları yapan fanatiklerle ilgili kesinlikle bir şeyler yapılmalı.
Hem de acilen…
Sözüm ona milliyetçi bu sahte klavye kabadayılarının ne yazarsa yazsın boşa yazdıkları gibi anlayışla bakılmamalı meseleye…
Evet… Bu sahte milliyetçiler, kabadayılar ancak klavyeleri üzerinden ahkam keserler doğru.
Karşısında polisi, savcıyı, hakimi görünce korkudan donlarını ıslatıp; “Ben öyle demek istememiştim… Kem küm” ederler ok!
Ama unutmayalım…
Üç beş daha fazla takipçi kazanmak için klavyelerinden ırkçılık yapıp, nefretlerini kusan bu alçak fanatikleri takip eden binlerce cahil, bilinçsiz, bilgisiz genç insan var…
O alçakların yazdıklarından etkilenip Ermeni komşusuna, iş arkadaşına gözü kapalı tetiği çekebilecek Ogün Samastlar var.
O Samastlar’ın cahilliklerini eyleme dönüştürmesine izin vermemek lazım!
Bu yüzden tekrar söylüyorum…
Ermenistan-Azerbaycan savaşı üzerinden sosyal medyada Ermeni milleti ile ilgili adice, alçakça paylaşımlar yapanlarla ilgili ciddi bir yaptırım alınmalı.
Geç kalmadan ama…
Bir Ogün Samast daha başımıza bela olmadan…