Berat Albayrak meselesi...
Her yazardan olduğu gibi benden de istifa eden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak olayı ile ilgili yorum yapmam bekleniyor, isteniyor...
Profesyonel bakarsanız meseleye aslında bu ülkenin gündemleri ile ilgili yorum yapan bir yazar olarak son iki gündür ortalığı ayağa kaldıran bu konu hakkında yazmam doğaldır ve icap da eder.
Doğrusu kendi cephemde bir şeyler de yazarak yorumladım konuyu ancak sonra sil tuşuna basıp yok ettim.
Çünkü şunu düşündüm.
Evet çok uzun zamandır... Neredeyse 5 yıldan fazladır görüşmüyor olsak da... Sonuçta ben Berat Albayrak ile aynı grup çatısı altında aynı şirkette çalıştım.
Bir mesai arkadaşlığımız var yani...
Ha Sabah gazetesinden beni kovdular ama sonuçta o kovulmama giden süreci ben başlattım.
Ben dedim; "Kusura bakmayın sizin yayın politikanız bana ters! Ben sizinle aynı fikirde değilim. Benim görüşlerim sizinkiyle taban tabana zıt!"
Yayın politikalarına itiraz etmeyip devam etseydim belki de şu an hala Sabah'ta yazmaya devam ediyor olacaktım.
Uzatmayayım...
Berat Albayrak'ı siyasette tanımış olsaydım elbette ki yazardım bu konuyla alakalı bir şeyler ama iyi kötü bir mesai arkadaşlığımız oldu kendisiyle.
Biliyorum ki şu anda yaşadıkları onlar açısından epeyce can sıkıcı.
Tatsız...
Şimdi onlar bu kadar can sıkıntısı yaşarken.
Güç durumdayken...
Çok eskilerde de kalmış olsa...
Mesai yapmışlığımızın gereği...
Benim bu duruma ilişkin yorum yapmam profesyonelliktir belki ama aldığım kültür, edep, terbiyeye göre ise etik değildir...
O yüzden kimse benden bu konuda yorum filan beklemesin lütfen...