İhsan Arslan'ın suçu konuşulanları konuşmak mı oldu?
AK Parti’nin eski Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu’nun 2015 yılında katıldığı bir taziye ziyareti nedeniyle savcılığa ifadeye çağrıldığı haberi gündeme düşmüştü ve herkes tam birbirine; “Neler oluyor?” diye soru sormaya başlamıştı ki...
En çok da AK Parti’nin kuruluşundan beri var olan özgürlükçü, muhafazakar tabanı şoka uğratan İhsan Arslan’ın disipline sevk edildiği haberi patladı.
Ensarioğlu konusu farklı...
Onu dün Nagehan çok güzel, ayrıntılı bir biçimde yazdı.
Üzerine yazılacak fazla bir şey yok.
Gerçekten de olay Türk siyasal tarihine "7 Şubat MİT Krizi" olarak geçen o meşum hikayeyle büyük benzerlik taşıyor.
Ensarioğlu soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesinden anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı başta olmak üzere AK Parti çevrelerindeki hiç kimsenin de soruşturmadan haberi yokmuş.
Dün ben de görüştüm Ensarioğlu ile.
Şaşkın olan sadece kendisi değil.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül bile kendisini arayıp; "Neler oluyor?" diye sormuş.
Galip Bey de henüz bu soruşturmanın başlatılma nedenini ve hatta yerini tam bilmiyor.
Diyarbakır değil ondan emin.
Talimat verilen savcılık hangi il, neresi onu da araştırıyor.
Ankara ya da İzmir olabilir gibi bir ifade kullandı ama tekrar ediyorum; "Bu bilgi de kesin değil!"
Gelelim İhsan Arslan'ın disipline sevki konusuna.
Baştan peşin peşin şunu söyleyeyim bir kere...
Partinin kuruluşunda yer almış ve AK Parti’nin yıllar süren tek başına iktidarını borçlu olduğu Kürtlerle yakınlığında, iletişiminde önemli katkısı olmuş, Erdoğan’ın "dava arkadaşları” arasında ismi sayılan İhsan Arslan’ın verdiği bir röportaj dolayısıyla disipline sevki Ensarioğlu’na açılan soruşturma kadar acayip bir iş.
Dün biraz yokladım.
Anladığım kadarıyla bu sevk işi partide epeyce can sıkmış.
Ancak bazı çevreler tarafından öne sürülen disipline sevki kendisine yediremediği için İhsan Arslan’ın AK Parti’den istifa edeceği iddiası da doğru değil.
Çünkü öğrendiğim kadarıyla olayı kişisel algılamıyor İhsan Arslan.
AK Parti'nin kuruluşundan beri yer alan ancak pek aktif olmayan isimlerden biri şöyle bir yorum yaptı değerli okurlarım...
"Şok oldum ama benim bildiğim, tanıdığım İhsan Arslan istifa falan etmez. O disiplin kuruluna gider ve söz konusu o söyleşide dile getirdiklerini de o kurulda sonuna kadar savunur. Sonuçta bu sevk İhsan Arslan’ın sadece şahsının değil, bir manada AK Parti’nin kuruluş ilke ve felsefesinin de sevkidir!"
Katılmamak mümkün değil bu yoruma zira Arslan'ın yaptığı özeleştiriler, vurgu yaptığı noktalar uzun zamandan bu yana zaten parti içerisinde hararetle tartışılan konular.
İhsan Bey'in partinin bir ak sakallısı olarak verdiği söyleşi ile yaptığı tek şey; “Demokrat ve Özgürlükçü” tabanın “Nasıl başladık, nereye geldik ve neden?” sorgulamalarına basın aracılığı ile yanıt vermiş olmasıdır.
Bunda da hiçbir beis görmüyorum şahsen.
Nihayetinde AK Parti’yi AK Parti yapan Kürtlerin partiye katılımlarında, omuz vermelerinde Arslan'ın büyük bir sorumluluğu var.
Dolayısıyla da onlara karşı; “Ya arkadaşlar evet biz yola çıktığımız noktada değiliz artık ama bunun da sebepleri şudur, budur” diyerek izahat verme mecburiyeti var.
Bunu yaptığı için disipline sevk edilmesi gerçekten çok tuhaf ve anlaşılabilir bir durum değil.
Bir de tabii memlekete ileri demokrasiyi getireceğiz şiarıyla yola çıkmış bir partide belli bir kitle için sembolleşmiş, akil adam saygınlığını kazanmış birinin "demokrasi parlamenter sistem" konusunda özeleştiri amaçlı iki cümle laf etti diye disipline havale edilmesi...
Çok acıklı bir son...
Hem AK Parti hem de İhsan Arslan ve arkasından taşıdığı kitleler açısından.