Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ana muhalefet partisi CHP’nin son Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak gösterdiği Muharrem İnce sonunda partisinden istifa ettiğini açıkladı.

        Sürpriz değildi tabii bu istifa...

        Hepimizin, herkesin beklediği olması gereken bir sondu!

        Bundan sonra ne olur, Muharrem İnce çıktığı bu yolda başarılı olur mu olmaz mı o konuda görüşümü yarın paylaşacağım tabii ama önce kafama takılan bir hususu dile getireceğim...

        Biliyorsunuz ki, Muharrem Bey CHP’nin kuruluş değer ve ilkelerinden koptuğunu ve partinin fikren asla kabul etmeyeceği bambaşka bir rotaya savrulduğunu gerekçe sunarak istifa etti.

        Dedi ki; ”CHP’nin son dönemde izlediği politikalarıyla ters düştüğüm için bu kararı aldım.”

        Ben İnce’nin bu yol ayrımının, ayrı bir parti kurma arzusunun CHP’lilerin dediği gibi bir “Saray operasyonu” filan olduğunu düşünmüyorum.

        Ama bu ayrışma nedeninin İnce’nin ifade ettiği gibi ideolojik olduğuna da...

        Çünkü bugün bu ifadeleri kullanan İnce, 2018'deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde eleştirdiği bu politikalar üzerine kampanyasını şekillendirmiş aynı İnce’ydi.

        Gözlerimiz, kulaklarımız bize oyun oynamadı ise istifasına CHP’nin HDP’li siyasilerle yakınlığını, temasını gerekçe sunan bu İnce, 2 sene önce aday olduğu o seçimde ikinci tur ihtimalini göze alarak HDP seçmenine sıcak mesaj verebilmek adına siyasetini CHP’nin de daha ilerisine taşımış aynı İnce idi.

        Hatırlarsanız aday olur olmaz ilk yaptığı hamlelerden biri HDP’nin eski genel başkanı tutuklu Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etmek olmuştu.

        Hatta bu ziyaretle yetinmemiş ikinci turda işi şansa bırakmamak için miting için gittiği Diyarbakır’da tüm basın mensuplarının bilgisi dahilinde eşi Ülkü İnce’nin Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş'ı evinde ziyaret etmesini de bizzat organize eden yine kendisi olmuştu.

        O dönemler mitinglerde kullandığı söylemleri, videoları da duruyor hala arşivlerde.

        Özetle şunu diyeceğim değerli okurlarım...

        Ben şahsen Muharrem İnce’nin CHP’yle yolunu ayırmış olmasını gayet makul karşılıyorum.

        Sonuçta demokrasi var ülkede.

        Bir siyasetçi olduğu ortamdan, partiden rahatsız oluyorsa başka bir yolu tercih etmek de onun en doğal hakkıdır.

        Biliyoruz ki Muharrem İnce CHP’de mutsuzdu.

        Cumhurbaşkanlığı adaylığı sonrası yaşanan süreç nedeniyle siyasi kariyerinde arzuladığı yolu alamadı.

        Genel başkan adaylığı için yaptığı çıkışlar, açıklamalar, polemikler nedeniyle hem CHP Genel Merkezi ile hem de CHP tabanı ile arası bayağı gerildi ve soğudu.

        Ve ruhen koptu partisinden.

        Ki bu İnce gibi siyasetçiler için çok normal.

        Çünkü Muharrem İnce siyaseti çok seviyor ve siyasette mutlaka etkin, aktif bir figür olmasının gerekliliğine inanıyor.

        Çoğu siyasetçilerde olan; ”Ben olmazsam olmaz” diyenlerden yani.

        Ve böyle düşündüğü için de köprüleri yıkıp attı CHP ile.

        Buraya kadar tamam.

        Tamam olmayan ise tutarsızlığı...

        Şunu deseydi; “Bu partide bana siyaset yaptırmadılar. Benim ekibime siyaset yaptırmadılar. CHP’de parti içi demokrasi sıfırlanmış durumda. Ben bu partiye yıllarımı vermiş bir emektarım. Benim adımı CHP'de yok saymaya kimsenin hakkı da yoktur. Haddine de değildir! Ben bana reva görülen bu muameleyi reddediyorum ve o yüzden de yolumu ayırıyorum!”

        “Eyvallah” denilirdi.

        En azından duygusal, insani bir tepki olarak kabul görülürdü bu tepki ve makul da karşılanabilirdi.

        Ama…

        10 yıl önce filan da değil.

        Hepi topu 2 sene önce adayı olduğu partisinin politikalarını, söylemlerini, sloganlarını eleştirmeden, yadırgamadan kendi siyasetiyle bire bir örtüştüren birinin...

        Partiyi yönetenler, partinin genel merkezi ile ters düştü diye aynı politikaları bugün alıp yerden yere vurması siyaseten de ahlaken de anlaşılabilir değil!

        Ben CHP Genel Merkez yöneticilerinin yerinde olsam bu mesele üzerinde; "Saray operasyonu, Cumhur İttifakı ağzı” vs deyip lafı eveleyip gevelemez ve sadece buradan yürürdüm...

        Fonda Ahmet Kaya'nın; "Bu ne yaman çelişki anne?" şarkısı eşliğinde Muharrem İnce'nin 2 yıl önceki konuşmalarından, açıklamalarından oluşan bir video hazırlar üzerine de şöyle kısa bir metni akıtırdım...

        "Eyy Muharrem İnce! Madem beğenmiyordun, senin duruşunla, fikrinle, zikrinle çok farklı politikaları vardı CHP’nin… Ee arkadaş sen bunları Cumhurbaşkanı adayı olduğunda niye söylemedin? Söylemediğin gibi kampanyanı baştan sona o politikalar eşliğinde niye yürüttün? Bu CHP politikaları seni ülkenin en itibarlı, en önemli, en büyük koltuğuna aday yapmak için yoluna gül dökerken iyiydi de... Sen o güllere rağmen başarısız olup hepimizi sükut-u hayale uğratınca mı kötü oldu? Bu ne yaman çelişki bu nasıl bir tutarsızlık Sayın İnce?"

        Diğer Yazılar